“LAN NE HUKUKU!

DEVLET ELDEN GİDİYOR…”

Tutturmuşlar bir demokrasi!
Aman demokrasi… aman demokrasi…
Başı kapalı bir öğretmen hanım
A n l a t ı y o r;
“Bana dediler ki,
'Falan öğretmen hanım bugün atıldı,
meslekten men cezası aldı.
Senin akıbetin de bu.
”Peki, bu akıbete uğramamak için
ne yapacaksınız?”
Akıbete uğramamak için
sizin yanınıza teftişe gelen müfettişe
saçınızı göstereceksiniz.
dindar olarak bilinen bir müfettiş;
“Hocam bir kere saçınızı göreyim,
ondan sonra ört”
başı kapalı bayan öğretmen;
bir tören gününü anlatıyor:
“150-200 öğretmenin toplantısında;
beş tane başörtülü arkadaş vardı.
Bana  “Başını açacak mısın?' diye sordular.”
Ben açmayacağım”ı söyledim.
Diğerleri de o zaman biz de açmayalım, dedi.
Biz, girdiğimizde üç arkadaş açtı,
ben ve diğer arkadaş kaldık.
Heyet bizi görünce başlatmadılar toplantıyı.
Bir görevliyle dışarı çıkmamızı istediler.
Bu öğretmen yöneticileri;
CHP; biraz da MHP zihniyetinin ürünü!
Ya hastanelerde…
İÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu…
71 yaşındaki bir hasta
"başı açık fotoğrafı olmadığı" gerekçesiyle
tedavisini yaptıramadı,
peruklu fotoğraf vermek zorunda kaldı.
Bu zulmün öncüleri de;
CHP; biraz da MHP zihniyetinin ürünü!
Demokrasi bunun neresinde!?
Anayasa ile kurulan DGM'ler,
'Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü,
hür demokratik düzen ve nitelikleri
Anayasa'da Cumhuriyet aleyhine işlenen…
doğrudan doğruya;
devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren;
suçlara bakmak' üzere kuruldu.
DGM'ler,
1982 Anayasası'nın kabul edilmesiyle
143. maddenin emredici hükmü gereği
yeniden kuruldu.
Abdullah Öcalan İmralı Adası'nda yargılandı…
ölüm cezasına mahkum edildi.
DEP'in eski milletvekilleri;
HADEP'in olaylı kongresinde Türk bayrağı;
Davası yargılandı.
DGM'ler 2004'te bu hükümetçe kaldırıldı.
Bu, CHP ve MHP rezaletinin aklanması;
Demokrasi alameti değil mi?
Adalet Bakanlığı'nın teklifi üzerine;
HSYK'ca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak
illerde görevlendirilecek;
ağır ceza mahkemelerinde görülecek.
Bu sivilleşme demokrasi değil mi?
Bu DGM sivilleştirilmesi;
Demokrasi değil mi?
Devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğü şu anda var mı?
Bünyeye virüs girmiş;
Pensilavanya'dan galiba…
Paralel devlet kurulmuş;
Askeri vesayet kaldırıldı;
Üniversite senatoları havalandırıldı.
Sosyal medya virüsleri parçalandı.
Bu demokrasiden sıkılan Kılıçdaroğlu;
AKP iktidarının Türkiye'de uyguladığı
baskı rejimi olduğunu savunarak,
“Baskı rejiminden kastımız şu;
Üniversiteler susturuldu…
medya, baskılarla bağımsızlığını yitirdi.
Yargı batı standartlarında;
bağımsız ve tarafsız değil.
Hatta bir kadının kaç çocuk doğuracağına;
doğumu nasıl yapacağına kadar azıttı.
Toplumun bu baskıyı kaldırmaya tahammülü yok.
Gezi olayları;
bardağı taşıran son damladır" diye konuştu.
İşte şimdi daha çetin demokrasi sınavındayız.
HSYK'ya Pensilvanya virüsü girmiş.
Nasıl temizlenecek?
Cumhurbaşkanımız zor durumda!
Erdoğan'ın son HSYK tırpanlamasına;
“Çıksın o zaman ne yapacağımı göreceksiniz” dedi.
Devletin bütünlüğüne virüs girmiş;
Virüs demokrasiyle temizlenmez;
Kanser virüsüne dönüşür.
Acı pansumansız asla temizlenmez.
İşte bu çıkacak yasa, pansuman operasyonudur.
Pensilvanya virüsü, pansumansız düzelmez.
Suriye'de sivil halka kan kusturan;
Esed'e bağlı milis gücü Şebbihaların işkenceyle;
öldürdükleri gençlerin görüntüsü Brüksel'de;
Tayyip Erdoğan tarafından;
Brüksel'de dillendirilecek.
Şabbihalar, "Sen şehit olmak istiyorsun.
Senin Kur'an'ında Peygamberiniz ile
cennette aynı sofrada kahvaltı edeceğini mi yazıyor?"
diyerek alay ediyorlar.
Ama Pensilvanya Adana savcısı;
Tırları durduruyor.
Esad sevdalısı olarak;
Silah arıyor. Gitsin kardeşim!
Yok mu senin vicdanın;
Bunca Esad canisi masumları hunharca;
Dininle alayla perişan ederken;
Sen hangi ellerle… vicdanla;
Araç durduruyorsun?
“Ne ulan! Devlet elden gidiyor”
mehmedim sevinin başlar yüksekte!
ölsekte sevinin eve dönsekte
sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
yarın elbet bizim elbet bizimdir!
gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir!
NFK