MECLİS ÜYELERİ
Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla beraber siyasetin kazanı yavaş yavaş kaynamaya başladı. Siyaset simsarlarının hipotezleri de sona ermiş oldu. Siyaset simsarlarının aldık dedikleri istihbaratlardan bıkmıştık. Filan ilçeye falanca aday filan ilçeye şu aday Ankara’dan şu bilgi geldi, bu bilgi geldi yalanlarıyla bayılmıştık. Ta ki adaylar kesinleşene kadar. Bizler de rahatladık simsarlar da. Bir AK Partili olarak sonuçlardan memnunum. Her ne kadar gönlümüzdeki aslan başkaysa da, adaylardan oldukça memnun kaldık. Kim adayları hangi ölçüyü kullanarak belirlemişse, çok akıllıca çok isabetli iş yapmış.
İnşallah meclis üyelerini belirlerken de aynı akılı kullanırlar da AK Partili seçmenin gönlüne su serpmiş olur. Eğer hakkaniyetle davranılacaksa önceki meclis üyelerinden çok azını tekrardan aday gösterebilirler ancak o da çok müspet olanları partiye ve partiliye yarar sağlamış, emek vermiş kişilerden olmalı. Sadece kendi menfaati için meclis üyesi ilanı bir daha aday göstermeleri AK Partili seçmene hakaret olur. Çünkü bu partiye madden manen emek harcamış çok kişiler tanıyorum bunlarında gönlünü almak lazım diye düşünüyorum. AK Parti’nin meclis üyelerinin çoğunu yakinen tanıyorum. Çoğunun tek amacı bir bağlantı kanalı bulup yine yeniden meclis üyesi olmak. Meclis üyesi olduktan sonra da geride kalan akraba, eş dost çocuklarını işe yerleştirmek. Önceki meclis üyeliği döneminde oğlunu kızını damadını işe yerleştirmişti. Şimdi sıra geride bıraktığı ikinci sıradaki akrabalarını yerleştirecek.
Demiyorlar ki biz bu halk için çok emek sarf ettik. Şu sorunu şurda hallettik, burada halkın isteği doğrultusunda davrandık diyen var mı acaba? Birçoğu leblebiyi havaya atıp ağzıyla kapmış. Halka bir faydası var mı? Bir bakıyorsun adam AK Partili seçmenin oyuyla meclis üyesi olmuş, meclis üyeliği boyunca sadece kendi aile efradının menfaatini gözlemiş. E hangi yüzle tekrar aday olmaya çalışıyorsun? Bırakın kardeşim bu parti sizin babanızın tarlası değil! İstediğini ekip istediğinizi biçemezsiniz.
Birkaç gün önce çay ocağında otururken kırk yıllık arkadaşım Mustafa Erbay geldi yanımıza oturdu. Bir arkadaş Erbay’a sordu; meclis üyeliğine aday mısın? Dedi. O da ‘evet adayım’ dedi. Ben de bu meclis üyelerinin çoğunu değiştirmeleri gerekiyor. ‘Bu olayı Denge gazetesindeki köşe yazımda yazacağım’ dediğimde ‘senin köşe yazını kim okur ki’ diyerek beni o arkadaşlarımın içerisinde aşağılamaya çalıştı. Ben de diyorum ki; sen on beş yıldır meclis üyesisin ve Belediye Başkan yardımcılığı yapıyorsun, kimse senin meclis üyeliğine oy vermedi. Belediye başkan yardımcılığına da senin mensup olduğun ve benim de uğrunda kavgalar ettiğim, emek harcadığım AK Parti sayesinde keyif çattın, hava attın. Beni de, köşe yazarlığı yaptığım Denge gazetesinde bir günde 387 kişi okumuşsa, bu mutlu eder beni. Benim için onur verici. Peki, sen leblebiyi havaya atıp kendi ağzınla tutmaktan başka ne is yaptın da, tekrar meclis üyesi olmak için yanıp tutuşuyorsun?
Kırk yıllık arkadaşım rahmetli ninem derdi ki; ‘oğlum önünüze geleni ısırıyorsunuz arkanıza geleni de tepiyorsunuz!’ Sevgili dostum; ben de kamuda on iki yıl amirlik yaptım. Bana bağlı olan personelden altı kişiyi emekliye zorladım ve emekli olmak zorunda kaldılar. Çünkü işe gelmeden maaş alıyorlardı. Bir kişiyi mazot çalarken yakaladım ve araştırdım. Tam on üç yıldır mazot çalıp satıyormuş. Tutanak tuttum, iş hakkı fesih olacaktı. İmzamı geri çekmezsem çocuğuna araba çarpar diye tehdit aldım. Tehdidi umursamadım ama yanımda hiç kimse kalmadı. Ve en çok delikanlılıktan bahseden biri, bana dedi ki; ‘personeli toplarım o hırsız dediğin kişiyle ortak olduğunuzu söylerım’ dedi. Yine umursamadım ama o koskoca kurumda yanımda sadece makina mühendisi Ş.Ö.’den başka kimse yoktu. Kimsenin namazın niyazına inanma sakın, senin de yüzün olmayacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.