SANDIKLA GELEN DEMOKRASİ

“Halkımıza hizmetkar olmaya geliyoruz.”  Diyen siyasilerin dürüstlüğünü ölçmek için ne yapmalı bu zavallı halk? Seçim zamanına az bir zaman kaldı. Türkiye'de anayasa sürecinin askıya  alınması, 17 Aralık operasyonu gibi konuların gündemde olduğu bir dönemde yerel seçimler için çalışmalara başlandı. Samsun'da çoğu sokak kaldırımları değişmekte.. Halkın gözünü boyamak için değişmeyen bir gelenek oldu bu artık. Seçim öncesi yapılan kazılar!  Restorasyon demiyorum. Çünkü günler süren kazılardan ibaret. Bu alt yapının sağlamlığını bilmiyor mu bizim mühendislerimiz? Sürekli kazı hallerinden kurtulamıyoruz bir türlü.   Halk lehine hareketler bunlar imajı için vızır vızır çalışan belediyeler sempati uyandırır mı bu halk açısından bilmem yalnız benim vicdanım rahat değil..

Seçim öncesi demokrasi “yemi” kullanılarak halk sandığa yönlendiriliyor.

Peki nedir demokrasi?

Demokrasi: İktidarın “halkın” elinde, yani bütün vatandaşlara ait olması gerektiği fikrini özetleyen Yunan buluşudur. Demokratik katılımımız ise, geçici temsilcilerimizi seçmeye yönelik verdiğimiz oy ile ifadesini buluyor. Her birey halkın bir üyesi ve eşit olduğundan oylar da eşit oluyor. Kanun karşısındaki bu mutlak eşitlik ilkesini herhangi bir şekilde ihlal eden bir devlet demokrasi çerçevesinde nitelendirilemiyor. Avrupalılara gelince, özgürlük haklarına saygı duyan rejmleri çok severler. Bu yüzden tek başına demokrasi yetmez onlar için bu sebeple “liberal demokrasi” derler. Türkiye'de ise demokrasi hep tartışılan bir kavram olmuştur. Mevcut demokrasinin gücün kimin elinde olduğuna bağlı olduğu gerçeğini herkes bilir ama belli sebep ve çıkarladan dolayı kabullenmek istemezler. Zaten ülkemizde demokrasi kelimesi değişim süreçlerinde ve yargı konularında akla gelir. Eğer iktidarın lehine ilerliyorsa gelişmeler “demokrasi nerede?” nidaları  yolunu alırken kimse duymaz. Duymak işilerine gelmez belki de… Bu kelimenin kutsanmışlığını en çok seçim dönemlerinde fark ediyoruz. İşte yine o dönemdeyiz. Seçim zamanı en sık duyduğumuz kelime demokratik hakkınızı kullanın sandığa gidin! Birçok  kişi  “vatandaşlık görevimdir” diyerek sandıktaki vazifesini yerine getirecek dualarla, inanç ve ümitle… Adaylar koltuklarına bir otursalar tamam! Önümüzdeki seçimlere kadar nefes alacakladır kuşkusuz. Ancak unutulmamalıdır ki Türkiye'de seçimler halkın iradesinin karşılığı değil, AB süreci için gerekli olan demokrasi kavramının vitrinidir.

Oy kullanmak için sabırsızlananlara birkaç hatırlatmayı faydalı buluyorum. Öncelikle oy kullanırken bilinçli düşünmek elzemdir. Unutulmamalıdır ki gerçek manada halkın refahı için o koltuklar dolmayacaktır. Eğer öyle olmuş olsaydı Samsun 4 Temmuz 2012 yılında sel felaketinin en somut ve acı olayını yaşamazdı. Bunu bir afet olarak değerlendirenler ise hukukun bu konuda işlemediğini bilmesi gerekmektedir. Sudan çıkarılan cesetlerin bedelini ödemeyen yetkililer ilginçtir ki tekrar aday olarak gösterildi. Burada vicdana dokunmadan sandığa ulaşmamalıdır eller.

Eğer partilerin söylediği yalanları herkes onaylıyor, tüm kayıtlar aynı masalı anlatıyorsa, o halde yalan tarihe geçiyor ve gerçek oluyor. Samsun'un sel felaketinde yaşananların bu durumu yansıttığını söylemek yanlış olmayacaktır. Partilerin belediyelerindeki temsilcilerinizi seçmeden önce geniş çaplı düşünmeniz ve bu elim olayı hatırlamanız elzemdir.

Medya patronlarının kölesi olmuş, hak ve batılı ayırt etmeksizin tek amaçları rant olan siyasileri protesto için sandığa gitmemek etkisiz bir eylem ne de olsa diyerek oy atmak vicdanıma sığmıyor. Peki ne yapmalı? Bu düzen yıkılır mı biz (halk) sandığa giderse(k) ?

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR