ÖLMEDEN ÖNCE HESABI YAPMAK…

İnsanlar doğar, büyür ve ölür. Fıtrat buna göre kodlanmıştır. İnsan için doğduğu zaman önündeki en garanti gelecek “Ölüm”dür. İnsan doğduğunda, deli mi veli mi, fakir mi zengin mi, hasta mı sıhhatli mi, dertli mi dertsiz mi, evli mi bekar mı yaşayacağı bilinmez. Ama bir şey bilinir ki,  o da mutlaka bir gün öleceğidir. Çocukluk, gençlik, olgunluk ve ilerleyen zamanlarda da yaşlılık; yaşam merdiveninin basamaklarıdır. Söz konusu hayat merdiveninin basamakları adım adım çıkılır ve inilir. Orta yaşlara kadar merdivenin basamaklarında yürümek neredeyse fark edilmez. Çocukluk; oynayarak, gülerek ve koşarak geçer. Gençlik; heyecanla, ideallerle, zihin karışıklıklarıyla, zaman zaman da kavgalarla ilerler. Orta yaş; kazanmayla, ideallere ulaşma gayretiyle, nefsi tatminle devam eder.
Orta yaşa kadar insan her gün öğrenir, zaman zaman bedeller öder, bazen de savrulur. Bu yaşlara kadar,  çoğu kere dünya merkezli hayat yaşanır. Ölüm neredeyse hiç hesaba katılmaz. Cenazelerde,  mevtanın yaşayanlara verdiği dersi orta yaş ve altındakiler işit(e)mez. Ağlanacak yerler de bile gülerler. Hayatın akışı hep böyle devam edecek zannedilir. Yüzyıllara, bin yıllara, çağlara sığamayacak hesap ve planlar yapılır. Orta yaşın üzerine çıkılmaya başlayınca, vücudun çeşitli yerlerinden sesler gelmeye başlar artık. Organların bazıları keman, bazıları flüt, bazıları da mızıka çalar. Ayaklar yorulmaya, kollar uyuşmaya, beden ağırlaşmaya, saç ve sakal da beyazlaşmaya doğru ilerler.

Sona doğru saçın sakalın beyazları artar. Artık sona yaklaşılmıştır. Haber gelmiştir. Her zamandan daha çok bu dönemde nefsi hesaba çekmek gerekir. Geçmişi sorgulamak ve nefsi dizginlemek lazımdır. Beyazlar görününce, ölümle yüzleşmek, hazır olup olunmadığını test etmek zamanıdır. 

Saç ve sakaldaki beyazlar, son duraktan önceki ikazlardır. Bu ikazlar, son durakta yapılacak parkın yerini belirler. Sakalın ve saçın beyazlamasıyla yolun sonu başlar. Artık yüz yıllık planların, asırlık programların yersiz olduğu anlaşılır. Bu zamana kadar, paylaşma ve yardımlaşmayı öğren(e)meyenlerin ruhları daralır. Kaçacak yer ararlar. Biriktirdiklerini saklayacak mahzenler araştırırlar. Ölmemek için neler yapılabileceğini düşünürler. Hz. Ömer efendimiz, gençlik yıllarında, kendisine her gün ölümü hatırlatması için ücretle hizmetçiler tutmuştur. Ne zaman ki, saçında ve sakalında beyazlar görünmeye başlamış, hizmetçinin işine son vermiştir. Saç ve sakalındaki beyazlar, Hz. Ömer (r.a.) efendimize ölümün yaklaştığını hatırlatmıştır. Sona doğru beyazlar görünüyor. Beyazlar görününce de, yolun sonuna az kalıyor. Hayatın her basamağında fıtrata uygun yaşamak gerekiyor. Beyazlar görünmeye başlayınca geriye fırsat kalmıyor. Gençler, orta yaşlılar yolun sonunun uzak olduğunu sanıyor. Sona gelince de, “ne zaman geçti bu hayat” diyor.

İnsanın zaaflarını bilen Yaratıcı, sona hazırlık yapılması için ilahi vahyini ve elçisini önceden gönderiyor. Beyazlarla yapılan son ikaz da fayda vermiyorsa, hesap son durağa kalıyor. Ölüm gelmeden önce hesapların yapılması gerekmektedir. Ölmeden önce, ölüm sonrası için yapılan hesaplar, sonucun güzel olmasını sağlayacaktır. Bunun için yaşarken görülen bir çok uyarıcı vardır. Etrafımızda ölenler bunun en belirgin seslendiricileridir. Yalansız, haramsız, itaatli ve ibadetli bir hayat hayırlı son için yetecektir. Ahiretle ilgili hesapların dünyada yapılması, alacak ve vereceklerin, hak ve hukukların, helalleşme ve vedalaşmaların dünyada halledilmesi gerekmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR