Muhalefet partileri'nin avrupa birliği'ne bakışları

Avrupa Parlamentosu (AP) genel kurulu, Hollandalı Hristiyan Demokrat parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından hazırlanan "Türkiye Raporu" 467 oyla Kabul edildi. Hatırlayacaksınız 21 Nisan'da AP Dış ilişkiler komisyonundan da rapora yine "evet" oyu çıkmıştı. Avrupa Parlamentosu'nda "Türkiye Raporu" tartışılıp oylanırken Türkiye'de ise Yargıtay ve Hükümet arasında yeni bir kriz patlak verdi. Yargıtay Başkanlar Kurulu yayımlamış olduğu bildiriyle hükümeti sert bir dille eleştirdi. Bu eleştiri oklarından birisi de Hükümetin yargı reformuna ilişkin çalışmasını Avrupa Birliği yetkilileriyle paylaşmasıydı. Parlamentoda yer alan muhalefet partileri yaşanan bu olaydan sonra hem hükümet hem de AB'ne tepkilerini dile getirmekte gecikmediler. 

Son 5 yıldır Avrupa Birliği yolunda önemli adımlar atan Ak Parti Hükümeti 2008 yılını yaşadığımız şu günlerde özellikle yargı reformuyla özellikle iç muhalefetin hedefi olmuştur. Hemen tüm partiler gerek parti programlarında gerekse de dış dünya ile olan ilişkilerinde Avrupa vitrinine önem verdiklerini ifade ediyorlar. Ne yazık ki; Türkiye muhalefet geleneğinin çarpık bir yapısı olan "her şeyi eleştirme" üzerine kurulu olduğu için yapılan birçok olumlu düzenleme yok hükmünde kabul ediliyor. Oysa CHP son kurultayı sonrasında Avrupa vizyonunu yenileme ve kendisini anlatma adına başta Brüksel olmak üzere önemli Avrupa başkentlerinde "Avrupa Birliği Ofisi" açma kararı aldı. Bu sevindirici gelişmeye karşın aynı CHP; Avrupa vizyonunu anlatmak için yıllarca büyük elçilik yapmış ve görevleri sadece büyükelçileri çağırıp "Nota" vermek olan Şükrü Elekdağ ve Onur Öymen gibi kişileri görevlendirmesi halinde büyük hayal kırıklığına uğraması kaçınılmaz olacaktır.  

İkinci büyük muhalefet partisi MHP, özellikle bu dönemde tamamen Avrupa Birliği'ne karşı bir tutum sergilemektedir. Hâlbuki; Ak Parti hükümetlerinden önceki koalisyon ortağı olan MHP döneminde ise Avrupa Birliği yolunda "Kopenhag Kriterleri"ni yerine getirmeyi taahhüt ederek 1999 yılında 'Aday' olma hakkını kazandı. Son seçimlerde tekrar meclise giren MHP'nin özellikle Avrupa Birliği'ne karşı tutumunda negatif değişimler meydana geldi. Aslına bakılırsa, MHP muhalefet üretme adına öncelikli hedef olarak hükümeti Avrupa Birliği üzerinden sıkıştırmak istiyor. Ancak cumhuriyet dönemi modernleşme serüveni içerisinde AB'ye karşı olmak MHP'nin kendisini dış dünyaya kapalı hale getireceği gerçeğini gözler önüne sermektedir. İktidarı amaçlayan bir partinin muhalefet yapma adına kendisini dış dünyadan soyutlaması endişe verici bir durum sanırım.

Son olarak PKK ile özdeşleşen ve PKK terör örgütü propagandasını açıkça yapan DTP; hem meclis içinde hem de uluslar arası alanda yapmış olduğu tek şey PKK terör örgütüne meşruiyet kazandırmaya çalışmak. DTP bağımsız bir yapıya kavuşmadan ne iç siyasette ne de dış siyasette bir şeyler üretmesi mümkün gözükmemektedir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan B.Kurt Arşivi
SON YAZILAR