YİNE BİR “KUTLU DOĞUM” HAFTASI
YİNE BİR “KUTLU DOĞUM” HAFTASI
Konu ne?
Birlikte yaşamak ahlakı…
Ve Heyecanı…
Sahnelerde kim var?
Müftüler… Onların adamları…
Her yıl öyle oluyor.
Birlikte yaşamaya susamış halk;
Her Cum’a günü;
Cum’a namazı sonrası;
Cebindekileri;
Cami kapılarındaki sergilere;
Döküyor.
“Müftülüğümüzün düzenleyeceği;
Etkinlikler için;
Falan Kur’an Kursu inşaatı için;
Para verin”
Diyor…
Vatandaş da veriyor.
Müftü Efendiler de;
Yılda sadece birkaç gün ve gece;
Kapıları açılan muhteşem…
Konferans salonlarında;
Halkın o paraları çarçur edilir;
Müftü Efendi salonda konuşur.
Kur’andan aşr-ı şerifler okunur;
Birkaç ilahi…
korodan seslendirilir.
Ama gel gör ki;
Müdtülük ile;
Diyanet camiası ile;
Müslüman halk arasında;
Hiçbir elektriklenme olmaz.
Söylenen sözler salon duvarlarına;
Yankı yapar;
Gönüllere asla inmez.
Bana göre nedenini açıklayacağım;
Sabırlı olun.
Kendi propagandamı yapacağım.
İşte Cumhurbaşkanımız söyledi.
İyi bir Diyanet İşleri Başkanı
Göreve getirilmiş;
Her yıl “Kutlu Doğum Haftası”nda;
Güzel mesajlar sloganlaşmış.
Birkaç yıldır anlamlı bir cümle;
Halkın gönlüne indirilmek amaçlanmış;
Ama bir binek aracı düşünün;
Dededen kalma…
Külüstür…
Bakımı yapılmamış…
Yıllık muayenesi yaptırılmamış;
Debriyaj bitik…
Baskı balata bitik…
Motor bölgesinden;
abart eksöz takılmış gibi horultu geliyor.
Şanzıman beyni bakım görmemiş
İşte müftülüklerimizin hali…
Pür melali!
Cumhurbaşkanımız iyi şeyler düşünüyor.
Çanakkale Zaferi canlanmış;
Milli Eğitim okulları öğrencilerine;
Her gün Çanakkale ruhu yaşatılıyor.
Kadeş rezaleti artık yaşanmıyor.
Bütün bunlar İmam-Hatip ruhunu;
Gönlüne sindirmiş olan;
Cumhurbaşkanımızın kişisel çabası…
Ama halkı yönlendirenler hazır değil.
Cumhurbaşkanımız Diyanetçilere;
Ne anlamlı dersler verdi:
“IŞİD gibi örgütler…
Müslümanları daha büyük sıkıntılara;
Bölünmelere getiriyor.
İslam'a tam aksine yanlış,
olumsuz bakışlar getiriyor.
İstikametimizi kaybetmezsek;
ümmetin kurtuluşu yakındır”.
“Bizim Sünnilik gibi diye
bir dinimiz yok!
bizim Şia diye bir dinimiz yok!
bizim tek dinimiz İslam'dır.
bunu böyle bilmemiz lazım.
Ne yazık ki mezhebini;
din edinmiş olanlarla başımız dertte,
sıkıntı burada.
Cumhurbaşkanı Arif Nihat Asya'yı;
Seccaden Kumlardı naatını seslendirdi.
Bakınız ne güzel anlattı bizi;
“Mescit mümin, minber mümin…
Taşardı kubbelerden tekbir,
Dolardı kubbelere “amin”..”
“Kandillerin yanardı..
Kapına gelenler Ya Muhammed,
Mümin döndüler kapından…”
“Besmele, ekmeğimizin bereketiydi,
İki dünyada aziz ümmet;
Muhammed ümmetiydi”...
“Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi…
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?”…
“Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,
Çağlar ne çağlardı:”
“Mekke’de bunalırsan
Medine’ye göçerdin.
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim, yâ Muhammed?”…
“Ebu Leheb öldü” diyorlar.
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed
Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor!”…
İşte Satın Cumhurbaşkanımız;
Diyanetin düzenlediği;
“Kutlu Doğum” gecesinde;
Hissiyatını böyle dillendirdi.
Ben de acizane derim ki;
Sünni… Şi’î yok! İslam var!
Gerçeğe dönüşmesi;
Ancak benim kaleme aldığım;
Kitaplarım okunsun.
Mezhep görüşleriyle;
sayfaları doldurmadım.
Düşmanlıktan değil;
Asla düşman değilim;
Ayetler öyle anlam verdim ki;
Aslını bozmadan;
Mezhepleşmeye gerek kalmadı.
Lütfen okuyun… Göreceksiniz.
Böyle Kutlu Doğum Haftalarında;
Kardeş olalım;
Bağnaz müftülerimizi aşarak…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.