Yaşar Yeşilyurt

Yaşar Yeşilyurt

Ulus- Devletten Küreselleşmeye

        Yaşadığımız yüzyıl artık, bölgesel ulus-devlet sömürgeciliğinden, küresel şirket devlet sömürgeciliğine geçtiğimiz bir yüzyıl oldu. Günümüzün deniz aşırı şirketleri, akıl almaz derecede güçlendiler ve büyüdüler. Bu şirketlerin yıllık cirosu birçok ulus devletin GSMH"nın üstündedir. Küresel şirketler dünya politikalarında ulus-devletlerden daha etkin politika üretir hale gelmişlerdir. Çıkarları için neler yapabileceklerini bugün hepimiz bilir hale geldik. Bütün bunlar küresel kapitalizm çağına girdiğimizi gösteren önemli işaretledir.

           Küresel kapitalizm, bir yandan kendi aydınlarını üreterek modern dünyanın bunalımlarını aşmada onlar eliyle hem çareler aramakta aynı zamanda da aynı aydınlar eliyle bunalımlar üreterek karşılıklı bir bağımlılık ilişkisi yürütmektedir. Modernleşme ile batılılaşma aynı anlamda kullanılarak batının sahip olduğu kültür, evrensel kültür kabul edilerek demokrasi, insan hakları gibi kavramlar ön plana çıkarılarak, küreselleşen siyaset eliyle batılı ülkeler, az gelişmiş ülkelerin iç işlerine müdahale şansı elde etmişler, kapitalizmin büyük düşmanı sayılan geleneksel yapıların güçlenmesi önlenmiştir.

            Küreselleşme bizim bir yandan dünyayı ve dünyanın gerçeklerini bir şekilde daha yakından tanımamıza olanak sağladı, öte yandan ülkede yaşanan toplumu hallaç pamuğu gibi bir oraya bir buraya doğru savuran ve toplumun tahammül gücünü aşan ölümcül ve kültürel şokların bir anda ayırtına varmamıza yardımcı oldu. Kürselleşmenin mahallî, özgün kültürleri aşındıran bir görünüme sahip olduğu doğru. Ancak küreselleşmenin son kertede mahallî kültürlerin mahalli kimliklerin ve geleneklerin farkına varılmasına, yabancı kültürlerin yoğun saldırıları karşısında ürküntüye kapılmaksızın bir taraftan yabancı kültürlerin tanımasına öte taraftan yaşanan sorunlara yeniden yerel düzlemde çözümler bulunmasına olanak sağladığı da ayrı bir gerçektir. Evet, bugün gelinen noktada ulus-devlet formunun küresel ölçekte başka biçimlere evrilmesini tarihsel süreçte bir aşama olarak görmek gerekir. Ama bu aşamanın sancılarla dolu olduğu da bir gerçektir. Eskiden imparatorluk elden gidiyor diyenlerin şimdi aynı şekilde ulus devlet elden gidiyor egemenliğimiz elden gidiyor diye kıvranmaları aynı anlayışın bir sonucudur.
              Ulusalcıların, ulusal egemenlik elden gidiyor diye söylenmelerinin gerçekten egemenliği ulusa vermek gibi bir derdinin olmadığını elden gidenin kendi egemenlikleri olduğunu söylemek sanırım pek yanlış olmaz. Aslında sözün hâsılası ne 19. yüzyılın ulus-devlet modeline takılıp kalmak nede küreselleşmenin yok edici sömürgeleştirici gücüne boyun eğmeden küresel gelişmelere açık, kendi ayakları üzerinde duran bir toplum ve devlet inşa etmenin yollarını bulmamız gerektiğidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşar Yeşilyurt Arşivi
SON YAZILAR