ADIM ADIM DAHA İLERİYE

Adamın biri çıkıyor,Âdem ile Havva'nın elma yüzünden cennetten kovulduklarını söylüyor ve bu olaya "Suçumuz elma yemek"diyor. Bir başkası daha çıkıyor,bundan daha kestirme bir yol tutturuyor,elmayı filan yana bırakıp düpedüz "Suçumuz insan olmak"deyip kestirip atıyor.

Elbette bunları mantık açısından doğru ve yanlış bulanlar da vardır.Çünkü "suçun nedeni ile sonucu bir olunca suçlunun durumu inandırıcı olmaktan çıkar,insan bir ikileme düşer; suçlu olduğum için mi insanım,yoksa insan olduğum için mi suçluyum" diye düşünür.

Serbest ve baktığını gören,aklı ile vicdanını birleştirip bir karar vermeden önce salt kendi çevresini değil,dünya insanlarının hangi şartlarda doğup,aile ve toplum törelerinin etkisinin yanında vahşi medeniyetin ona ne verip neler aldığını da düşünüp o insan hakkında söz etmek daha adil olacaktır.

Bugün önemli olan şey gerçek düşünceleri insanlık yoluna genişletmek ve devam ettirmektir.İnsan kendilerinde  gördükleri soyluluk,görkemlilik,ölçü,denge,güzellik,doğa kuramları,güldürü,ağlatı ve hoşgörüyü insanlık için kullanmadıkları sürece bu sıfatların hiçbir değeri yoktur.

Serbest düşünmek,babadan kalma,donmuş,su götürmez düşünce kalıplarını zorlamak,başka türlüsünü düşünmek,kimsenin göze alamadığı dogmalardan şüphe etmek,hastalıklardan dinlere,âdetlerden kanunlara adar insan hayatının her yönü üzerinde kendi aklının ışığı ile yeniden fikir yürütmektir.Demek ki,insanı ve dünyayı dogmalar,dinsel düşler açısından değil,akıl yoluyla tanımaya yönelmemiz doğrudur.Böylece kendisi üzerinde düşünen insan,donmuş kalıpları yıkarak,kırarak özgürlüğünü ve bu yoldan da yaratıcılığını tanımıştır.

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız düşün sıralaması uyarınca bizi daha ileriye götürecek dil sorunumuzu da laik Cumhuriyet ile Tanrısal-dinsel anlayış ve yaşayış,egemen,baskıcı etkin olmaktan çıkmış,doğaya ve insana bilimsel,akılcı yöntemlerle yaklaşım,onu,yerini almış;ümmet ulusa dönüşmüş,yönetici katına özgü Arapça-Farsça karışık dil bırakılarak halkın,ulusun dili edebiyat ve bilim dili olmuştur.Bu görünüm,Rönesans dönemindeki Batı kültürünün görünümünden hiç de uzak olmamıştır.Cumhuriyet'ten bu yana giderek daha özgür olarak ve onun da verimlerinden yararlanılarak Türk düşüncesi doğayı ve insanı akılcı bir yöntemle ele alan geçmiş ve çağdaş bütün yaklaşımlara açılmıştır.Bu oluşum elbette bizim düşüncelerimize ve ona uygun kendi edebiyatımıza insancıl bir nitelik kazandırmıştır.

Toplumumuz çağdaşlaşma sürecini ağır geçirse de içimize sindire sindire insan aklı ışığında dünya olaylarının görünüşü altındaki gerçekleri arama ve yarının hiç de resmi ağızlarda söylenenlere benzemediğini anlamıştır.Bunun yanında doğa ile toplum arasındaki benzerlikler,zıtlıklar,teknik değişimler yanında insanın bazı tutumlarının sürdürmesi,doğanın mantığına uyumsuzluk,savaşların akılları kör edici saçmalığını görüp,her gün gelişen modern dünyanın gidişatına ayak uydurarak yaşamak her bireyin asli ve insani görevi olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfi Özkan Arşivi
SON YAZILAR