Kızıl Elma Neresidir?
SEYYAR DEVLETE GİDİŞ OLMASIN DA
SEYYAR “OTAĞ BAŞKENTLERİ” :
Eski Türklerde; Devletin merkezi genelde, Kağan’ın otağının olduğu yerdi. Ordunun ve halkın savaş, göç v.b. hareketiyle de değişirdi…
Sonraları; yerleşik düzene geçildikçe, sabit saraylar ve şehirler oluşturularak
Taşınamayan sabit başkentler oluşmuştur…
KIZIL ELMA :
Ders veren, düşündüren ve çoğu kez ibretlik hikayelerini okuyarak büyüdüğümüz, Merhum edebiyatçımız, Ömer Seyfettin’in (1884-1920);
“Kızıl Elma” hikayesini bilmeyenimiz yoktur!
Askerlerin Kızıl Elma, Kızıl Elma diye tezahüratlarını duyan padişah, vezirlerine sorar!
Vezirler ( Bakanlar); Roma, Viyana, Çin, Maçin, Hindistan v.b. cevaplar verince, padişah öfkelenir ve yazık sizin ilminize der…
Bu aşağılanmaya dayanamayan ( Fakih)Şeyhülislam; Sultanım bu bir halk efsanesidir, aslı astarı yoktur deyince...
Bu defa daha da öfkelenen padişah:
Halkın dediğinin mutlaka bir aslı vardır deyip, teb’adan birini çağırıp sorar:
Evladım “ Kızıl Elma” neresidir?
Teb’anın cevabı kısa ve nettir: “Padişahımızın atının ayaklarının bastığı yerdir”.
Yani Padişah nereye giderse, nerede konaklarsa, orası “Kızıl Elma”dır.
Geçen yıl, Süleyman Şah türbesi taşındığında yazmıştım!
Bu taşınma bir başlarsa, nerede duracağı belli olmaz diye…
O gün için makul gerekçeler, bahaneler bulabilirsiniz!
Ancak bulduğunuz gerekçe veya bahaneler ileride geçersiz olacak hatta daha başka bahanelere dayanak olabilecektir!
İşte şimdi de; Hakkari ve Şırnak İl Merkezlerini nüfus v.b. gerekçelerle taşıyacakmışız!
Teselli olarak da, ismi değişmeyecek v.s. deniyor!
Durum ve asıl gerekçeler böyle devam ederse, taşınacak daha neler olabilir?
Sorusunun cevabı, şimdilik verilebilir mi bilemem ama inşallah devam etmez!
İlk bakışta makul gibi görünen bu tür nakillerin; halk nezdindeki seslendirilemeyen yorumu:“Ne oluyoruz”, “Nereye gidiyoruz” endişelerine dönüşmesin…
Taşınarak, taşıyarak değil, yerinde çözümlerin bulunması dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.