Nevruz Bayramı

  Bayramlar insanların bir araya geldikleri, birlikte birçok şeyi paylaştıkları, sevginin, saygının, dayanışmanın, sevinç ve neşenin hat safhaya vardığı önemli günlerdir.

       Müslüman Türk Milleti olarak, milli ve dini bayramlarımız için günler öncesinden hazırlıklar yapılır. Günü gelince de, o bayramın özelliğine göre kutlamalar yapılır ve değerlendirilir. Bu faaliyetlerde, mümkün mertebe hata yapmamaya, noksan bırakmamaya gayret edilir. Bayramları gereği gibi kutlayıp, değerlendirenlerde sosyal ilişkiler gelişir ve iç huzur olur. İstediği halde çeşitli sebeplerle bayramları kutlayıp değerlendirememiş olanlarda ise iç huzur bozulur, sosyal ilişkilerde sorunlar oluşur.

       Türk Milletinin bayramlarından birisi de Nevruz Bayramıdır.

       Orta Asya"dan Balkanlardaki uluslara kadar çok geniş bir bölgede yerel renk ve inançlarla kutlanan nevruz, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip, sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı, coşkuyla karşılandığı bir gündür.

       Yaşadığı geniş coğrafyada doğa ve çevrenin uyanışının kutlandığı Nevruz Bayramı"nın Anadolu"da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır.

       Nev (yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve “yenigün” anlamını taşıyan Nevruz, kuzey yarımkürede, başta Türkler olmak üzere, birçok halk ve topluluk tarafından yılbaşı olarak kutlanır.

       Gece ve gündüzün eşitlendiği 21 Mart"ta, güneş, göçmen kuşlar gibi kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar.

       Bu nedenle, 21 Mart bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilerek, Nevruz/Yenigün bayramı adıyla kutlanır.

       Orta Asya"da yaşayan Türkler, Anadolu Türkleri ve İranlıların yılbaşı olarak kabul ettikleri güne Nevruz adı verilmiştir.  Gece ve gündüzün eşit olduğu Miladi 22 Mart, Rumi 9 Mart gününe rastlamaktadır.

       Nevruz-i Sultani, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Mart Dokuzu gibi adlarla da anılmaktadır.

       Oniki hayvanlı Türk Takviminde görüldüğü üzere de, çok eskiden beri bilinmekte ve törenlerle kutlanmaktadır. Türklerde Nevruz hakkında başlıca rivayet, bugünün bir kurtuluş günü olarak kabul edilmesidir. Yani, Ergenekon"dan çıkıştır. İşte bu nedenle, bugün Türklerde Nevruz, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar bayramlarda kutlanagelmiştir. Orta Asya"daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, tatar, Uygur Türkleri, Anadolu ve Balkan Türkleri, Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır.

       Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında nevruz bayram olarak kutlanmadı. Atatürk, yurdumuzun dışında bulunan Türk halklarının olduğuna işaret ederek; bir gün büyük bir Türk Birliğinin kurulması gerektiğini de belirtmiştir.


        1940"lı yıllarda, Türk Birliğinden bahsedenler cezaya çarptırılmışlardır. 1970"li yıllarda da, 1940"lı yıllardaki gibi Türklük ve Türk Birliğinden bahsedenler farklı şekilde itham edilmiştir. Ancak, 1980"li yılların başında Sovyet Rusya dağılınca, yeni Türk Devletlerinin varlığı ortaya çıktı. Türk Devletleri ile ilişkide bulunan T.C. Devleti, onların  adet, gelenek ve göreneklerini gördü. Kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle de dünyanın her yerinde yaşayan Türklerin kültürleri tanındı. Türk kültür ürünlerinden biri olan NEVRUZ Bayramının kutlandığı bu günlerde ülkeyi idare edenler Açılım adı altında ayrıştırma çabası içine girmiştir. İdare edenlerden dileğimiz, ayrıştırmayı bırakmalarıdır. O zaman, bayramlarımızı daha şevkle kutlar ve daha iri, daha diri oluruz.

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez”

Allah (CC) birliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Akyüz Arşivi
SON YAZILAR