Matematik korkusu
Öğrenciler geçmişten bugüne matematik dersini zor bilmişlerdir. Acaba bu ders gerçekten zor mudur? Yoksa onu zorlaştıran başka unsurlar mı vardır? Gelin hep birlikte bu soruların cevaplarını araştıralım.
Bu soruların cevaplarına geçmeden önce Matematik bilimini diğer bilimlerden ayıran çok önemli bazı özellikleri incelemek gerekir. Pozitif Bilimler diye bilinen Fizik, Kimya ve Biyoloji bilimleri dünya kurulduğundan beri var olan ve insanoğlu keşfettikçe bilimleşen bilgiler topluluğudur. Yani insanoğlu bin yıl önce gök gürültüsünün aslında (-) ve (+) kutupların çarpışması olduğunu bilmezden önce de gök gürlüyordu. Bitkilerin kökleri vasıtasıyla ozmotik basınçla topraktan aldığı suyu yapraklarına kadar ilettiği bilinmezden önce de bitkiler yetişiyordu ya da, yeraltında ki bazı madenlerin yaydıkları enerjinin büyüklüğü bilinmezken, radyoaktif elementler radyasyon yaymaya devam ediyordu. Oysa Matematik için durum böyle değil. Matematik, insanoğlunun beyninin bir ürünüdür. Matematik için var olan gerçekler insanoğlunun bildiği kadardır. Bu durumda matematik için bilim yerine ilim demek daha doğru olur. Bu pencereden bakılacak olursa, aslında büyük çoğunlukla hayatın içinde olmasıyla birlikte, Matematiğin biraz soyut kaldığını kabul etmek gerekir. İşte problem de burada başlıyor.
Okul dönemi çocukların soyut düşünce kavramı tam olarak gelişmediğinden, dersin soyut kavramlarla işlenmesi anlamayı zorlaştırabilir. Burada öğretmene büyük görevler düşüyor: Öğretmen konuyu işlerken Matematiğin hayatla bağlantısını kurmalı ve örneklemeler yapmalı. Matematiğin kullanıldığı alanlara dikkat çekmeli ve öğrenciden örnekler istemeli. Hepsinden de önce Matematiğin ne işe yaradığı açıkça anlatılmalı.
Matematik bilimleri formülleştirip gelecek nesillere aktarılmasını, bilginin korunmasını sağlar. Kaba tabirle, eğer Matematik olmasaydı, her bir televizyon üretilirken, televizyonun yeniden keşfedilmesi gerekirdi. Bu bağlamda düşünürsek matematik ne kadar büyük bir amaca hizmet etmektedir değil mi? Bu durumda Matematiğin bir araç olduğunu da düşünebiliriz; diğer bilimlerin aracı. Şu halde, hangi alana bakarsak bakalım, karşımıza Matematik çıkmaktadır.
Hayatın her aşamasında Matematik bu kadar öneme sahipken, ne yazık ki birçok insan Matematik denince çekinir ve ne kadar zor olduğundan bahseder. Aslında Matematik korkusu bir FOBİ dir. Fobi: Özel durumlar ve olaylar karşısında tepki olarak oluşan sebepsiz bir korkudur. Birçok fobi gibi Matematik fobisi de çocuklukta yani öğrencilik yıllarında kazanılır. Fobiler, ya dişçiden korkmak gibi sebebi belli olan korkulardır, ya da büyük bir insanın korktuğu bir hayvan ya da böcekten küçüklerin de korkmak gerektiğini sanıp korkması şeklinde kazanılır. Matematik fobisi ise bunların her ikisini de kapsayan bir kazanımdır.
Matematiğin korkulması gereken bir şey olduğu okulun ilk yıllarından itibaren çocuğa ya öğretmenler tarafından ya da bu korkuyu edinmiş diğer öğrenci ve büyükler tarafından kazandırılır. Çünkü toplumda şöyle bir önyargı hâkimdir. Matematiği sadece çok zekiler başarabilir. Başarısızlık duygusu da beraberinde korkuyu ve dersi sevmemeyi getirir. Bu kısır döngü böylece uzar gider. Oysa Matematik eğitiminin amaçlarından biri ve asıl olanı, zekâyı geliştirmek ve çok çeşitli düşünme teknikleri öğreterek yeni zihinsel kazanımlar edindirmektir. Bu açıdan bakılırsa, Matematiği anlamaya çalışarak bir öğrenci başarıyı yakalayabilir. Başarı ise korkuyu yener. İşte yukarıda bahsettiğim kısır döngüyü öğrencinin lehine çevirmesi de bu sayede mümkündür.
Matematiğin amacına ulaşması için öncelikle ezberci öğrenmeden vazgeçmek gerekir. Mantığı kavranmadan ve düşünmeden ezberlenen bilgi kısa zamanda unutulmaya mahkûmdur. Bol tekrar ve bol miktarda örnekler çözmekle birlikte öğretmenin anlattığı teoriyi de iyi kavrayan bir öğrencinin, Matematik dersini başarmaması için bir neden yoktur. Bu durumda başarıyla birlikte Matematik korkusu da yenilmiş olacaktır.
DİLEK İSKENDER
( Mat. Öğr.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.