Umre izlenimlerim:II
Elbette sabretmeliyiz.
Ancak sabır; Bi hakkın olan bir şeyi istemeyi engellememeli.
Mekke'den Medine'ye geldiğimizde 4 yıldızlı Grand Marmara adlı bir otele yerleştirildiğimizin 3. güne rağmen otel restoranında soğuk suyla ve taze ekmekle bir türlü karşılaşamadık.
Daha ilk gün yemek sırasındayken restoran şefi olduğunu öğrendiğimiz meyve dağıtımında görevli olan beyefendiye; soğuk su yok mu? Sorumuza gözlerimize bakarak; belediye soğuk suyu yasakladı alaycı mimik hareket ve sözlerine muhatap oluyoruz.
Konuyu görevli grup hocalarına ve kafile başkanımıza ilettiğimizde ilgisiz kalarak Otele kapanıp suya sabuna dokunmayan ne şiş yansın ne kebap deyip yan gelip yan yatan hocalardan hacı sabır telkininden başka tavır göremiyoruz.
Umre ziyaretçisini koyun yerine koyan bu zihniyet karşısında Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır H.Ş den yola çıkarak, sırasıyla Otel işletme ve restoran sorumlusuna ulaşmama rağmen kayda değer bir şey elde edemiyoruz.
Araştırmalarım üzerine Diyanet umre organizasyon sorumlularından denetleme görevlisine ait cep numarasını bularak aradım.
Telefona çıkan ve adının Hamza OKUR olduğunu söyleyen beyefendiye konuyu aktarmak istediğimde, bana telefonu kapattırıp kendi arayarak kararlaştırdığımız gibi ikindi namazının ardından otel resepsiyonunda buluştuk.
Müfettiş olduğunu öğrendiğim bu genç insanın tavır davranış ve nezaketi karşısında kendisiyle tanışmaktan onur ve gurur duydum. Şikâyetçi olduğumuz konuları tek, tek not alan ve gerekli kontrolleri yapan Hamza Bey, otelden ayrıldıktan yarım saat sonra bardak kâse suyla doldurulan buzdolabı, restoranda yerini alarak soğuk suya kavuşturulduk.
Ancak taze ekmeği ise son iki günde görebildik.
Otel yemek ihalesini alan BURHAN FAKTORİNG adlı firmanın Genel Müdürü Burhan ÖZAŞAN'ın imzaladığı 12 maddelik bildirisiyle bağdaşmayan hizmet akdine;
Zeytinin çürüğü, yumurtanın en küçüğü,20 gramı aşması mümkün olmayan beyaz peynirle, Tavuk mu? Yoksa martı mı? anlamakta zorlandığımız bir etle
Diyanet'in haberi olmadığı hallerde umrecinin hak ve hukukunun çiğnendiği, sabah kahvaltı ve akşam yemek menüsünün çeşitliliğine rağmen verdiği hizmetin kalitesizliği sebebiyle benim gibi düşünen ancak sessiz şikâyetçi olan umrecilerimiz hakkına tecavüz edildiği kanısındayım.
Ancak hiç kimse ben ve benim gibi düşünen insanlara, tek derdiniz yemek mi deme lüksleri olmadığını, Mekke'de kaldığımız İstanbul Palas otelinin iki yıldız olmasına rağmen çoğunluğun memnun kaldığı otel ve restoran hizmetini örnek göstermek isterim.
Tanıştığım ve sohbet etme imkânı bulduğum kimi Şirket ve Diyanet Umrecileri ile yapmış olduğum değerlendirmeler neticesinde, grup hocalarından memnun olanlar kadar, şikâyetçi olup ilgisiz ve lakayt davrandıklarını dile getirenler de var.
Anadolu'da bir çoban köpeğiyle birlikte 200 koyunu rahatlıkla güderken, 185 insanı koyundan öte görerek 5 imam görevlendirilmesini yadırgadığımı da özellikle belirtmek isterim.
Hac ve umre ziyaretlerinde bir imam yedi sekiz kez görev alırken, neredeyse emeklisi gelmiş aynı seviyede bir başka imam veya müezzinin bir kez bile umre veya hac kafilesinde görev alamaması, teşkilattan yayılan torpil iltimas ve adam kayırma olayını da doğrular mahiyette
Tabi hal böyle olunca hocalarımızın burnundan kıl almak ne mümkün.
Birde bayanlar için irşad masası oluşturulmuş!
Bayanları irşada çağırmak için umre ziyareti mi gerekiyor? ...
Elbette bayanların çoğunlukta olduğu bir kafilede, bir değil iki bayan görevli bile yetmez.
Ancak otel mescidinden dışarı çıkmayan Umreciyi Kâbe'de, mescidi Nebevide temsil edip yol gösteremeyen bayan hocalar, neyin çağrısında bulunuyorlar? Yazımız devam edecek.
Yalandan ve haramdan arınan gerçek mümin kul olmamız dileğiyle
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.