MEZARLIKLAR ÇAĞI
Omuz omuza yürüyorum, hatıralarda kalan mazi kaplı gençlikle
Dilimden dökülen, sıvazlıyor kalbimi, tamir ediyor
Geniş caddelerde, şehrin dar sokaklarında ya da
Avazım çıktığı kadar haykırıyorum
Bu ben değilim, bu ben değilim…
Mezarlıklar çağından çıktım, ölüm akrabalığından
Sazlıktan saz kesilir gibi, biçilmiş gök ekin gibi
Uzanıp yatan, omzumda ölmüş her ben gibi
Gibisi batsın, gibiden öte; tümden ben gibi
Çocukluk sarhoşluğumuzdan kalan ezgileri söyle
Delibozuk birkaç adam küçüğü, büyümeye aday
Yollarımızın kesilmesini söyle
Böğrümüze dayanan namluları
Ölümle kesişmemizi, buluşmamızı söyle
Ölmelik çağıma dek taşıdım, bunu da söyle
Ölmek için yattığım her uykudan, çığıltıyla uyanmamı
Aynada yansır vaziyet her yüz
Hazır ve nazır, aynamda her yüz
Yüzbinler kadarlar, yüzler kadarlar
Sesler kadarlar, kulak pasılar
Vınlayıp geçiyor aynı kurşun
Değdiği her diri, kalp mezarlığımda
Avaz avaz bağırıyorum, bu ben değilim
İçimde ölmüş senler taşıyıp, hamallığı işte zamanın
Kana kesik, dikiş tutmayan bir hayat
Sızıp duruyor, gözümün bebeğinden
Ağlak çamurum benim
Mayamda ağlaklık var
Soğuk demirlerle terbiye edildik
Korkusuz korkularla, yine de yürüdük
Öfke diş sızısıdır, sık dişini
Korku, dizlerinin çözülmesi
Çağlayan saçlı kızlara duyulan özlemi de
İçime yığılan ölümle boğduğumu söyle
Çocuktuk, delibozuktuk, deli fişek…
Haykır şimdi sen de
Bu ben değilim, bu ben değilim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.