Muhteşem ikiliye...
Yazıma başlamadan önce bu soğuk kış ayında her deplasmanda olduğu gibi Trabzon'a kadar gidip takımlarını 90 dakika değil, Samsun'dan yola çıktıkları saatten itibaren maç sonu statdan çıkana kadar sağanak yağmur altında sırılsıklam olmalarına rağmen, maça gelirken de yolda Giresun'da taşlanmalarına bile aldırmadan sadece takımlarını destekleyen ve 55. dakikadaki muhteşem şovlarıyla, açtıkları pankartta da belirttikleri gibi armanın peşinde olan 90 dakika boyunca takımımıza, taraftarlarımıza ve şehrimize karşı Trabzon taraftarlarının (ekranlarda duyulmuştur) yapmış olduğu çirkin, saygısızca hareketleri ile tezahuratlarına karşılık vermeden takımımızın puan yada puanlar alabilmesi adına canlarını dişlerine takan tüm Samsunsporlu kardeşlerimi cani gönülden tebrik ediyor, tartışmasız olarak "Sizler her zaman en büyüksünüz!" diyerek müsadenizle yazıma geçmek istiyorum.
Başlığımda da belirttiğim gibi bu hafta sizlere 'muhteşem ikili' den bahsetmek istiyorum. "Kim bunlar?" diye soracak olursanız, tabi ki ben cevabını vermeden sizlerin anladığını umuyorum. Biri Genel Koordinatör Sn. Adnan Sezgin, diğeri ise dahi hocamız Vladimir Petkoviç!
Gelelim ilk olarak sezonun başlamasına kısa bir süre kala diyorum. Çünkü ilk yarı bahanesi buydu. Genel Koordinatör'lüğe getirilerek en üst düzeyde yetkilere sahip olan Adnan Sezgin'e: "Sn. Sezgin buradan size kamuoyunun da tartıştığı ve merak ettiği 8 tane soru sormak istiyorum. Eğerki bu sorularıma cevap verirseniz bundan sonra bu takım küme de düşse ki (size rağmen düşmeyecek) buna ben başta olmak üzere tüm taraftarlar olarak inanıyoruz. Asla sizinle ilgili internetteki köşem başta olmak üzere ne gazetedeki köşemden ne de ekran karşısında bir daha olumlu yada olumsuz konuşmayacağımı, yazı da yazmayacağımı belirtmek istiyorum. İşte cevap beklediğimiz sorular:
Soru 1: Sezon başında gövde gösterisi yaparak getirdiğiniz ve sonradan yolladığınız futbolcuların nelerine güvenerek getirdiniz, nelerine güvenmeyerek ilk yarı bitince gönderdiniz?
Soru 2: İkinci yarıdaki yaptığınız bazı transferleri neden 5 aylığına yani sezon sonuna kadar yaptınız? Ayrıca da kendilerine oynasalar da oynamasalar da garanti para sözü verdiniz mi vermediniz mi?
Soru 3: Mersin maçı başta olmak üzere neden bazı maçlar ile son Trabzon maçındaki alınan mağlubiyetlerden sonra takım ile bir şehre dönmüyorsunuz, yoksa bu görev yetkinizin dışında mı kalıyor?
Soru 4: Takımda başkandan sonra tek yetkili ağız olmanıza rağmen maçlardan sonra bütün takımlarda genel menajerler, koordinatörler yada yetkililer takımlarının hakkını savunmak için basın karşısında konuşurken siz neden susuyor ve talepleri geri çeviriyorsunuz?
Soru 5: Sezon başından itibaren kulüpteki görevinizi layıkıyla ve başarı ile yaptığınıza inanıyor musunuz?
Soru 6: Kendinizi futbolu çok iyi bilen biri olarak gördüğünüzü biliyoruz. Kulüpte sözünüzün geçmesine rağmen başarısız bir hocayı hala kulüpte tutmanızın sebebi ne?
Soru 7: Asla ama asla gözümüz yok olamaz da zaten fakat kazandığınız paranın hakkını verdiğinize inanıyor musunuz?
Soru 8: Herşeye iyi tarafından bakan ve sadece size inanan parasını da harcamaktan kaçınmayan Sn. Başkan Kazım Yılmaz'a "Bu takımı ben ligde bırakırım." diyerek söz verdiniz mi vermediniz mi?"
Şimdi Petkoviç'e gelelim: "Hocam, aslında size hocam demeye dilim varmıyor. Fakat yine de demek zorundayım. Ne de olsa boş kalmasın diye maçtan maçta kulübede duruyorsunuz. Benim ve çoğu kişinin düşüncesi sizin bu takımda miadınızı doldurduğunuz kanaatinde. Önceki maçlarda tek farklı yeniliyoruz fakat gol atamıyoruz diye bir bahane bulup o bahanenin arkasına sığınıyordunuz. Peki ya şimdi 2 haftada kalemizde 8 gol gördük. Bunun da arkasına sığınacak mısınız? Sizde azıcık vicdan varsa olduğunu da tahmin etmiyorum ama artık bu şehri terk etmelisiniz, hem de arkanıza bile bakmadan! Çünkü sizden gelecek hayır bize Allah'tan gelsin" diyor herkese saygı ve selamlarımı sunuyorum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.