Kurban Olmak

“Resulüllah"ın elleriyle… Hakka giden yollarına… Hakkı anan dillerine… Kurban olam MUHAMMEDE” diyor bir Hakk Ozanı…Neden kurban oluruz? Niçin kurban oluruz? Kime kurban oluruz? Şunu bilelim ki Kurban yalnız Allah"ındır. Sırf Allah için kesilir. Hakka, Rabbimize canımızla ev kanımızla kurban oluruz. Ama canımızı Hakk yolunda kurban etmek yerine, Yüce Mevla"mızın sırf bizim aşkımızı ve kurban olma sevdamızı; bizim adımıza, yerine getirmek için yaratılmış sekiz cins büyükbaş hayvanın kanını akıtmakla ifa ediyoruz.Kurban, haccın bir parçasıdır. Kurban, bana göre Maide Sûresi başındaki âyetin içinde geçen avlanmadır. Kurban, avı yakalama heyecanıdır. Koçları boynuzlama ile yarıştırmak, boğdurma yarışı yaptırmak, horozları yarıştırmak vb hayvan hayvana yarıştırmalar yasaklanmıştır. Âyet-i kerimede bu avlanmalar yasaklanmaktadır. Sadece büyükbaş hayvanı kurban etmek için yedi hisse sahibinin yere yatırma yarışı düzenlemesi avlanmadır. Zahmetsiz kurban kesmek için vekalet etme yoluyla kurban kestirme hiç makbul değildir. Çok insanla uğraşmaktansa koyun, koç vb küçükbaş hayvanı kurban etmek de bence kurban sayılmaz. Kurbanda çok insan bir araya gelecek, birbirlerine muhtaç olacaklar, darda kalanın yardımına koşulacak. Her yıl kesmekle alışık olduğumuzdan hep beraber derisini soyacağız, etlerini baltalayacağız, satırlayacağız, incelere ayıracağız ve taksimatta adaletli bir arkadaşımıza güveneceğiz; sonuçta da helalleşerek ayrılacağız.

Kurban bir imtihandır ve dostluk derecesinin imtihanıdır. Eğer kimseyle uğraşmadan ve bu niyetle yalnız bir koç veya koyun alıp tek başına; hem de başkasına kestirerek, soydurarak, parçalattırarak afiyetle derin dondurucuya yerleştirdiğimiz et, kurban değildir. Orada takvanın eseri yoktur. Kurbanı takvamızın ve kurban olma aşkımızın tezahürü olarak kesiyoruz. İki Ademoğlu da kurban kesmiş; ama birisinin kurbanı Allah katında kabul görmüş amma takva sahibi olmayan ötekinin kurbanı kabul olmamış. İkisi de kurban kesmiş, ama ikisi kabul olmamış; âyet-i kerimenin bildirdiğine göre takva sahibi olanınki Allah katında kabul görmüş. Cemâatten kaçıp da tek başına zahmetsiz ve tenezzülsüz kesilen kurban, Allah katında kabul görmemektedir:

“Onlara, iki Ademoğlunun nebî haberini, Gerçek esasına göre canlandırarak şöyle anlat: Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı da birisininki kabul görürken ötekininki görmemiş: "Ben kesinlikle seni öldüreceğim!" demiş. Öteki: "Allah kurbanı yalnız ve yalnız takvayı yaşayan cemaatten kabul eder" demişti. O: "Yeminle söylüyorum; eğer sen elini; beni öldürmek amacıyla uzatırsan, ben elimi aynı amaçla sana uzatmayacağım. Bilmelisin ki dünyaüstü dünyalıların yöneticisi Allah'ın korkusunu kalbimde yaşıyorum. Yine iyice bilmelisin ki sen, hem benimkini hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olansın. Kendisini aldatanların işte cezası!" demişti. Kardeşini öldürmek duygusu gönlüne yatar yatmaz onu öldürdü. Böylece umduğunu bulamayanlardan oldu. Nihayet kardeşinin cesedini toprağa nasıl gizleyeceğini kendisine göstermek için Allah, orada toprağı eşeleyen bir kargayı yeniden ışınladı. İçinden: "Yazıklar bana! Ben şu karga kadar olamadım ve kardeşimin cesedini gizleyemedim" dedi; pişmanlık duyanlardan oldu” Maide Sûresi: 27-31.

Kurban kan akıtmaktır; karnını veya buzdolabının veya derin dondurucunun raflarını kurban etiyle doldurmak için değil…

Kurban ağır olmalı, genç olmalı, yiğit tosun olmalı, yedi kişinin yere zorluklarla yıkacak kadar güçlü olmalı, olmalı… olmalı… ama derin doldurucuyu tıka basa doldurması için değil; daha çok Kur"an Kursu, daha çok lise veya üniversite öğrenci yurdu veya daha çok güçsüzler yurdu insanına ulaşmak için öyle olmalı.

“Hacc edebileceklerini tüm dünyaya kitle haberleşme araçlarınla duyur ki dünyanın en ücra yerinden, özellikle tek yaya olarak ve arıklaşmış çevik bineklerin sırtında kitle olarak sana gelsinler. Amaç fuar, şölen vb toplumsal yararlılıkları yerinde görmeleri ve kendilerine rızk olarak verdiği kurbanlık hayvanların başı ucunda, dünyaca tanınmış günlerde, Allah'ın adını çınlatsınlar. Birazını siz yiyin, birazıyla da yemek şölenlerinde yoksul ve işçi fakiri doyurun. Hacc Sûresi: 27-28.

 

Hz. Peygamber Efendimiz SAV, Veda Haccı"nda Cemre-i Akabe"ye, kurban edilmek üzere 100 deve getirtmişti. Büyük şeytanı taşladıktan sonra, kurban yerine giderek, 63 yaşında olduğu için her bir senesi için birer deve kurban olmak üzere bizzat kendi eliyle altmış üç deve boğazladı. Sonra bıçağı, Hz. Ali"ye KV verdi. Geri kalanını da O boğazladı. Sonra her bir deveden bir parça alındı. Beraberce pişirildi. Sonra etinden yediler ve çorbasından içtiler.

Cabir b. Abdullah RA. (Müslim, Hac: 1218; Ebu Davud, Menasik:56)

“Gerçekten o kurbanlık hayvan, kıyamet günü boynuzuyla, tırnaklarıyla ve kıllarıyla birlikte gelir. Kurbandan akan kan daha yere düşmeden ALLAH Teâlâ yanındaki yerini alır. O halde, kurbanın sevabı böyle olunca, kurban kesmekle kendinizi hoş ve müsterih tutun.` (Tirmizi, Edahi:1; İbn-i Mace, Edahi: 3)

Kesilen kurbanın kanı daha yere düşmeden ALLAH Teâlâ katında bir mevkiye ulaşır. Öyle ise kulun; böylesine kıymetli bir ibadeti istemeyerek, cimrice düşüncelerle değil, gönül hoşluğu ile, sevinçle yapması kurban emrini yerine getirmek hususunda iştiyak ve heyecan duyması, bayram yapması gerekir.

Kurban, haccın devamıdır, demiştik. Evet, hacc vize uygulaması olmayan ve gümrük Birliği de sağlanmış İslamülkeleri arası ticaret, sanayi ve kültür fuarlarının eşliğinde ve orta merkezlerinde Müslümanlar kurban kesecektir. Demek oluyor ki hacc ve kurban, siyasi şölenlerin yapıldığı ve Müslümanların bütün dünyaya güç birliğini gösterebildiği ortamda gerçekleştirilecektir:

“Bu bağlamda kurbanlıkları... evet onları sizin için Allah'ın ibadet ritüelleri arasında saydık. Onlarda yararınıza; tükenmezlikler var. Öyleyse kesim sırasına dizilmişken üzerlerine tekbir getirip Allah'ın adını haykırın. Can çıkıp yana yattıklarında ondan hem kendiniz esenlikle yiyin, hem de yoksulluğunu gizleyenle el açıp dilenenleri şölenle doyurun. Şakir kul olursunuz diye onları, sizin için böyle kullanılır kıldık. Demek ki ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat ona sadece takvaca yaşamanız ulaşır. Sizi kılavuz etmesine karşılık; Allah'ın en büyük olduğunu, gür sesle haykırmanız için yararınıza onları kullanılabilir kıldık. İhsan derecesinde inananların muştuluklarına katıl” Hacc Sûresi: 36-37.

Resûlullah Efendimiz"in SAV ashâbı sordu:

- Yâ Resûlellah! Şu udhiyyeler, yani kesilen kurbanlar nedir?

- Babanız İbrahim`in sünnetidir.

- Peki, kurbanlarda bizim için ne sevab var? Yâ Resûlallah!

- Her kıla karşılık bir hasene var.

 -Ya yün, yâni kesilen kurban koyun, kuzu olunca sevab nasıl?

 - Yünden beher taneye karşılık bir hasene vardır”. Zeyd b. Erkam RA"dan.

(İbn-i Mace, Edahî:3; Ahmed b. Hanbel, 4/368)

Hz. Peygamber Efendimiz SAV:

“Varlıklı, mali durumu kurban kesmeye müsait olup da Kurban Bayramında kurban kesmeyen kimse bizim namaz kıldığımız yere sakın yaklaşmasın!" buyurmuştur. Ebu Hureyre"den R.A.

(İbn-i Mace, Edahi: 2; Ahmed b. Hanbel, 2/321).

İşte kurban konusunu biraz uzattık. Yeni Osmanlıcılık sloganıyla eski gücüne kavuşacak Türkiye Cumhuriyeti"nin, demokratik açılım adıyla ülke içinde sosyal barışı sağladığı ve tamamen millî anayasasına kavuştuğu bir dönemi yakalaması ümidiyle Kurban Bayramınız mübarek ve kutlu olsun. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR