TÜRKLER'İN ÜST YÖNETİMLERDEN DIŞLANMASI
Bunu neden söylüyorum, bugün böyle birşey yapmak isteyenler var. İktidar da bunu isteyenlere destek veriyor. Kim ki ağzına Türk sözcüğünü alsa şövenist oluyor yada faşistlikle suçlanmaya başlanıyor. Suçlananlara bakıyoruz, Vatan'ın kurucu değerleri Yurtsever aydınlar ve emperyalizme karşı mücadelede canını vermiş kişiler. Bu vatanı kurtarmış bağımsızlığımızı teminata bağlamak için de; bugünlerde 90.yılını kutladığımız Lozan'ı bizlere bırakmış Vatanseverleri ve Atatatürk'ü minnetle anıyoruz.
Türklere yapılan saldırılar demokrasi ve özgürlük adına(!) yapılırken, padişahlar ve Osmanlı övülüyor. Tarihin geriliğindeki teokraside padişahlıkta demokrasi aranıyor.
Çok partili hayata geçişimizi sağlayan, bugün iktidara gelmelerinin yollarını açan İstiklal kahramanlarına da dil uzatmaktan geri kalmıyorlar. Cumhuriyet'i her fırsatta yerden yere vuruyorlar. Geçmişte Türk'ler ötekilenmiş, Osmanlı'nın zamanında Türk'lere uyguladığı yanlış politikaları, bugün Erdoğan benzerini sergilemektedir. Biz ileriye, barışa, baksak da, Akp iktidarı istikbali geride aramaktan vazgeçmiyor. Neler olmuş gerilerde diye bakarsak:
Türkleri yönetimlerden uzak tutan Osmanlı buna 15.yy. ortalarından başlamış. O zamana kadar devlet yönetiminde Türk'ler son derece etkindiler. Padişah sülalesi dışında (hanedan) aileler vardı. Bunlar Osmanlı'nın kurucu Türk aileleriydi ve içlerinden yetenekli devlet adamları yetişirdi. Onlardan biri de Çandarlı ailesiydi Fatih Sultan Mehmet çocukluk çağında, taht'a geçtiğinde onun yetişmesinde önemli payı olan Çandarlı Halil Paşa sadrazamdı,fakat Fatih, daha genç yaşında çok kişilikli ve kendine güvenen farklı biriydi. Çandarlı'nın gölgesinde kalmayı içine sindiremiyordu. Tam Kosova seferine katılacakken, çocuk görülüp tahttan indirilmesini de hazmedemediği söylenir. Çandarlı Halil'den kurtulmak istemiştir. Nitekim, Fatih Sultan Mehmet, İstanbul fethini büyük bir zaferle sonuçlandırmış. Fethin kendisine sağladığı büyük manevi güçle, Çandarlı Halil Paşa'yı Sadrazamlıktan indirip boynunu vurdurmuştur. Yerine Hristiyan Avrupa kökenli bir padişah"kul"unu devşirme olan Zağnos Paşa'yı Sadrazam yapmıştır.
Türk Çandarlı Halil Paşa'nın katlinden sonra iki yüz yılı aşkın bir süre doğuştan Türk olan hiç kimse Osmanlı İmparatorluğu'nda Sadrazam olmamıştır. Sadrazamların tümü, vezirlerin komutanların büyük çoğunluğu devşirmelerden, yani enderunda yetiştirilmiş Hristiyan kökenli savaşlarda ölen Avrupalı'ların çocuklarından olmuştur. Bunlar tarihsel gerçekler, olup bitenleri kendi döneminde ve o koşullarda değerlendirmek gerekir. İddialı Padişahlar otoritelerini kimseyle paylaşmak istemezlerdi. Kendi çocukları, kardeşleriyle bile iktidarı sınırlama ihtimaline de, tahammülleri yoktu. Fatih bu yüzden kardeşlerini katletme hakkı tanıyan yasa bile çıkarmıştı. Bunlar devletin bekası için yapılıyordu.Kanuni Süleyman'da son derece yetenekli olan oğlu şehzade Mustafa'yı bile boğdururken kafes gerisinden seyretmiş. Padişahlar sınırsız iktidar hırsıyla, Türklerin bazı özelliklerinin var olduğunu bildikleri için onları Çandarlı Paşa'dan sonra Sadrazamlık ve üst yönetimlere getirmedikleri söyleniyor. Yeni Osmanlı rüyalarına yatan Erdoğan Türk kimliğini iki de bir şövenlikle suçlarken acaba böyle bir sürece mi özeniyor; söylediğiyle yaptıkları bize tarih gerisini hatırlatıyor.Halbuki biz geriye ne bakmak, ne geriyi yaşamak istiyoruz. Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.