12 Eylül darbecilerine yargı yolu açılmasıyla mahkemeye müdahil olan dönemin mağdurların öyküleri gün yüzüne çıkarken,
12 Eylül askeri darbe, ihtilalını yaparak ülke insanına ”düşman devlet askerlerinin” bile yapamayacağı uygulamalarla kendi halkına insan haklarına aykırı işkence ve zulüm yapan darbeci üniformalı zihniyetin zorbalıkları, tüm çıplaklığıyla ortaya dökülüyor.
12 Eylül'ün acı ızdırap ve işkencelerini anlatan Rahmet ve minnetle andığım Rahmetli Ömer Lütfi Mete bey'in kaleme aldığı okurken tüylerimi tiken, tiken eden ve bir solukta okuduğum “çığlığın ardı çığlık” adlı romanını bitirdiğimde, beynimde canlanan hatıralarım ve o günlere has acılarım tazelenmiş, kahrolmuştum.

Her dönem halkımızın gözbebeği olarak gördüğü TSK'nin ve o dönemin genelkurmay ve ordu kuvvet komutanların KAN üzerinden ne denli bir çıkar ve menfaat çetesi oluşturduğuna, ülke insanını “sağcı solcu” gibi kamplara bölerek darbeye zemin hazırlandığını şimdilerde insan çok daha iyi anlıyor.
İnanmakta zorlandığım TSK mensuplarının “cami bombalama uçak düşürme” gibi eylemlerin yer aldığı “BALYOZ DARBE” plan ve hazırlıklarına bir türlü aklım ermemiş, kabullenememiştim.

1960,12 Eylül ve 28 Şubat gibi darbe Mağdurların anlattıkları ve yaşadıkları gerçekler karşısında hayretimi gizleyemediğim böylesine bir düşmanlık ve kin çıkıyor ortaya…
Ancak 12 Eylül darbecilerine açılan yargı yolu birlikte ortaya saçılan bazı acı gerçekler karşısında insan kendi halkına nasıl bu kadar gaddar olur, hor görür anlamakta zorlanıyorum.
İnsan sormadan edemiyor;
TSK'nin gerçek yüzü bu mu?
Biz; canımızı kanımızı verdiğimiz ve çok sevdiğimiz TSK;
Meğer bizi hiç insan yerine bile koymamış.
12 Eylül darbecilerine açılan bu davayla,
Ülkemize ve halkımıza en büyük düşmanlığı yapan darbecilerin geç de olsa yargılanarak bir dönemin binlerce mağdurlarının bir nebze olsun yüreklerinin soğumasına vesile olacağına inanıyorum.
Darbe girişim ve hazırlığı yaparak halkın seçtiği iktidarı silah gücüyle devirmeye çalışan tüm demokrasi düşmanlarının yargılanmasını ve halkın kendi kendini yönettiği demokrasinin gelişmesini yürekten arzuluyor, darbecileri ve çığırtkanlarını nefretle kınıyorum.
Yeni Anayasa hazırlığının sürdüğü günümüzde, bir daha darbe sözcüğünün dile dolanamayacağı bir Anayasa yapılarak darbelerin önü tıkanmalıdır.
Kahrolsun darbeci zihniyet.
Kahrolsun kendi çıkarları uğruna halkına eziyet işkence ve ölüm kusan diktatörler.