PARASI OLAN KONUŞUYOR
Geçtiğimiz ay Samsun Eti Bakır işletmesinde meydana gelen kaza henüz hafızalarımızdan silinmedi. Altı işçimiz hayatını kaybetti.Ölüm sayılar ile ifade edildiği zaman fazla etki etmiyor , beyinlerimize. Orada ölenler birilerinin babası , birilerinin çocuğu , birilerinin amcası , birilerinin dayısı idi. Bizlerin yakını olmadığından olsa gerek , acılarını hissedemedik içimizde.
Ekmek parası peşinde koşarken, canlarını kaybeden işçiler.Türkiye ' nin acı gerçeği.
Hayatını kaybeden işçilerimizden Fatih Açıkel ' in annesi diyor ki ; '' Ürdün ' e gidişte Suriye ' den geçen oğlum , Suriye ' de savaş olduğu için geri geldi.Kazancımız az olsun , yanımızda kal dedim. İşten gelince boynuma sarılır , anne nasılsın , derdi.Tek evladımdı.Şimdi ben de gelinim de torunum da yetim kaldık. ''
Gerçekten kazançları az idi. Ama ne acıdır ki , artık oğlu yanlarında değil.
Hanife annemiz evladının acısını yaşıyor. Ve ömrü boyunca yaşayacak.
Ama gelin görün , olayın mağdurları kazada ölen işçilerimiz değilmiş. Bizler olayın gerçek mağdurlarını atlamışız !!!
Geçtiğimiz hafta şehrin büyük büyük patronlarının açıklamalarını okuyunca insanlığımdan utandım.
Şehrin önemli koltuklarından birini işgal eden kişi diyor ki ; '' Türkiye hukuk devletidir. Ve yargı görevini yapmaktadır.Bu kazada ihmal olduğunu zannetmiyorum , kabul etmiyorum.Benim işyerimde de kaza oldu.Kaza sırasında ben şehirde dahi değildim.Ama beni birinci derece sorumlu olarak aldılar. Ağır cezada yargılamaya kalktılar.''
Öyle ya beyefendinin işyerinde olan kaza için sokaktan geçen vatandaş yargılanmalıydı!!!
Sitem sadece yargıya mı ? Elbette hayır.Basına da sitemleri var.''Baş tacı olarak tutulması gereken işadamları ve sanayicilerimiz zan altında bırakılmış.Sanki o talihsiz olayı işverenimiz kendisi yapmış veya yaptırmış gibi.Hatırlatmakta fayda var.'' Basın yayın organları bu kazada birilerinin sorumlu olduğunu yazmıştır. Katil olduğunu değil.
'' Sanayici kutsal insandır. Devletin üzerinden yükünü alan ,bana iş verin ,çoluk çocuğumla birlikte açım diyen insanlara iş ve aş hazırlayan insanlardır.Ama bu insanların zan altına alınması kadar ayıp bir şey yoktur.İş kazası olmaması için devletin bizlere öyle dayatmaları var ki ; kazandığımız paraları inanın oralara harcıyoruz.'' diyerek devam ediyor konuşmasına.
Bu nasıl bir beyanattır ? Bu konuşma nasıl bir düşüncenin ürünüdür ? Beyefendinin parası cebinde kalsın yeterli. Birileri ölse de problem değil.
Patronların, işçi ölümlerinin nasıl önüne geçeceklerini , hangi tedbirlerin alınacağını , daha fazla mağduriyet yaratmamanın yollarını arayacaklarını zannediyorduk.Yanılmışız.
Hiçbirimizin aklına insan canını korumayı maliyet unsuru olarak değerlendirebilecekleri gelmedi.
İş güvenliği çerçevesinde alınacak tedbirlerin yatırımcıya artı maliyet yükleyeceğini bunun yatırımcıyı kaçıracağını söylemişlerdir. İnsana verdikleri kıymet bu kadar.
İşverenlerimiz , iş kazası sonucu hayatını kaybeden insanlarımızı neredeyse hiçe sayıp , kendi ceplerinden çıkacak paranın hesabını yapmak konusunda birleşmişlerdir.
İş kazaları sonucunda , yargılanma korkusu kendilerini yatırım yapmaktan alıkoymakta imiş. Biraz daha konuşsalar neredeyse dokunulmazlık isteyecekler.
Bu ayıp Samsunumuza fazlası ile yeter.
Eğer yaptıkları yatırım insan canına mal olacak ise , kusura bakmasınlar bu tip yatırımlar memlekete lazım değildir.
Dünya üzerinde insan hayatından değerli hiçbir şey yoktur. Hiçbir ekonomik değer insan hayatından önemli değildir.
Büyük patronlar anlatmışlar , anlatmışlar.Ve tehditlerini yapmışlar.'' Bakın sermaye nazlıdır.Üstümüze gelirseniz yatırımdan vazgeçeriz.Bu da istihdamı , istihdamda ekonomiyi kötüye götürür.' demişlerdir.
Bu tehdit boştur. Bugün ilkokul çocuğu dahi bilmektedir. Sermaye nazlıdır ama keriz değildir. Karın olduğu bölgeyi asla terk etmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.