Şu Editöre Nazı Geçen Biri Yok mu?
Ey okur!
Bu memleketin sorunları yazmakla da konuşmakla da bitmez bilirim. Daha ilkyazım da dediydim bu köşede keyifli yazılar yazacağımı. Bazı arkadaşlarım ısrarla "ne yapıyorsun sana ne siyasetten siyasi polemik yazılarından" filan demişlerdi sitem etmişlerdi bana. Ben de haklı bulmuştum onları. Son üç yazımda, başka bir telden gönül yazıları yazıyorum gazetede. Sanırım iyi de oluyor. Kızmasın kimse, bu işe heves eden, siyaset ve bürokrasiyle ilgilenen arkadaşlarıma saygı duyar, hürmet ederim.
Şimdi beni dikkatli dinleyin. Kim nasıl hangi biçimde dinleyecekse öyle dinlesin hiç sorun değil, sözlerime kulak verilmesini tercih ederim.
Sayın Vekillerim, Sayın Hükümetin İl Başkanı, Sayın Valim, Saygı değer eski ( bir zamanlar ben de muallimdim) Milli Eğitim Müdürüm, çalışkan Şube müdürlerim, personel amirleri ne bilim ilgili ilgisiz, siz dâhil herkes beni dinlesin istiyorum. Bir kez olsun bunu istiyorum. Buna her şekilde hakkım olduğunu biliyorum.
"İstifa ediyorum efendim
" diye başlayan ve biten bir kısa cümleyle iki yıl önce, sekiz yıllık memuriyetimden istifa ettiydim sessiz sedasız. Sayın Milli Eğitim Müdürüm "bu adam bir şey mi anlatmaya çalışıyor" diye sordurtmuştu da bir arkadaşıma, o da Yedi Sekiz Hasan Paşa"nın bil cümle istifasını örnek vermişti sordurttuğu sayın kimseye.
Uzatmadan mevzuya girmeyi başaramıyorum yazık ki az sabredin. Ondokuz Mayıs Lisesinde başlayan öğretmenliğim bana özel sebepler nedeniyle Namık Kemal Lisesinde son buldu. Göreve başladığım Ondokuz Mayıs Lisesi"nde ben askere gider gitmez meydanı boş bulan, durumdan vazife çıkaran bil cümle ideolojik adamlar, okulda önce bulunmam nedeniyle en kıdemli felsefe muallimi olmama rağmen, askere gidişimin hemen ardından görevlendirmeyle çözülmesi gereken boşluğu asil atamalarla doldurmuş, döndüğümde benden daha fazla yıl çalışan felsefe muallimi ve muallimesi çok sevdiğim arkadaşlarım nedeniyle norm fazlası duruma düşmüştüm. Dönem ortası ver elini Atakum Endüstri Meslek Lisesi. Elbet bayrağın dikili olduğu her yerde çalışmak fıkrası geldi aklınıza. Akıllı adamın hali başka oluyor. Üstelik mizah anlayınız bazen beni kaygılandırıyor.
Şimdi efendim "sadede gel hoca" diyorsunuz duyuyorum, hissediyorum. Saadete gel demiyorsunuz çünkü Saadet Partisinin esamisi pek okunmuyor bu sıralar. Güzel adam Adnan Öz ağabeyimi selamlar, Recai Kutan ağabeyimi ellerinden öperim. Bu günlerde Recai Kutan gibi güzel adamların siyaset tavrının eksikliğinden şikâyet ederim. Efendim kıvrandığımın işin aslı ne diyeceğimi bilemediğimin lafı eveleyip gevelediğimin farkındayım. Gelmeyin bu kadar üstüme. Diyeceğim o ki ben bu yazıya başka bir mevzudan dolayı başlamış yazıyı yazma sebebim şu sıralar kısmen giderilmiş olduğu için yazı kadük kalmış, yarım kalmıştır. Şu nisan ayı beni geriyor biliyorsunuz. Sayın Editör Recep Yazgan"dan yıllık iznimin bir kısmını kullanmak için izin istedim vermedi. Şu zalım nisan ayı enazından bitene kadar izin istedim yok yine anlatamadım. Gazetemin patronundan izin istemektense tırsıyorum. İyisimi yukarıda adını andığım zevattan ve de ekâbirden izin isteyeyim ya da biri sayın editöre benim adıma reca etsin. Yazıyı burada bir şekilde bitiriyorum. Saygılarımla