Yazsam bir türlü yazmasam bir türlü. Konulara girmeden önce bir anekdotu size aktarayım.1990 yılların ortasındayız. İzmir Ege üniversitesi hastahanesinde Guatr biyopsisi için gereken işlemleri yapmış, hastaneden tam ayrılırken, Adana Yapı Enstitüsünden çok sevdiğimiz  değer verdiğimiz nüktedan hemşehrim Mustafa beyle yıllar sonra karşılaştık. Hal hatır sormalarından sonra beni sordu anlattım, ben de

-senin neyin var kardeşim? dediğimde,

-vallahi kardeş acı yediğimde boğazım şişiyor..dedi.ben de; şöyle devam ettim;

-o zaman kolay, sen de acı yeme. Dedim. Unutamadığım cümlesi şu oldu;

-Vallahi kardeş biz Urfa’lıyız, öyle kolay mı?, acı yemesem de yüreğim şişiyor..:))))

         İşte bunun gibi ben de bazı konulara değinmesem yüreğim şişiyor. Küçük pasajlarla geçelim.

-Batı parkın batısında düşünülen golf sahasında inşaat çalışmaları yapılmakta,  her yağışta tüm hafriyat toprağı batıdan doğuya doğru deniz kıyısından geçen bir çamurdan nehirin kirli görüntüsü ile karşı karşıyayız. Gerçekten kötü görüntü, Samsun’a ve burada yaşayanlara yazık oluyor. Yazıyoruz ama maşallah yetkili ve sorumlular bunu önleyemediklerinin yanıtını, bizim aracılığımızla halka vermeğe gerek görmediler.

-Yine batı parkın Yelken kulübü bitişiğinde, üç dört aydır üç ayrı betonarme blok karkas inşaatı yapımı devam etmekte. Bu inşaatlar 2017 engelliler olimpiyatı için yapılıyormuş! Yıllar önce bu deniz doldurulup düzenlenip, park olarak düşünülmesine rağmen, bu döneminde sahil bandından halkın denizi görmesi engellenmiştir. Acaba maviye ve yeşile bir  alerjik  durum mu var anlayamadım? kaldı ki bu olimpiyat hevesi bittiğinde bu milyonlarca para dökülerek inşa edilen  yapılar atıl kalmayacak mı?.Samsun da bina yapılacak arazimi kalmadı da gidip o güzelim sahili kapatıyorsunuz. Sahil bandına denizin kenarına inşaat yapmak iyi ise Büyük Samsun oteli neden yıkıldı?

-Doğu parkta bir nikâh ya da düğün merasimine arabası ile  giden yandı. Girişte yer bulup park etmek bir azap, çıkış daha büyük azap. Park ettiğin aracın önü arkası diğer park eden araçlarla dolu. Tam bir stres..

-yine bazı bulvarlarda,caddelerde, hız sınırını, egzozunu patlatırcasına aşan ve de uçan araç ve motorları bir gören olmuyor mu? Her an ölümle sonuçlanacak kazalar ben geliyorum diyor. Güzelde, bu trafik magandalarının dışında masum sürücü ve yayaların günahı ne?

-Samsun’un merkezinden merkez Atakum ilçesi istikametine yine srenleri çala çala itfaiye araçları yangına koşuşturmakta. Güzel de bu trafikte bu araçlar ta Atakum ya da Atakente gidinceye kadar yanan nesne bekler mi ki? Şehir içi mahalle araları da öyle. Bir yangın durumunda daracık sokaklara park edilmiş araçlardan yangın yerine nasıl ulaşılacak bilemiyorum. İtfaiye personeline kolaylıklar diliyorum.

Birazda diğer konulardan, sunucu ve kişilerin yanlış ifadelerinden bahsederek, yazımızı bitirelim.

-Koca koca televizyon spikerleri, futbol ligi sonlarında, şu takım küme düştü bu takım küme düştü diye bas bas bağırıyorlardı. Nasıl bir nesil yetişiyor? Kümeye  düştü demeyi öğretmemişler herhalde. Küm diye bir kelime ve anlam yok ki.

-Bir radyo kanalında, meteoroloji uzmanı hava durumunu veriyor..şu ilin  doğulusu yağmurlu bu ilin batılısı kapalı..buyur! ne zamandan beri doğu istikametine yani, doğuya doğulusu, batıya batılısı demek icat edildi?

-Herkes bu konuya kitlendi. Diyor sayın sunucu. Ya arkadaş kit ne demek? Kilit desen günah mı olur, abdestin mi bozulur?

Daha çok önemli konular var ama biz yazıp biz okuyoruz sanki! Bir iki konuda daha önce yazdığım yazıya, şimdi Diyarbakır’da görev yapan sayın Hüseyin Aksoy Valimiz, konuyu inceletip, ilgili kurumlardan cevabi yazıyı alır bizlere göndererek açıklamalarda bulunurdu. İşte bu değerli Valimizi saygıyla anıyoruz. Bilmem anlatabildim mi?..

Hayrlı ramazanlar dilerim…