KAZANDAKİ KURBAĞALAR
Bu bir öyküdür;
Bu bir deneymiş, kurbağalar kaynar suda yaşar mı? Yaşarsa nasıl yaşarlarmış diye bahis konusu olmuş.
Ayrı ayrı düşünen dört kafadar arkadaş kurbağaları kaynar suda yakacaklar fakat nasıl yakacaklarına dâhil fikir birliğine varamazlar.
Dördü de apayrı düşünmektedirler çünkü deneyin sonucuna göre herkesin çıkaracağı bir ders olduğu gibi ev ödevlerini de yapmış olacaklarmış.
Alacakları nota görede başarı notunuda yükseltecekler tabiî ki.
Neyse gel zaman git zaman karar anı gelir. Dört kafadar toplanırlar düşündükleri düşüncelerini, planlarını nasıl uygularlarsa daha başarılı olacaklarını tartışmaya başlamışlar.
İçlerinden birisi vuralım hepsini gitsin der.
Diğerleri karşı çıkarlar olmaz diye. O zaman doğadaki yaşayan canlılara hesap veremeyiz bize katil derler.
Diğeri yediklerigıdalara zehir katalım yavaş yavaş ölürler zaten der.
Diğer üçü yine karşı çıkar ya bizim verdiklerimizden yemezlerde doğal yollardan beslenirlerse başarılı olamayız derler o da olmaz ..
Üçüncüsü o olmaz bu olmaz kurbağaları delil bırakmadan yok etme yöntemini buldum der, heyecanla anlatır hem öldürmekten hemde zehirlemekten daha iyisi bizde onlar gibi görünelim kurbağa gibi ses çıkartalım, kafalarını karıştıralım, kimliklerini unutturalım, biz ne kadar çirkiniz dedirtelim, ayağını kopartalım gözlerini kör edelim, beyinlerini karıştırıp birde geçmişlerini unutturdukmu bize ne oldu da diyemezler, düşünemeyen yaratıklar her zaman bizim kontrolümüz altında olurlar hem bize kin nefret duymazlar hemde bizde ev ödevimizi yapmış oluruz hemde başarı notumuzuda yüksek almış oluruz der.
Dördüncü uyanık.
Durun der, çözüm tamam her üçünüzün dediğini el birliği ile yapacağız fakat sizden tek dileğim var bana yardımcı olacaksınız.
Bu işi yavaş yavaş alıştıra alıştıra yapacağız kimsede bizden kuşkulanmayacak bu kurbağaların yok olmasından sorumlu olmamamız gerek der ve işe başlarlar.
Uzatmayalım.
Kurbağalar toplanır bir kazanın içine atılır kazanın altı ateşe verilir yavaş yavaş ısınan suyu anlayan kurbağalara da suni zehirli yem atılır yiyen yer yemeyip kazan kaldıranların başına gözüne vurulup ayağı kırılır bunugören öbür kurbağaların korkutulması sağlanır.
Diğer kurbağalarda başı gözü ayağı kırılan arkadaşlarına kızarlar, rahat dursaydınızda başınızı gözünüzü yardırmasaydınız da bizide huzursuz etmeseydiniz diye çıkışırlar.Kurbağalar aynı kazanın içinde bir türlü anlaşamazlar.
Dört kafadar başlarlar kazanın altına odun atmaya, canları sıkılır ısınan sudan kurbağaların bir kısmı habersizdir ve hatta kazanın içinde olmaktan memnunlar deneyin başarısız olacağını düşünen kafadarlar başlarlar kurbağalardan fazla ses çıkartmaya vırak vırak kafaları karışır kimliklerini unuturlarken.
Kendisine benzemeyen ancak kendileri gibi ses çıkartılınca.
Hakikatte yapılan düşünülen plandan zavallı kurbağalar habersizdir taki su buharlaşıp azalıncaya kadar. Kazanın dibine çöken rahat kurbağalar yanıyoruz diye basarlar feryadı fakat ne çare ne kadar zıplasalarda çıkmak için su azalmış kurtulmak zorlaşmış.
Yavaş yavaş ısıtılan suyun yakılmak istenen kurbağa öyküsüne daha sonraki günlerde devam edeceyiz nasip olursa.
Sevgiler saygılar benden, insanca sağlıklı yaşam da sizlerin olsun.
Sedat YILMAZ