MÜSLÜMANIN BOZULMASI…
Yazımızın başlığı biraz “dik” görülebilir. Alışmadığımız bir kavram olarak görülebilir. Müslüman ve Müslümanlık bozulur mu diye sorulabilir. Evet ! bu soruların sorulması haklı da görülebilir ama her şeyi bir şeylerin bozduğu da tecrübelerle görülebilir. Örneğin; teymüm; abdest almak için yeterli su görülünce veya bulununca bozulur. Abdest; gaz çıkınca bozulur. Güvenilirlik yalan başlayınca bozulur. Dostluk vefasızlık oluşunca bozulur. Fıtratın ve vahyin sunduğu ve doğru olarak bildirdiği her şey; yanlışını yapmaya başlayınca bozulur. Öyleyse; Müslüman veya Müslümanlık nasıl bozulur ? İslam; Yüce Allahın tevhid merkezli insanlığa sunduğu tek dinin adıdır. Hz. Adem’den Hz. Muhammede kadar insanlığa sunulan tevhid dininin genel adı İslam, Hz Peygamberin ümmetine sunduğu dinin özel adı İslamdır. İslam; ilahi korumu altındadır ve bozulması mümkün değildir. Yüce Allah Kur’anda; Kur’anı tarif ederken; “Onu biz indirdik ve koruyucusu da biziz” buyurmaktadır. Bir başka ayette de; “Dininizi tamamladım, siz din olarak İslamı seçtim” buyurmuştur.
İslam; teslimiyetin adıdır. Müslüman da teslim olandır. Peki ! Müslümanın İslama teslimiyetini ne bozar ? Teslimiyetinde sıkıntısı olanın, en hafif tarifle Müslümanlığında da kusur vardır. İslamiyetin teslimiyeti; tek olan Allaha şeksiz şüphesiz iman etmek, her şeyden çok Allahı sevmekle gerçekleşir. Ayrıca, Müslüman için en korkulan da Allah c.c. dur. Bu korku Yüce Allahın cezalandıracağı düşüncesiyle sahip olunan bir korku değil, kulluğuna kabul etmeme endişesinden kaynaklanan deruni bir korkudur.
En sevgili ile en korkulan değiştiği zaman; kişinin ilahı da değişmiş olacaktır. Müslüman için; eğer Allah c.c. ile dostluğu bozulmaya başlamış, korku alanları başkalaşmışsa; o zaman Müslümanlığı da bozulmaya başlayacaktır. Yazımıza başlık yapmış olduğumuz “Müslümanın Bozulması” da tam bu noktadan itibaren devam eden süreçtir. Allah’ın dışında kudretliler oluşturma ve oluşturulan bu kudretlilerden yardım ve katkı beklemek Müslümanın bozulduğunun işaretidir. Müslümanın kıblesi /yönü /duruşu değiştiğinde her şeyi değişmeye başlayacaktır. Kıble değişince de, hiçbir eylemin İslam adına değeri ve anlamı olmayacaktır. Kişinin Müslüman duruşuna sahip olması, inandığı İslamın değerleriyle örtüşen bir hayat tarzına sahip olmasıyla ancak gerçekleşir. Değerlerinden uzak yaşayan, sadece kimliksel bir duygu nedeniyle Müslüman olduğunu ifade eden bir kimsenin İslam’la ilgili her şeyi bozulmuştur. Amiyane tabirle; kişinin kıblesi neresiyse dini de odur. Dini ne ise; duruşu da dinin gerekleriyle ilgilidir.
Hz. Ademden beri tevhid dininin, yani genel adı İslam olan ilahi dinin kuralları değişmemiştir. Ameller de, ümmetlere göre bir takım farklılıklar olsa bile imani ve ahlaki kurallar neredeyse hep aynı olmuştur. Asilik her dönemde Allaha karşı muhalefet, zulüm de her dönemde insanlara karşı haksızlık ve adaletsizlik olarak değerlendirilmiştir. Bunlar ümmetlerin helak konusu olmuştur. Bu nokta; o günde, bu günde Müslümanın bozulduğu nokta olarak ilan edilmiştir. Eğer bir toplumda; İlaha karşı isyan, insanlara karşı haksızlıklar/zulümler görülmeye başlamışsa; o toplumda bela ve müsibetler de gelmeye başlayacaktır. Zira, bu durum; Müslümanın bozulduğu anlamına gelmektedir. Müslümanın bozulduğu bir toplumun İslam olma özellikleri ortadan kalktığı için de; ahlaksızlıklar, sahtekarlıklar, yalanlar, haramlar, zinalar, iftiralar da normal görülmeye başlayacaktır. Zira artık “Kıble” değişmiş, her şey yeni kıbleye göre şekillenmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.