YILBAŞININ GÖTÜRDÜKLERİ !
Her yılın bitmesine bir iki ay kala insanların umut dünyasını harekete geçirmek için akla hayale gelmeyecek manipülasyonlar düzenlenir. Başta hükümetler olmak üzere, çeşitli özel sektör kuruluşları, kazançlarını nasıl artıracaklarının hesabını yapmaya girişirler.Reklamlar, vaatler, ilanlar son haddine ulaştırılır. İnsan psikolojisi, cazip, özendirici kazanç umutlarıyla ve bütün çağdaş görsel ve işitsel mekanizmalarla harekete geçirilir. Yeni yıla, zengin, neşeli ve mutlu girmenin, yeni yıldaki artıları pohpohlanır. Tüketm ve israf ekonomisi canlandırılır. Devlet, adı milli(!) piyango (kumar) idaresi olan kurumunu korkunç ilanlarla devreye sokar; halkın umut ve beklentileri doruğa çıkarılır, en etkili ve kandırmaca metotları bulunur; nasıl daha fazla bilet satarak halkın sırtından para kazanırımın hesapları yapılır. Gerçi bir devlet kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığı da aynı metotla, piyango ile hacca adam gönderiyor ya... Devlet bu lotaryayı her ay yapar, ama asıl parsayı yıbaşında toplar. Başka kumarları da vardır: Sayısal loto, süper loto, şans topu, on numara, kazı-kazan v.b. Bir gün bu yollarla zengin olmayı hayal ederek yaşayan, iş bulup çalışmaya gerek görmeyen, ailesine ve topluma problem olan on binlerce insan bu yola teşvik edilmiş olur. Geçen yıl Piyango satış biletlerinin yüzde 68 i yılbaşı özel çekilişinden elde edilmiş ve elde edilen 489,5 milyon TL nin sadece 287,7 milyon lirası ikramiye olarak dağıtılmıştır. Bu sadece Milli Piyango'nun gelir-gideridir, diğerleri hariçtir. Devlet her şeyini özelleştirirken bu kıyak geliri neden özelleştirmediği anlaşılıyor. Yılbaşı eğlence çılgınnlığına kapılan başta gençler ve diğer bazı aileler bu geceyi en şatafatlı mekanlarda, bar, gazino, pavyon, lüks oteller, cafe gibi yerlerde geçirmek için aylar öncesinden rezervasyon yarışına girmekte, birçok kişi, bankamatik önlerinde kredi çekme kuyrukları oluşturmaktadır. Bu mekanlarda, ilerleyen saatlerde sarhoş olan genç guruplar acaba işi nereye vardırırlar tahmin etmek hiç zor değil. Hoş zaten zina, fuhuş da serbest değil mi? Hiç bir yere gidemeyenler ise, evlerimizin içine kadar taşınan aynı mekanlarda bu rezaletleri çoluk-çocuk seyrederek bu kervana katılmışlardır. Acaba yılbaşı tatili, bu akşamcıların, sabaha kadar eğlenip sızanların ertesi gün dinlenebilmeleri için konmuş olmasın? Bu kültür bize batıdan bulaşmış, bir sosyal ahlak erozyonudur.Bir peygamberin doğum günü kabul edilen günlerde böyle kutlamaları uygun görebiliyorlar. Peki bize ne oluyor? Yoksa onlara katkıda mı bulunmak istiyoruz? Kaldı ki o peygamber bizim de inandığımız hak peygamberlerdendir. Bu manevi kayıpların yanında, ayrıca yılbaşı tatili ülkemizin ekonomik hayatına ,eğitim-öğretim hayatına, hizmet sektörüne, sağlık, hukuk vb. Gibi hizmetlere .kayıp yönünden acaba neye mal olmuştur? Devlet piyangodan parasını kazanmış, harçlara, vergilere zammını yapmış, yeni yıldaki gelirlerini artırmış; özel sektör de tatlı karlarını elde etmiştir.Sel gitmiş, ama geride kumunu bırakmıştır. Bir defa daha çocuklarımızı, genç nesillerimizi bu hıristiyan kültürünün girdabına terkettik. Allah'a şükür ki, bu tür bir hayatı benimsemeyen çok sayıda gençlerimiz de var. Ama diğer gençler de bizim. Onlara kim sahip çıkacak? İşte bu iş devlete , hükümetlere düşüyor. Sadece maddi kalkınma işi çözmüyor. İskandinav ülkelerinde fert başına düşen milli gelir 50-60 bin dolardır, ama dünyada intihar oranı en yüksek olan ülkeler de onlardır. Hükümet sadece ülkenin alt yapısına önem vermemeli, toplumun üst yapısına da yönelmelidir. Toplumsal ahlaksızlıklarla( hırsızlık, soygun, cinayet, uyuşturucu, terör, fuhuş vb.) da ciddi bir şekilde mücadele içine girmeli; yaptırım gücü olan, caydırıcı yasalar çıkarmalıdır. Vatandaşın ruh ve beden sağlığını, aileyi ve ahlaki hayatı korumak, güveni sağlamak devletin asli görevidir. Medya (yazılı, görsel) yolu ile, eğitim kurumları ile, konferans, panel, seminer, ilan, reklam, kısacası kitle iletişim araçlarıyla bir halk eğitimi seferberliği başlatmalı, şu dizi rezaletine de bir şekilde müdahale etmeli, asırlar boyu bizi biz yapan değerleri korumalı ve nesillerimizin hayatına sokmalı, fiziğin yanında kimyamızı da güçlendirmenin tedbirlerini almalıdır. Saygılarımla.
Hasan ÖZDUMAN
Em.Öğr.Görevlisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.