Nihat Kahvecioğlu

Nihat Kahvecioğlu

Yalan..!

                                           Hava soğuk.Evde sıcakta otururken,salonun perdesini çektim ve camdan karın yağışını seyretmeye başladım.Ne hikmetse aklıma askerlik anılarım geldi.Kocaeli Gölcük’te,akaryakıt tankerinde,elektrikçi olarak bahriye askeriydim.Tanker olduğumuz için tehlike oluşturur diyede,Muhrip’lerin-savaş gemisi-arasına bağlanmamız yasaktı ve bu yüzdende sürekli alargada-açıkta-şamandıraya bağlı dururduk.Geminin lombozundan-yuvarlak camından- karın yağışını seyrederdim ve çokta hoşuma giderdi.Ayrıca bunu yapmakta beni dinlendirirdi.

         İnsanların yaşamlarında,yaşam tarzlarında,olmazsa olmaz dediği bir takım değerler vardır.Benim yaşamımdaki olmazsa olmazlarımdan biriside,nedeni ne olursa olsun,yalan söylememektir.Şahsıma,etrafımdakilere ve bilhassada yanıma getirilip yetiştirmem istenen çıraklara ilk söylediğim,ne olursa olsun‘’YALAN SÖYLEMEYİN’’di.Ve bu konuya,çok ama çokta özen gösterdim.

         İlk okulu bitirdikten sonra yetiştirilmek üzere,yani meslek sahibi olması için yanıma verilen yaklaşık yüzün üstünde çocuğu;Bilgi,davranış ve meslek sahibi olma konusunda yetiştirdim.Çocukluk sonrası yanımda eğitim almaya başlayanları;Delikanlı durumuna getirip askere gönderdim ve bu topluma her yönüyle yetişmiş eleman olarak kazandırdım.Hepsine ilk öğrettiğimde ve ilk öğrendikleride;Ne olursa olsun’’YALAN SÖYLEMEMEK’’olmuştur.

          Askerdeyken,yalan söyleyerek kurtulabileceğim birkaç olayda,yalan söylemediğimden;Birinde evci vardiyam iki ay kesildi,bu süre boyunca gemiden dışarı adım atamadım.Başka birinde ise yirmi bir gün disiplin cezası aldım.Bu nedenledir ki onca yetiştirdiğim çocuklardan sadece birine iki tokat attım.Tokat atmamın nedeni de,olayı görüp bildiğim halde,ne olursa olsun yalan söylemeyeceksiniz dememe rağmen,sorduğumda yalan söylemesiydi.Oysa yetişme aşamasında;Kırdılar,döktüler ve kaybettiler ama başındaki ustalarım tarafından da olsa,asla ve asla tek fiske yemelerine ve kötü bir söz duymalarına müsaade etmedim.Etmemde..!

          Şimdi,bu soğuk kış gününde;Konuya binaen,yüzünüzde sıcak bir gülümsemeye neden olacak bir fıkra ile yazımı bitireyim.

          YALANCI VE UYDURUKÇU;

           Köyün birinde,yalancımı yalancı biri varmış ama yalanlarının daha inandırıcı olması içinde,yanında bir uydurukçu ile gezermiş.Yalancı anlatıyor,uydurukçuda uyduruyormuş.Artık anlattığı yalanlara herkes inanır olunca,yalancı bir gün uydurukçuyu yanına çağırıyor ve ona;---Artık sana ihtiyacım yok.Herkes bana inanıyor.Sen yoluna ben yoluma diyerek,kestirip atıyor.Gün olur devran döner misali,günlerden bir gün yine köy odasında otururken,yalancı söze giriyor ve başlıyor anlatmaya;---Arkadaşlar,geçen gün ava gittim.Baktım ormanda kocaman bir geyik,dolaşıp ot yiyor.Hemen takibe aldım.Fırsatını bulur bulmazda,nişan alıp patlattım.Geyik devrildi.Hemen yanına gittim.Görünce,ne atış yapmışım diyede şaşırdım.Ne vurmuşum,kurşun ayağından girip başından çıkmış.Tabii köy odasında fısıldamalar başlamış ve her ağızdan bir ses;Olmaz öyle şey,ayak nerde baş nerede diye.Yalancı,yalanının inandırıcı olmadığını anlayınca,birkaç sandalye ötede oturan uydurukçuya,ne olur bunuda uydur der gibi yalvaran gözlerle bakıyormuş.Bu durum karşısında,uydurukçu yalancıya acır ve yardım etmek isteyerek ayağa kalkar;---Arkadaşlar,ne oluyor?Neden böyle bir şey olmaz diyorsunuz.Anlamadınız herhalde.Geyik tam o anda başını kaşıyordu.Onun için ayağından giren kurşun başından çıktı.Köy odasında olupta dinleyenler,hep bir ağızdan;O zaman tamam,diyorlar.

          İşte böyle sevgili okuyucular,yalan söyleyip birde uydurukçu aramayalım..!

          Her şey gönlünüzce olsun.

          SEVGİLERİMLE.                         

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nihat Kahvecioğlu Arşivi
SON YAZILAR