İletişimde Duvarlar Örmek

 Yaşadığımız toplumda şu kelimeleri çok sık duyarız, “önyargı,etiketleme,anlaşılamama,ötekileştirme”

Bunun sebebi: İletişim kurarken örülen görünmez duvarlardır.

Biriyle konuşmaya başlandığı an örülüyor duvarlar. Kimi zaman bu duvar taştan, kimi zaman camdan oluyor. Her ikisinin de var olması karşımızdakini anlamamızda engel teşkil ediyor. Genelde hiç tanımadığınız bir kişi ile konuşmaya başlamadan önce bile o duvarları örebiliyorsunuz kişinin dış görünüşü ve hareketlerine göre duvar taşları diziliyor. Ve bu dizilen taşlar giderek büyüyor bir zaman sonra karşınızdakini göremez ve duyamaz oluyorsunuz. Duvarın ardında kendini ya da bildiğini anlatmak için çırpınan kişinin mücadelesi ile iletişim devam ediyor. Bazen bu duvara karşı çaba gösteren kişi sizde olabiliyorsunuz bu sonucu değiştirmiyor her iki şekilde de duvarların ardında bir iletişim söz konusu…

İletişimin bu şekli her alanda her kişi için geçerli kılınabiliyor. Kişilerin o duvarları aşmak için uyguladığı bazı eylemler de olmuyor değil örneğin: Askeriyede bir üst mertebeden alınan emir, er tarafından aynı cümle ile bağırarak tekrarlanırmış. Burada tanınmayana karşı vakit kaybetmeksizin söylenenin gerçekleşmesi önemli olduğundan emir-komuta şeklinde bir iletişim söz konusu.

Veyahut bir annenin çocuğuna karşı kullandığı dil, burada en şefkatli, iyi niyetli ve duvarların olmadığı iletişimin mevcut olduğu düşünülür. Ancak anne ne kadar niyetinden emin olsa da kendi çocuğuna karşı duvarları ören kişi olmaktan kurtaramayabilir kendini.

İletişim aslında bir yetenek ve hatta bunu sanat olarak görsek abartmış olmayız. Bahsettiğim şekilde duvarların var olduğu iletişimi herkes kurabiliyor,ancak sağlıklı ve etkili iletişim kurabilen insanlar azınlıkta, demek oluyor ki burada fark edilemeyeni fark edip uygulayanlar var ve bunu fark etmek bir yetenek. Ancak bu doğuştan kazanılan bir yetenek değil hayat içinde geçen zamanla bu yeteneğe herkes sahip olabilir. Nasıl mı?

Öncelikle sağlıklı bir iletişim için olaylara farklı bir gözle bakabilme yeteneğimizi sorgulamalıyız.Bunun içinde hadisenin yaşandığı “karenin dışına” çıkıp değerlendirmek gerekir.Eğer karenin içinde kalınırsa yapılan analiz tam yerinde olmaz. Kişi sadece gördüğüne odaklanarak “gerçek budur” hükmünü verebilir. Birey- birey arasında veya devlet-birey arasında yaşanan sorunlarda veyahut aile içi anlaşmazlıklarda 2 temel sorun vardır:

Büyük fotoğrafı görememek

Algı ile olguyu karıştırmak

İletişim çatışmalarının %70'i yanlış bilgi-veri nedeniyle başlar, %30'u kasıt ve kötü niyetten kaynaklıdır.

Bazı insanlar büyük olayları analiz edemezler. Kendi algıladıklarını olgu zannederek eşini,komşusunu öldüren insanlar, savaş çıkaran siyasetçiler var. Bu ince çizgiyi herkesin hayatına dahil etmesinin önemi büyük. Küçük bir tebessümün değerli olduğu bu günlerde çevrenizdekileri gülümseten ve gülümseyen kişi olmak için iletişim yeteneğinizi geliştirin, buna değer..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR