Evet...
Türkiye büyük bir değişim içinde...
Kabuk değiştiriyor!
Tanzimat'tan beri...
Hatta Tanzimat'ı hazırlayan;
Kutsal İttifak...
Âyan Hareketi...
Meclis-i Mebusan kuruluş öncesi...
Güya demokrasiye geçiş öncesi...
Biraz daha aşağılara...
Fransız İhtilalinin kabuğu çatırdıyor!
Neydi Fransız İhtilali?
Din milliyetçiliğinin yıkılması;
Yerine ulusalcı milliyetçiliğin hortlaması...
Kilise otoritesinin sarsılması...
Dindışı bir dünya yaşamının hortlaması...
Zaten o devirlerde;
Osmanlı ecdadımız büyük şaşkınlık içindeydi.
Osmanlı uleması;
Tamamen gitmişti.
Beşik uleması çağı kırla gidiyordu.
Nasıl ki şimdi bir şeyhin postuna;
Oğlu... yoksa kızının kocası;
Damatlar oturuyorsa;
Osmanlı'nın o son günleri sayılan;
Üçüncü Selim mi...
Sarı Selim mi...
Yoksa Gâvur Selim mi;
Ne dendiği pek de belirsiz;
Padişahların yaşandığı...
Mekke'ye dayalı milliyetçilik...
Veya dini düşünce yerine;
Siyonizm'in...
Tapınak Şövalyeleri'nin;
Veya şimdiki MHP'lilerin ataları;
Jön Türklerin;
Fecr-i Âtîcilerin;
Irk milliyetçiliğinin
Orta yerde;
Ne idüğü belirsiz biçimde;
Dindar desen belli olmadığı;
Dinsiz desen;
Onu da asla kendilerine yakıştıramadıkları;
Ortayerde bir kimlik sergiledikleri;
Dönemde;
Din uleması da;
Beşik uleması dönemini yaşıyordu.
Yani başına bir sarık...
Sırtına bir cübbe geçiren;
Nasara... Yansuru... Nasren...
Gibi üçbeş Arapça laf ezbercisi;
Biraz da sakallı;
Olan herkesin;
Beşikteki yeni doğmuş yavrusunun da;
Ulema kesildiği bir döneme rastlar;
Fransız İhtilalinin tepemizde;
Yumurta pişirmesi...
Din birliği kalmamıştı!
Kur'ana mana veren yoktu.
Hoca geçinenlerin tamamı;
Bol teneke gibi...
Sadece tın tın gürültü çıkarıyordu.
Boş teneke az bir sesi de arttırır;
Kıyamet kopuyormuş gibi;
Her tarafı ayağa kaldırır;
Ama tokmağı tenekenin;
Sırtından kaldırdığın gibi;
Her taraf süt liman olurdu.
Yüzde sakal hariç;
Kalpler... kafalar bomboştu.
Hoca olanlar da dipnotçu...
Haşiyeci...
Çömez oğlu çömez idiler.
Taamı mehdi aleyhisselam'ı gözlüyordu.
Her taraftan mehdiler hortluyordu.
Eğer ulema birlik olsa.
Tek bir Kur'an-ı Kerim'i;
Sadece bir mana ile tefsir etseydiler...
Birbirlerine yakınlaşsaydılar...
Fransız İhtilali asla Osmanlı'ya geçemezdi.
MHP'nin tabanı olan Jön Türkler;
Ortalığa asla çıkamazlardı.
İşte bugünkü Tunceli isyanları
ta o zaman başlamış;
her seferinde;
yan gelip yatmayı öğrenmiş;
Osmanlı askerinin;
Bozgunuyla iş bitiliyordu.
İşte çok yumuşak...
Ilşımlı bir giriş yapmaya çalıştığım;
Bir ecdat mirasıyla karşı karşıyayız.
Devletimiz çelik eldivenli.
Demir Leydiler gibiydi.
Uluhakan;
2. Abdülhamit Han'ın;
Hamidiye Alayları;
Çok iş yapacaklardı;
Ama o günün Ergenekoncuları;
Neler üretmediler;
Neler!
31 Marta Fac,ası...
Şehit Kubilay olayları...
Güya Batı Anadolu'da Nakşi müritlerinin
Güçlü kuvvetli olduğu;
Abdülhamit dönemindeki;
Müslim Gündüzler;
Ali Kalkancılar;
Fadime Şahinler;
28 Şubatçiların kuklalarıyken;
Tarikat Şeyhi Müslüm Gündüz'ü
Güya Müridi Fadime Şahin'in;
Üzerinden kalktığını;
Donu elinde;
Polislerin yakalamasına uğradığını;
Görmedik mi?
İşte aynı 28 Şubatçılar;
Zavallılaştırılan;
Uluhakan 2. Abdulhamit'in;
Şeyhleri olarak;
Nakşibendî tarikatı lideri Erbilli Şeyh Esat...
oğlu Mehmet Ali tarafından hazırlanmış,
Manisa Askerî Hastanesi imamlığından emekli
Laz İbrahim Hoca tarafından da teşvik...
tahrik edilmiş,
mürteci Derviş Mehmet ve adamlarınca da
hunharca icra edilmiştir.
İşte Yıldırım Ordularınca
Zavallılaştırılan;
Abdülhamit'i uydurma operasyonlarla;
Beylerbeyi sarayına tıkadılar.
Şimdi de Türkiye'ye;
Üçüncü yargı Paketi...
Dördüncü Yargı Paketi ile;
Türkiye'yi mülayimleştirdiler.
Sadece Kürtlere değil;
Ergenekon... Balyoz sanıklarına da;
Türkiye Cumhuriyeti'nin;
Sert yumruklarını;
Kadifeden... pamuktan eldivene çevirdiler.
Anayasa'daki vatandaşlığı da;
Yumuşattılar.
İnşallah Abdullah Öcalan;
Canavarı da;
Maltepe camilerinde namaz kılan vatandaş
Haline döndürürlerse şaşmayın.