Hikâye bu yaa..! Geçmiş zaman kralların sadece haremleri ve hamamları yoktu. Canları sıkıldı mı onları güldürecek birde SOYTARI'ları vardı. Bu soytarılık mekteplerde okutulmasa bile bir meslek gibi modern dünyamıza kadar ulaştı. Modern dünyamızda her kılığa giren soytarılar, birilerinin avukatlığına soyunmaktan, şakşakçılığına kadar uzandı. Onun içindir ki bu soytarılar, herkes tarafından kullanılan, güvenli olmaktan uzak bir kişilik olarak toplumda yer alır oldular. Artık bırakın sizi güldürmesini, onlara arkanızı dönemez oldunuz. Bu devirde şekil değişimine uğrayan soytarılar, toplumda yer alan ama asla güvenilen olmadılar, olamazlarda. Çünkü onlar emir almaya alışıktır, ne derseniz yapar, yüzüne tükürseniz de yarabbi şükür der..!

Şeref kaybedilirse geriye ne kalır?

                                        Publius Syrus

Yaşım dolayısıyla KUKLA oynatılan dönemde yaşamadım, o devirleri görmedim. Ama merak edişim dolayısıyla nasıl oynatıldığını incelediğimde birde ne göreyim..! Etrafımızda fazlasıyla varmışta, ben farkında değilmişim. Ama devir değişti, eskiden tahtadan yapılan kuklalar, şimdi et ve kemiğe bezenmiş yani kaplanmış. Bildiğimiz insan ama ipleri başkasının elinde. İşte neye bezenirse bezensin, ipleriniz başkasının elindeyse siz bir kuklasınız.

            Sadece fiziksel yapınız et ve kemikten olduğu için insansınız ama kuklasınız vede kuklasınız..! Kuklaları anlamak mümkün değildir. İpleri başkasının elinde olduğundan, ne zaman ne yapacakları belli değildir. Ne yaparsanız yapın, tepki veremez. Çünkü iradesi, ipleri tutanın elindedir.

            Sağınıza, solunuza, önünüze ve arkanıza yani etrafınıza dikkatli bir bakın. Aaa.! diyeceksiniz, şimdi yanımdan geçti diye.

            Her şey gönlünüzce olsun.

            SEVGİLERİMLE