ŞEYTAN İNANANLARIN DÜŞMANIDIR…
Muhiddin-i Arabinin Seceret-ül Kevn isimli eserinde, İbni Abbas (r.a) den naklen Muaz b. Cebel rivayet ediyor. Resulullah (s.a.v.) bir gün ashabıyla Hz. Eyyüb El-Ensarinin evinde sohbet ederken, evin dışından içeriye girmek isteyen bir kimsenin sesi duyulur. Peygamberimiz o kimsenin şeytan olduğunu haber verir. Hz. Ömer hemen yerinden fırlayarak şeytanı öldürmek istediğini söyler. Peygamberimiz şeytana Allah tarafından mühlet verildiğini ifade ederek Hz. Ömer’i sakinleştirir ve şeytan içeriye alınır. Şeytan korkunç ve itici bir mahluk sıfatına bürünmüştür. Peygamberimiz şeytana neden geldiğini sorar. Şeytan, Peygamberimizin huzuruna gelmekten rahatsız olduğunu, ancak bir melek göndermek suretiyle yüce Allahın kendisine, “git Resulullaha insanları nasıl aldattığını anlat” demesi üzerine huzura geldiğini belirtir. Peygamberimiz şeytana, “o halde söyle bakalım en çok sevmediğin kimse kimdir” diye sorar. Şeytan “Sensin ya Muhammed” der. Benden sonra başka kimleri sevmezsin ey İblis diye sorar Allahın Resulü. “Adaletli devlet başkanını, ilmiyle amel eden alimleri, varlığını Allah yoluna adayan gençleri, sabırlı olan fakirleri, şükreden zenginleri, Allah rızası için harcama yapan fakir ve yetimleri koruyup gözetenleri, abdestli gezenleri, haramdan uzak duranları, sürekli Kur’an okuyanları, yaratıklara karşı merhametli olanları, cömert olanları, ahlakı güzel olanları, geceleri herkes uyurken kalkıp namaz kılanları, cemaatle namaz kılanları, başkalarının kötülüğüne engel olmaya çalışanları, ölüme hazırlıklı olanları” sevmem. Bunlar, böyle yaşayanlar benim düşmanımdır, diye cevap verir mel’un şeytan Peygamberimize.
Peygamberimizle şeytan arasındaki konuşma şöyle devam eder. Şeytan; “Ey Muhammed senin ümmetin tadil-i erkan üzere namaz kıldığı zaman beni sıtma tutar titrerim. Oruç tuttukları zaman, iftar edinceye kadar elim ayağım bağlanır. Kur’an okudukları zaman ateşte eriyen kurşun gibi eririm. Hacc ibadetini yaptıklarında boynuma zincirler vurulur. Sadaka verdiklerinde başımdan aşağıya beni ikiye bölerler. Sadaka verenlerin durumu beni perişan eder, çünkü sadaka verenin malı bereketlenir, her türlü bela ve musibetler sadaka verenin üzerinden gider, duaları kabul olur, kıyamet günü hayır ve hasenatları ağır gelir.” diye cevap verdi. Peygamberimiz insanlardan en çok kimleri sevdiğini şeytana sorar. Şeytan; “faiz yiyenlerin yanından ayrılmam. Zina edenler, yalan söyleyenler benim dostlarımdır. İçki içenler, sarhoşlar benim hizmetçilerimdir. Hırsızlar benim misafirlerimdir. Sihirbazlar ve büyücüler elçilerimdir. Cuma namazını terk edenler sevgililerimdir. Zekat vermeyenler hazinedarlarımdır.” “günahlardan tövbe edenlere, gizli sadaka verenlere, teheccüd namazı kılanlara, salavat getirenlere çok kızarım.” diye cevap verir şeytan.
Peygamberimiz, “Allaha şükürler olsun ümmetimin saadete kavuşmasını ve ahirete hazırlanmasını sağladın ey mel’un şeytan” buyurur. Bunun üzerine şeytan : “Ümmetinin saadeti için ferah içinde olma. Ben kıyamete kadar onların kan damarlarında dolaşır, onlara vesvese veririm. Onların hepsini azdırırım. Benim elimden sadece mala ve paraya tapmayan, medhedilmekten hoşlanmayan Allah’ın Salih kulları kurtulur” der. Şeytan inananların düşmanıdır. Yapılan işler düşmanı sevindiriyorsa, kişi kendine düşmanlık etmiş olur. Şeytanın sevdiği işleri yapmayarak ona karşı tedbir alınmalıdır. Madem ki düşmandır, onunla dostluk kurulmamalıdır. Her kötü iş ve işlem şeytani bir ameldir. İlk bakışta insanın hoşuna gitmiş, kişiyi mutlu etmiş gibi olsa da; yanlış ve topluma zararlı işler şeytanın sermayesidir ki, hem dünyada hem de ahirette işleyenin bedel ödemesine neden olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.