Birincisi; Yunanistan"da, bir kaosa yol açan eylemler dört beş gündür devam ediyor. Sebep 16 yaşında bir gencin polis kurşunuyla öldürülmesi. Halk sokaklarda isyan halinde. Karamanlis hükümeti zor durumda. Muhalefet tarafından istifası isteniyor. İşsizlik, küresel ekonomik krizin etkisi ve bir kıvılcım Yunanistan"ı salladı ve sallamaya da devam ediyor. Türkiye isyan geleneğine sahip bir ülke değil, sosyolojik olarak kültürel kodları da buna uygun değil. Sakın yanlış anlaşılmasın isyan edelim, yakalım, yıkalım anlamında söylenmiş bir söz değil bir durum tespiti olduğunu söylemeye çalışıyorum.

         Haklarımız konusunda en azından bir tepki mekanizmasını geliştirmek demokratik toplum olabilmenin en önemli koşullarından biridir. Bizde polis kılığına girmiş insanlar yaka paça birilerini alıp götürüyor kimsenin sesi çıkmıyor, sormuyor, soramıyor. Ya da polisin dikkatsiz ateşi sonucunda birisi ölüyor. Sonuçta ciddi bir eleştiri mekanizması bile üretemezseniz orada siz demokrasiyi geliştiremezsiniz.

         Ama şuna da karşı çıkmak ve eleştirmek gerekiyor. Tamam, biz Türk milleti olarak itaatkâr bir toplumuz. Ancak Yunanistan"ı örnek göstererek, bakın işte orada bir gencin ölümü yüzünden toplum ayağa kalktı, hükümet istifanın eşiğine geldi, bizde niye böyle olmuyor niye ayaklanmıyoruz gibi televizyonlardan bolca yayın yapılması aslında bizde bir tepki mekanizmasının gelişmesini istemelerinden dolayı değil, bunun vesilesi ile mevcut iktidara da bir gönderme yapmaya ya da en azından böyle bir isteğin olmasını gizli olarak onayladıklarını görmek de bana çok tatmin edici gelmiyor açıkçası.

        İkincisi bilgi erdemdir adlı yazıma ek; bilgi erdemdir çünkü bilginin erdem olması onun paylaşılmasında değil "olmaya" yönelik bir var olma biçimi gerçekleştirmesindedir. Biliyor olmak; kimse sizi bilmese bile, kimse haberdar olmasa bile bir değer olarak görülür. Çünkü bilgide bir "oluş" vardır. Ama sonraları, bilgiyi olmak için değil de sahip olmak için bilenler bilgiyi gerçeğin hizmetinden çıkarıp, erdem olmaktan çıkarıp gücün hizmetine sokarak tarihte yaşanan en büyük acıların bilgi çağında olması gerçeğini maalesef görmezden gelirsek asıl işte o zaman bilgi güçtür diyenlerin, yani tatlı su aydınlarının yanında yer almaktan kurtulamazsınız.