PEYGAMBER AHLAKI VE

KUTLU DOĞUM HAFTASI

 
Biz kutlama yaparız;
Biz dualar ederiz;
Biz sık sık tevbe ederiz…
Acaba ne kadar kabul edilir?
Acaba Allah katında muteber mi?
Allah katında itibarımız nasıl artar?
Biliyor muyuz?
Müftülüklerin haberlerini izliyorum;
Müftülükler seferber…
Bir müftülüğün faaliyetine göz attık;
Neler yapmış neler!
Ama tek şeyi unutmuş;
Resulullah'ın sav Sünneti!
Hz Peygamberimizin örnek hayatı…
Asr-ı Saadet dönemi…
Sahabe-i Kiram yaşantısı….
Bu kavramlardan hiçbir iz yoksa;
O nasıl Kutlu Doğum!?
Bakıyorsun Öüfüt Efendinin;
Mahalli basın mensuplarıyla;
Sohbeletlerine…
Bakıyorsun Müftü Efendi showlaeına;
Neler ver… neler…
Ziyaretler… hatim ve mevlit merasimleri…
kitap dağıtımı … kartela dağıtımı…
gül ve hediye dağıtımı…
bilgi yarışmaları… afiş asımı…
tanıtım… konferans… panel!
Ama tek bir şey yok;
Resulüllah'ın sav ahlakı…
Resulüllah'ın sav Sünneti…
Konferansı kim verecek?
İlahıyattan iki prof.
Kimdir bu isimler?
Resulüllah'ın sav hangi sünnetini yaşamış?
Yaşatmakta rehberlik etmiş?
Ebû Melih'ten ra anlatılıyor:
Bir adam dedi ki,
Allah'ın Resulünün terkisinde idim.
Hayvanın ayağı sürçtü.
Bunun üzerine ben de:
- Şeytan helak olsun! deyince Peygamber as
- Şeytan helak olsun» deme.
Zira böyle söylediğin zaman, şeytan
o kadar kabarır ki koca bir ev gibi olur,
«Bu işi ben yaptım» der.
«Bismillah» de ki,
böyle söylediğin zaman,
şeytan sinek miktarı oluncaya kadar küçülür.
Ebû Davud, Neseî.
Makam sahipleri o kadar şeytan ki;
“Bismillah” gönüllerine girememiş.
Dillerinde kalmış;
Kutlu Doğum'larda bülbül kesilmişler.
Sekülerleşmişiz…
O kadar dünyevileşmişiz ki;
Resulüllah'ın ahlakından…
Sünnetinden önce;
Yazlık villamızın bu yılki fayansları…
En lüks otomobilimizin;
Bu yılki markası!…
Resulüllah'ın sav sünnetini;
Sadece kutlu Doğum Haftası günleriyle;
Sınırlı tutarız… o kadar!
Peygamber efendimiz,
insanların en cömerdi idi.
Bir şey istenip de, yok dediği görülmemiş.
O kadar iyilikleri, o kadar ihsanları vardı ki,
Rum imparatorları… İran şahları…
o kadar ihsan yapamadılar.
Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamayı severdi.
Öyle bir hayat yaşıyordu ki,
yemek ve içmek hatırına bile gelmezdi.
Yemek getirin yiyelim
veya falanca yemeği pişiriniz buyurmazdı.
Yemek getirirlerse yer,
her ne meyve verseler kabul ederdi.
Bazen aylarca az yer, açlığı severdi.
Suyu otururken içerdi.
Başkaları ile yemek yerken,
herkesten sonra el çekerdi.
Hediye getirene karşılık olarak,
katkat fazlasını verirdi.
Server-i âlem efendimizin
mübarek gözleri uyur,
kalb-i şerifi uyumazdı.
Aç yatıp tok kalkardı.
onun sofrası çok çeşitli yemeklerden
zengin bir sofra değildi.
Sade bir hayat yaşadığı için
sofrası da sadeydi.
O, yemek için yaşamaz,
yaşamak için yerdi.
Eve geldiğinde yemek yoksa
bunu problem etmez,
bazen bir iki hurma ile yetinirdi.
Hz. Peygamber, günde iki öğün yerdi.
Az yemeyi tavsiye ederdi.
Sadece et veya sadece sebze yemek gibi;
tek yönlü beslenmezdi.
Yemeğe başlamadan önce…
yemekten sonra ellerini yıkardı.
Sağ eliyle yerdi.
Sol eliyle yiyenleri ikaz ederdi.
yaslanarak yenilmemesini tavsiye ederdi.
Yemeğe ve suya üflemeyi yasaklardı.
Yemek ve su kaplarının
ağzını kapatmayı tavsiye ederdi.
Aile fertlerinin yemeği;
bir arada yemelerini tavsiye eder;
beraber yenen yemeğin;
bereketli olduğunu belirtirdi.
Aşırıya kaçmadan konuşup sohbet ederdi.
İşte perygamberimiizn;
Bir kısım sünneti bunlar.
Konferans veren zevatın;
Böyle bir ahlakla ahlaklanmasını
Görmek isteriz.
Dünyevileşen bir dünyada;
Uhrevileşenlerin;
konferans vermesini çok arzularız.
Müftülerimizin Kutlu Doğum Haftasında;
Sünnet-i seniyyeden güzellikleri;
Bayraklaştırma kampanyalarını bekleriz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR