Yüzsüzlüğün de bu kadarı olmaz!

Değerli Okuyucular, dilerseniz yazımızın da başlığındaki yüzsüzlüğü kısaca tanımlayalım. Yüzsüzlük sizlerinde bildiği üzere; insanların yüzüne nasıl bakarım düşüncesini bir kere bile aklından geçirmeyen insanların yaptıkları şeylerin tümüne verilebilecek addır. Utanma ve arlanmayı bünyelerinde taşımayan; terbiye, şeref ve haysiyetin de zaman, zaman yok olduğu insanların yaptığı eylemlere verilen addır.
Bir Sivil Toplum Kuruluşu düşünün… Sözde kamu çalışanlarının haklarını korumak ve güzelleştirmek maksadıyla kurulan bu sivil toplum kuruluşu açık, açık birlerinin borazanlığını yapmaktadır. Hatta kendilerine üye olan insanlardan utanmadan, arlanmadan ve korkmadan da bunu aylık yayınlanan dergilerinde açık, açık beyan ederek aynen şunu diyebiliyorlar; “ biz gücümüzü siyasilerden, kararlı ve mücadeleci üyelerinden alan tek sendikayız”. Acaba bir sivil toplum kuruluşu gücünü üyelerinden mi alır, yoksa çıkarları ve menfaatleri uğruna borazanlığını yaptığı siyasi partiden mi? Buna insanın ohaaa diyesi geliyor… Hatta dedim bile! Ohaa… Kardeşim siz memurlar için kurulmuş bir sendika mısınız, yoksa siyasi parti misiniz? Siyasi parti olsanız anlarım, koalisyon yaptılar derim. Ama siz bir sendikasınız, sendika… Yani memurların özlük, sosyal haklarını geliştirmek ve güzelleştirmek için kurulan bir sivil toplum kuruluşusunuz… Gücünü siyasilerden alanların hani nerde sivilliği? Hem “gücümüzü siyasilerden almaktayız hem de biz bir sivil toplum kuruluşuyuz” diyorsunuz öyle mi? Hadi ya… O zaman siz hiç kusura bakmayın hatta isterseniz de bakın umurumda değil ama siz sivil kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorsunuz… Sizin bu tavrınız yüzünden sonuçsuz kalan kamu çalışanlarının sorunları çok ciddi bir siyasi tartışmanın ortasına doğru sürükleniyor. Yani olay bir “hak arama mücadelesi”nden başka bir boyuta geçiyor. Sizin niyetiniz hak aramaktan çok, borazanlığını yaptığınız siyasi partiye destek çıkarak siyasi muhalefet yapmak. Bir sendika genel başkanı, Başbakana hakaret eder mi? Sizin böyle bir hakkınız var mı? Böyle bir hakkınızın olmadığını ben açık yüreklilikle söyleyebilirim. Ama diyelim ki; bu bahsettiğim sayın genel başkanın böyle bir hakkı var. Peki, Toplu Görüşme masasına oturduğu zaman, bu sendika nasıl hak alacak? Alamaz ki… Ben olsam bende zırnık vermem… Sen sendika olarak geleceksin karşıma ve bana siyasi muhalefet yapacaksın sonra da yüzsüzlük yaparak utanmadan, sıkılmadan ve arlanmadan tekrar karşıma geçip hak isteyeceksin. Sonra da benim memura verdiğim hakkı kendin almış gibi göstererek gövde gösterisi yapacaksın… Öyle mi? Nerde o yağma? Ayıp, ayıp… Bırakın artık bu siyasi oyunu… Tek maaşla hem çocuğunu okutup, hem de geçinmeye çalışan ana ve babalar sizlere güvenerek hak arayacaksınız düşüncesi ile sendikanıza üye olurlarken, sizin onları malzeme olarak kullanarak siyaset yapmanız ne kadar doğruca ve dürüstçe? Bunu yaparken hiç mi vicdanınız sızlamıyor mu? Yazık değil mi, size inanan ve güvenen insanlara? Kamu çalışanları tüketici kredisi ve kredi kartları borçları içinde yüzerken sizin bu yaptığınız hangi kitaba, hangi ahlaka sığar bilmem ki... Bir de sendikanızın bir siyasi partiye yamandığı yetmiyormuş gibi, utanmadan, arlanmadan Memur Sen Konfederasyonu ve ona bağlı sendikaları belli bir ideolojinin ve siyasi partinin tekeline sokmaya çalışıyorsunuz. Bugüne kadar Memur Sen ve ona bağlı sendikaların kongrelerine herhangi bir siyasi partinin seçime müdahale ettiğini görülmemiştir. Ama adını bile anmak istemediğim başka bir sendika konfederasyonunun Genel Başkanlığı seçiminde resmen üyelerin seçtiği genel başkanını siyasi irade ile aşağı indirdiler. Bunu ben söylemiyorum bunu söyleyen eski genel başkanları. Bahsetmekte olduğum utanmaz ve arlanmaz sendika, yaptıkları ile kalsa…  400 binin üzerinde üyesi bulunan, tüm iş kollarında hak ve emek mücadelesi veren bir konfederasyona yani Memur Sen"e kendi özgür iradeleri ile üye olan kamu çalışanlarına sırf tercihlerinden dolayı  “en silik en şahsiyetsiz, en menfaat perest ve sümdük”  insanlar diyerek ağır hakaretler etmişlerdir. Tabi bunun bedelini de en ağır şekilde ödemişlerdir. Bu nasıl yüzsüzlük ki; hem bu insanlara ağza alınmayacak cümleler sarf ederek hakaretler yağdırıyorsunuz ve utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan gidip bu sendikanın üyelerini istifa ettirmek sureti ile kendi sendikanıza üye yapabiliyorsunuz. Hani onlar “en silik en şahsiyetsiz, en menfaat perest ve sümdük”  insanlardı? Şimdi bu söylediklerinizden sonra üye yaptığınız insanların yüzüne nasıl bakıyorsunuz, nasıl? Yüz yok ki… Bakarsınız tabi… Peki, onca hakareti saydığınız bunca insanı sendikanıza aldığınızda siz ne oldunuz şimdi? Menfaat için siyasilere yamandığınız gibi sendikanıza üye yapmak ve çıkarınızı korumak için de her şeyi yaparsınız. Sizi gidi Menfaat perest ve sümdükler sizi…

 İşte yazımında başında dediğim gibi Utanma ve arlanmayı bünyelerinde taşımayan; terbiye, şeref ve haysiyetin de zaman, zaman yok olduğu insanların yaptığı eylemlere verilen addı yüzsüzlük… Aslında daha çok şeyler söylemek lazım bunlara da benim terbiyem elvermiyor… Anadolu'da terbiyeye dair yaygın bir söz vardır: 'Az söyleme arsız olur; çok söyleme yüzsüz olur'…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Fevzi Gül Arşivi
SON YAZILAR