Önceki yazımda Mardin"de meydana gelen ve adına çoklarının töre cinayeti adını verdiği katliamın, salt bir töre cinayeti olarak adlandırılamayacağını bunun çok boyutlu değerlendirilmesi gerektiğini söylemiş bu boyutlardan birinin de Kürt sorunu olduğunu söylemiştim. 

       Yani töre cinayeti olarak görünen olgu, Kürtlerin bir sorunu değil Kürt sorunun bir parçasıdır. Törelerin ağır baskısı o bölge halkı için sosyolojik bir vakıadır. Bu baskı çoğu zaman öldürmeye kadar gitmiştir. Ancak böyle bir katliamın töre cinayeti olarak görülmesi ve bunu bir Kürtlerin sorunu olarak görmek, gerçeği yeterince görmemek demektir. 

       Bakıyorum iki gündür hürriyetten Ertuğrul Özkök, töre cinayetlerinin bir Kürt sorunu olduğunu yani o bölgeye has olduğunu söyleyince yazarlar bunu tartışmaya başladılar. Ancak şunu söylemek gerekir ki yaşanan töre cinayetlerinin nasıl oluyor da 21. yüzyılda hala o bölgede varlığını koruyor olduğu Kürt sorunun bir parçasıdır. Yoksa Kürtlerin bir sorunu değildir.

       Devletin yanlış politikalarının ve Kürtlere bakış açısının aynı zamanda Türkiye"nin Batısında yaşayanlar için adaletli bir bakış açısı olmadığını söylemem gerekir. Sosyolojik olgular yaşanan acıların ışığında değerlendirilemez. Hiçbir toplum için ya da topluluk için ön kabuller belirlenemez. 

      Bu nedenle töre cinayeti Kürtlerin bir sorunudur Türkiye"nin batısında böyle bir şey yoktur dendiğinde tam da eleştirilen Kürtlere bakış açısının ve Kürt sorunun bir parçası haline geliverirsiniz. 

       Madem Türkiye cumhuriyeti modern ve demokratik bir cumhuriyet neden belirli bir bölgesinde hala bu cinayetlerin varlığını koruduğunu sadece töreyle veya feodalite ile açıklayamazsınız. 

     Feodal bir yapının, yüz yıla yakın bir süredir kendini ulus devlet olarak kabul eden bir ülke için hala devam ettiğini nasıl açıklayabiliriz. Ulus devlet olgusunun da bunda bir payı olmasın. Kürt açılımlarının dillendirildiği şu son günlerde bu açılımların nereye kadar açılacağını merak ediyorum.