Yağmurlar ve sisler arasında ...
Sesim çağıldayacak dağlarda şelale yerine
Günler yaşanacak gecenin dingin ve şefkatli kucağında
Çöplüğe dönen bu belleği ben istemedim. (A. Göçer)
Merhaba! On günlük bir tatilin ardından tekrar merhaba. Normalde tatil yazısı yazmayı sevmem ama en azından insanlar da bilsin diye, anlasın diye yazıyorum. Yoksa tatil yazılmak için değil yaşamak, hissetmek, dinlenmek için yapılır. Bende hemen ayağımın tozuyla değil de yağmuruyla ve sisiyle desem daha yerinde olur, bir tatil yazısı yazıyorum. On gün siyasetten, karmaşadan, keşmekeşten, kirlilikten, gürültüden uzak sisli ve yağmurlu bir on gün.
Güneşli ve boğucu bir havada terk etmiştim samsunu. Mahura"ya vardığımızda bizi sisli ve yağmurlu bir hava karşıladı. Hani bilmediğim bir şey değildi, Mahura"nın sisli ve yağmurlu havasını, ancak on gün boyunca kuzine sobanın başında güneşli bir hava bekledik ama nafile. Güneş bize o gül yüzünü göstermedi. Gerçi güneşi istediğimizden değil sadece etrafı, yani o muhteşem çam ormanlarını, o çok yüksek ve ulu dağları, yaylarını ve dağın zirvelerinden çağıldayarak akan dereleri ve bin bir çeşit bitki türlerini, dağ çaylarını, hamdukaları ve o yörede çokça bulunan likapaları, ancak güneşli bir havada görmenize fırsat veriyor. Yoksa sisli ve yağmurlu bir havada etrafınızı bile göremezsiniz.
Tatili sadece kum ve deniz olarak algılamayanlar için Karadeniz"in o muhteşem doğası, sessizliği, dinginliği, huzuru arayanlar için elbette bulunmayacak bir yer gerçekten. Allah sanki doğanın bütün yeşilini oraya hasretmiş gibi yüzünüzü nereye çevirseniz doğanın bütün güzelliklerini görebileceğiniz dağlarıyla, akarsularıyla, ağaçlarıyla, çiçekleriyle, yağmuru ve sisi ile huzur verici bir yer. Karadeniz"de ve özellikle İyidere"den İkizdere"ye ve oradan Mahura"ya çıkarken her zaman doğanın şaşırtıcı güzellikleriyle ve sürprizleriyle karşılaşabilirsiniz. Benim için orası dinlenmek, yenilenmek, için bulunmaz bir nimet. Hemen hemen her yaz kaçtığım sığınağım. Çünkü burada doğayla, yüksek dağlarla, sessizlikle baş başasınız. Tanrıya en yakın olduğunuz düşünürsünüz birden. Tanrı yücedir ve onun her yerde olduğunu bildiğiniz halde yinede onu yücelerde ararız. İşte Mahura"da onunla baş başa kalacağınız yerlerden tabi değerlendirebilirseniz. Ararsanız. Hani Mevlana demiş ya aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır. Aramak bir çeşit yolculuktur. Her yolculukta bir çeşit arayıştır. O nedenle burada yalnızlığınızı, acizliğinizi, özgürlüğünüzü daha yakından hissedersiniz.
Schopenhauer"" yalnızlığı sevmeyen özgürlüğü de sevmez"" der. Eğer gerçekten yalnız olmak istiyor ve özgür olmak istiyorsanız, doğu karedeniz muhteşem bir yer. Doğu Karadeniz muhteşem dağları yaylaları, size o yalnızlığın ve özgürlüğün tadını rahatlıkla verecek müstesna yerleri, size her zaman kucak açacaktır. Her ne kadar on gün boyunca güneşi göremesek de sisi ve yağmuru, sanki güzellikleri gizliyormuşçasına her tarafı sarması bile benim için tarifi zor bir güzellik. Zaten hep şöyle düşünmüşümdür. Sisin, dumanın, yağmurun çok çabuk etrafı sarması sanki size yeter bu kadar baktığınız birazda yarına geleceğe bırak dercesine bütün güzellikleri saklaması nazlı bir gelin gibi azar azar size güzelliklerini göstermesi, hem oranın daha fazla yıpranmasını hem de sessizliğini bozmadan devamını, akışını sağlıyor. Son bir hatırlatma özelikle oralarda düzenlenen yayla şenliklerinde amaç oraların tanıtımını yapmak Karadeniz"in güzelliklerini göstermek ise lütfen geride ne bıraktıklarına iyi baksınlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.