Sokrates kimi savunuyor!
Sokrates Yunan felsefecileri içerisinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Çünkü Sokrates fikirleriyle ve yaşamıyla örtüşmesi açısından ve inandıklarına şaşmaz bağlılığıyla örnek oluşturacak tavır ve davranışlar sergilemiştir. Özellikle haklı olduğunu düşündüğü konularda asla bir adım geri atmamıştır. Hatta karısı Sokrates"in öldürülmesine karar verildiğinde kendisine ""Bak seni haksız yere öldürecekler"" dediğinde Sokrates ""Ya haklı yere öldürselerdi daha mı iyi olacaktı"" diyerek davası konusunda sarsılmaz bir duruş sergilemiştir. Ancak o günkü merkez devlet eliti Sokrates"i Yunan tanrılarına karşı geldiği ve gençlerin kafasını çeldiği gerekçesiyle baldıran zehiriyle öldürülmesine karar vermiştir. Sokrates, öldürüleceğini bildiği halde geri adım atmamış ve tarihi bir savunma yapmıştır. Bu gün belki ders alınır diye savunmasından birkaç bölümü alıntılıyorum. Bu savunma sadece kendi adına yapılmış bir savunma değildir.
""Atinalılar! Kısa bir süre sonra, kentimizi suçlamayı ve ayıplamayı çok sevenlere arkanızdan konuşacaklar. Sizi, Sokrates"i, yani bir bilgeyi öldürmüş olmakla suçlayacaklar. Ben gerçekte hiçbir şey bilmeyen bir adam olduğum halde onlar sizleri küçük düşürmek istedikleri zaman, benim bilge olduğumu iddia edecekler. Oysa kısa bir süre daha beklemiş olsaydınız istediğiniz sonucu hemen görecektiniz. Çünkü gördüğünüz gibi çok yaşlandım ve ölümün eşiğine gelmiş durumdaydım. Şimdi, hepinize değil sadece beni ölüme mahkûm edenlere sesleniyorum.
Belki de beraatımı sağlayacak şeyler söylemediğimden, yalvarıp yakarmadığımdan, suçluluk kararından kurtulmak için gereken şeyleri söylemeyi ve yapmayı kabul etmediğimden ötürü davayı kaybettiğimi düşünüyorsunuz. Ama hiç de öyle değil. Benim mahkûm olmama sebep olan, başkalarından görmeye alıştığınız ancak bende göremediğiniz merhamet dilenciliğidir. Bunu asla yapmayacağımı hepiniz çok iyi biliyorsunuz.
Şunu yineliyorum: tehlikeyle karşı karşıya kaldığımda, özgür bir erkeğe yakışmayacak şekilde davranmam, kendimi bu şekilde savunduğum için de pişman değilim. Böyle yapmaktansa, yani sizin alıştığınız gibi kendimi savunmaktansa, alıştığım gibi davranarak ve konuşarak ölüme gitmeyi tercih ederim, benim için en şereflisi bu olur. Çünkü ne mahkemede adaletin karşısında, ne savaş meydanında, ne de başka bir yerde, insan kendini ölümden kurtarmak için her şeyi yapacak duruma düşürmemeli. Doğrudur, bir kimse savaşta silahını bırakıp, düşmanlarına yalvarıp yakararak canını kurtarabilir; her şeyi söylemeyi her şeyi yapmayı kabul eden biri için her türlü tehlikeden ve ölümden kurtulmanın daha birçok yolu vardır.
Yargıçlarım, yalnız şuna bütün kalbinizle inanınız, zor olan, ölümden sakınmak değil, haksızlıktan sakınmaktır. Çünkü, kötülük ölümden çok daha hızlı koşar. Ben, şimdi yaşlanmış ve iyice yavaşlanmış olduğumdan yavaş koşan bana yetişmiştir, oysa beni suçlayanlar güçlü ve çabuk olduklarından hızlı koşan kötülük, onlara yetişmiştir. Ve şimdi birbirimizden ayrılıyoruz; ben tarafınızdan ölüm cezasına onlarda gerçekler tarafından kötülüğün ve haksızlığın cezasına mahkûm edilerek. Ben bu cezadan memnunum, onlarda cezalarına boyun eğsinler. Herhalde böyle olması bir alın yazısıymış ve böylesinin iyi olduğuna inanıyorum.
Şimdi siz, ey beni mahkûm etmiş olan sizler! Size kehanette bulunup bunda sonra ne olacağını bildirmek istiyorum: şu anda hayatın öyle bir anında bulunuyorum ki, burada insanlar ölmeden önce kehanet gücüne erişirler. Öyleyse beni ölüme mahkûm etmiş olan sizlere şunu bildirmek isterim ki, ben ölür ölmez, bana verdiğiniz cezadan çok daha sert bir ceza sizi bekliyor. Beni öldürmekle hayatınızın hesabını vermekten kurulacağınızı sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Bana inanın, sandığınızın tam tersi olacaktır. Evet, şimdiye kadar öne çıkmalarına engel olduğum için hiç fark etmediğiniz birçok kimse, karşınıza dikilecek sizi şiddetle suçlayacak ve bunlar daha genç oldukları için sizi daha çok incitecekler, daha inatçı oldukları için sizinle daha çok uğraşacaklar, bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Atinalılar, doğru yaşmadığınız için insanları öldürerek sizi suçlamalarını önleyebileceğinize inanıyorsanız yanlış hüküm veriyorsunuz demektir. Çünkü bu, hâlihazırda mümkün olan bir aklanma biçimi yani onurlu bir aklanma biçimi değildir. En kolay, en asil yol, başkalarını hiçbir şey yapamayacak hale getirmek değil, kendinizi yükselterek aklanmaktır. İşte beni mahkûm eden sizlere önceden bildireceğim kehanet budur ve böylece sizlere veda ediyorum.""
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.