ADNAN BAHADIR İLE PAZAR SOHBETİ

Pazar Sohbetimizin bu haftaki konuğu gazetemiz sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Adnan Bahadır.


Denge Gazetesi ve Bahadır, yayın hayatına başladığı günden itibaren ezber bozan bir yaklaşımla, Basının teknik olarak güçlü olduğu Samsun'da farklı bakış açısı ile hem siyasetin , hem de yıllardır hüküm süren ve sürdüren gazetecilerle ilişkilerinin hedefindeki adam oldu. Tartışılan, vurulan, saldırıya uğrayan, yargılanan, dava açılan, dava açan cesur manşetlerle gündeme gelen, belki de korkulan isim oldu Adnan Bahadır.

Adnan Bahadır adı ilk olarak gündeme A takımı operasyonu  ile geldi. Bu operasyon ile ilgili bir olarak süre tutuklu kalan Bahadır, basının ve gazetecilerle gazetelerin sürekli olarak kendisi ile ilgili aleyhte yazılar yazması üzerine gazete çıkartma kararı aldı.


Ben de merak edilen, sorulamayan soruları sordum Adnan Bahadır'a:

1- Kimdir Adnan Bahadır, kısaca anlatır mısınız kendi ifadelerinizle ? Kamuoyunun bilmediği yönü ile.

Bana böyle bir fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim, Adnan Bahadır'ın kim olduğunu bu şehirde yaşayan insanların yüzde doksanı çok iyi bilir, hatta zaman, zaman bu konuda geniş açıklamalarım olmasına rağmen sorunuzu cevaplandırmak için tekrar izah etmeye çalşıayım. Adnan  Bahadır 1963 yılında Trabzon'un of ilçesinde dünyaya gelmiş, ilk okulun birinci sınıfta bir ay gibi kısa bir süre okuduktan sonra annesi ve babası ile Almanya'ya gitmiş, burada bir müddet kaldıktan sonra Anne, babası ile birlikte Ankara'ya gelmiş, yaklaşık yedi, sekiz ay Ankara'da yaşadıktan sonra tekrar Of İlçesine dönmüştür. İlkokul 2. sınıfı köyündeki okulda okumuş, Babasının Samsun'a yerleşmesi sonucu 1972 yılında Samsun'a gelmiş, ilkokul'u Samsun'da bitirmiş, daha sonra Samsun İmam Hatip Lisesine girmiştir. Burada lise üçüncü sınıfa kadar okuduktan sonra ailevi nedenlerle tekrar Trabzon'a gitmek zorunda kalmış, Lise üç ve dördü Trabzon İmam Hatip Lisesinde okumuş ve oradan mezun olmuştur. Lisede okumakta iken özel medreslerde medrese usulü Arapça tahsil ederek icazet almış, bilahare Trabzon'da yapılan İmam Hatiplik sınavına girerek bölge birincisi olmuştur. Görev alabilmek için önce Samsun'da açık kadro aramış, bulamayınca Of ilçesinde açık bulunan Merkez Yeni Camii İmam Hatipliği görevine sınava girip kazanmak şartı ile atanmıştır.

Burada iki yıl görev yaptım, görev esnasında erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesini kazandım, bir yıl okuduktan sonra bıraktım ve Eskişehir nadolu Üniversiştesi İş İdaresi Bölümünden mezun oldum.1984 yılı başında İmamlık Görevinden ayrılarak Samsun'a geldim Babamla birlikte Baba mesleğim olan İnşaat Müteahhitliğine başladım, aralıklı olarak hala daha bu mesleğe devam etmekteyim.1997-2005 yılları arasında Özel Üniversite kız Öğrenci yurdu Kurucu Müdürlüğü yaptım,2002-2005 yılları arasında da canik Bölgesi Aygaz Bayiiliği yaptım. 2004 yılında Yapılan Mahalli seçimlerde Canik Belediyesi ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliklerine seçildim, bilahare Ak Parti Grup Başkan Vekilliği, Belediye Başkan Vekilliği ve Encümen Üyeliği görevlerinde bulundum.2007 yılında yaşadığım A takımı operasyonu sonrası gazete kurmaya karar verdim ve 2008 yılında Gazetecilik mesleğine başladım.Bu dönemde yaşadıklarımı kamuoyu yakından bildiği için detaya girmeye gerek görmüyorum.


2-Sayın Bahadır, Kamuoyunda gündeme çok geldi ama, detayları ve son gelinen noktanın açıklanması bakımından o günleri ve Denge'nin kuruluş öyküsünü anlatır mısınız?

Bu konuda kamuoyunun yeterince bilgisi olduğu kanaatindeyim. Ancak biraz daha detay vermek gerekirse hayatım boyunca bir çok meslek yaptım ancak gazetecilik yapacağım aklımın ucundan dahi geçmiyordu.  2007 yılında Belediyede iken yaşadığımız A Takımı operasyonu kapsamında hiç ilgim olmadığı halde haksız bir durumla karşı, karşıya kalınca gazete kurmaya karar verdim. Gazetenin kuruluşu kamuoyunda çok yankı uyandırdı. zira meslekle uzaktan yakından ilgisi  olmayan birisinin kalkıp gazete kurması basın camiası tarafından kabul görmediği gibi, yaptığımız haberler ve yazdığım köşe yazıları ile ortaya koyduğumuz tavır bazı kesimleri ciddi anlamda rahatsız etti. 2007 yılında ilk Cezaevine girişimde İngilterede bulunan büyük oğlum gelip bizi cezaevinde ziyaret etti. Ben Kenan Şara ile birlikte Cezaevinde yatıyordum.  Oğlum açık ziyarette dedi ki ; "Baba sizin bu saatten sonra yapmanız gereken iki iş var . Tercihinizi ona göre yapın."  Nedir o tercihler diye sorduğumda;  ya bir gazete kuracaksınız veya bu şehri terk edeceksiniz dedi. Bunun üzerine ona dedim ki; ' Bizim şehri terk etmemiz halinde üzerimize atılı suçları kabul ettiğimiz düşünülür. Oysa ki giydiğim atlete varıncaya dek herşeyin hesabını vermiş birisiyim, şehri terk etmem için bir neden yok.
Gazete kurmaya sıra geldiğinde onu Kenan amcana söyle ben gazete kurmaya hazırım, benim için problem yok.' dedim. Kenan Bey bu dediklerimizi dinliyordu, o da gazete kurulmasından yanaydı, hatta Cezaevinden çıkınca kendisi ile bu kararımızı Başkan'a söyledik, önce kabul etti, ardından şehirdeki egemen güçler kendisini Yelken Kulübe çağırıp, birlikte bir yemek yediler, orada gazete kurmaktan vaz geçirdiler onu. Ardından Kenan Bey'de vaz geçmemizi istedi ama ben kararımı çoktan vermiştim. Ne pahasına olursa olsun gazete kuracaktım, benim için onurum her şeyin üzerindeydi. Kamuoyundaki yanlış anlaşılmaları ve özellikle basının bizleri linç etmeye yönelik girişimleri mutlaka açıklanmalı idi. İşte bu nedenle gazete kurmaya karar verdim.

3- Denge neden kuruldu, neleri değiştirdi? Neden Denge'ye ve Adnan Bahadır'a belirli çevrelerce tepki var?

Dengenin kuruluş nedenini açıkladıktan sonra gelelim neleri değiştirdiğine ve Adnan Bahadır'a belirli çevrelerin tepkilerinin nedenlerine.Üzülerek ifade etmek gerekirse gazetecilik mesleği şehrimizde son yirmi yılda çok kötü yönetildi, mesele öyle algılanmaya başlandı ki yapılan yanlışlar sürekli hale gelinde kanıksanır oldu ve yanlışlar doğru, doğrular da yanlış anlaşılır hale geldi.Bir şişe yetmişlik rakıya,bir yemeğe,bir gömleğe, hatta elli lira gibi komik rakamlara haber yapıldığını biliyorum. Bunu en acı bir biçimde Belediyede görev yapmakta iken öğrenme fırsatım oldu. Meslekte o kadar girift, o kadar ahlaksız işler var ki burada anlatmam mümkün değil.
Birde şehirdeki büyük gzetelerin patronlarının başka işleri nedeniyle sürekli olarak kredi kullanmak zorunda olmaları nedeniyle gazete çalışanları onların istediği doğrultuda haber yapma mecburiyeti hasıl oldu. Kredi kullanan patronların gazeteleri istedikleri gibi haber yapma şansları yok, hatta bazı meslektaşlerım bunu bizzat benimle paylaştı. Keşke biz de senin gibi rahat haber yapabilsek, ancak bağlı bulunduğumuz grubun menfaatleri doğrultusunda haber yapmak zorunda olduğumuzdan rahat yazıp çizemediğimiz gibi, haber yapma imkanımız da yok dediler. DENGE Gazetesi kurulduğu günden bu güne dek Devletten tek bir kuruş kredi kullanmamış bir gazete. Bu durum hem avantaj, hem dezavantaj. Avantaj olması, haber yapma konusundaki rahatlığımızdır ancak dezavantaj noktası bu durumu bilenlerin, bu kez başka gelir kaynaklarımızı kesme cihetine gidip bizimle uğraşmalarıdır.
Ancak bizim bu konularda kimseye eyvallah yapacak durumumuz yok. Biz Hak ve adaletten şaşmayız, bedeli ne olursa olsun öderiz. Önemli olan doğrudan yana tavır koyabilmektir. Denge gazetesi kurulmadan önceki basının durumu ile kurulmasından sonraki durumuna bakıldığında gazetemizin kuruluşunun bu şehirde milat oluşturduğu bir gerçektir. Bizim ilk günden beri "25 kuruşa şoför mahalli dönemi bitti" sloganımızın nedeni de budur. Bir şişe rakıya, bir akşam yemeğine veya patronun kredi alabilmesi için haber yapma dönemi artık kapanmalıydı ve biz bu konuda gerekeni yaptığımızdan bazı çevreler aşırı derecede rahatsız oldular. Adnan Bahadır'ın yazdığı köşe yazıları bazı çevreleri o kadar çok rahatsız etti ki anlatamam, yazdığım yazıların sonuna dek arkasındayım kim rahatsız olursa olsun bildiğimden şaşmam.

4-Denge Gazetesi çalışanları grup olarak iş bırakma kararı aldılar. O dönemde şu anda karşınızda olan basın kuruluşları ve yöneticileri de o çalışanların yanında size karşı tavır aldı. Neydi o olayın nedeni ve neden?

Denge Gazetesi kurulurken benim hedefim sadece patron olarak kalıp, gazetenin yayın politikalarına karışmamaktı. Size çok ilginç gelecek ama gazeteyi kurarken ilk aradığım isimlerden birisi de  Suat Kılıç idi, kendisine bu konuda uzman olduğundan yardımcı olmasını istedim.  Ama sağolsun olmadı. Gazetecilikten anlayan bir çok kişiye müracaat ettim, hatta Ankara'ya gidip Milliyet Gazetesinde çalışan bir arkadaşa yüksek maaş teklif ederek Genel yayın Yönetmeni olmasını istedim, önce kabul etti, daha sonra ise vaz geçti.

Daha önce Samsun'da çalışan bir arkadaşla Ankara'da görüştüm bana ilk yayın Yönetmenini tavsiye etti, ben de kabul ettim. arkadaşımızla o günkü şartlarda ve bugünkü şartlarda çok yüksek bir maaş karşılığında anlaştım, alınan personele hiç müdahale etmedim, sadece bir isimle ilgili almaması yönünde ricada bulunmama rağmen ısrarla;  sorumluluğu bana ait!  deyip almak isteyince ona dahi bir şey söylemedim. Ne acıdır ki o itiraz ettiğim isim daha sonra onları organize edip istifa ettirdi. Gazete ilk kurulduğunda gazete kim, sen kim diyenler daha sonra sen git İmamlık yap dediler, hatta o dönemlerde sürekli  Acem Tekkesi'nde toplanan bazı siyasetçiler adeta bizimle dalga geçiyorlardı. Ama gazete tutunca hepsi panikleyip bu kez gazeteyi içeriden yıkmaya kalktılar, gazete çalışanlarını kafaya alıp ilgisi olmayan haberler yapmaya başladılar. Bir Pazar günü yazlıktan dönerken o günkü Genel Yayın Yönetmeni Gazeteye uğramamı istedi, uğrayınca ertesi gün yapmayı düşündüğü haberle ilgili düşüncelerimi sordu, haber ise İlkadım Belediyesi'nin o günlerde düzenlediği bir konferansta konuşma yapan bir konuşmacının cihat konusundaki açıklamalarını çarpıtıp, İlkadım Belediyesinden Cihat Çağrısı şeklinde bir haberdi.

'Böyle bir haberi bu şehirde en son biz yapmalıyız, işimiz gücümüz bitti de şimdi bu konu mu kaldı' diye itiraz edip asla olmaz dedim.Bunun üzerine tamam o zaman bu haberi yapmıyorum dedi ve ben gazeteden ayrıldım. O zaman şimdiki gibi gazetenin birinci sayfasını kontrol etmediğimden birinci sayfayı görme imkanım yoktu, sabah kalktığımda birde ne göreyim Manşette İlkadım'dan Cihat çağrısı diye haber yapılmış. Bunun üzerine soluğu gazetede aldım.Olayı planlayarak yaptıklarından normalde öğleden sonra internete atılan sayfa sabah saat 10 da internete atılmış, Genel Yayın Yönetmenini çağırıp bu ne hal diye sorunca bana verdiği cevap ben bu gazetenin Genel yayın yönetmeniyim istediğim haberi yaparım cevabı olunca onu kovdum.

Olay organizeli olduğundan daha önce konuşup ayarladığı 14 kişi ile birlikte gazeteyi terk etti ve soluğu Gazeteciler Cemiyetinde aldı. Ertesi gün birde ne göreyim? Bizimkiler gazeteden Gazetemiz İrticacı bir gazete olduğundan ayrılmışlar, filan falan. Aslında olay tamamen bir tezgah düşünebiliyor musunuz ne kadar kalifiye eleman varsa hepsi aynı anda işi bırakıyor ertesi gün nasıl gazete çıkaracaksınız? Olayın daha da vahim boyutu bir gazete patronu da size geçmiş olsun bahanesi ile gelip yanınızda oturuyor,nerede ise 24 saat yanınızdan kalkmayıp alacağınız yardıma perde arkasından engel olmaya çalışıyor ama biz yılmadan, bıkmadan ertesi gün gazeteyi çıkardık.O gün bir Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni olan şimdi başka gazetede çalışan bir gazeteci tüm çalışanlarını tembihleyip, sakin ha DENGE'ye yardım etmeyin demiş olması da onun kişiliğinin dışarıya yansımasıdır. 

5- Denge yaptığı yayınlar ve attığı manşetlerle Samsun'da on yıllardır alışılagelen habercilik sisteminin ve ilişkilerin dışında bir tavır sergiledi. Yukarıda da belirttiğimiz gibi ezber bozdu. Bir de büyük gazeteler olarak piyasada olan gazetelere aykırı bir alternatif oldu. Size tepki gösterenler piyasa bu kadar hızlı ve etkin girmenizden mi rahatsız oldular, yazdıklarınızı yıllardır yazmama, ya da yazamamanın tepkisi ile mi böyle davranışlar içerisindeler.


Söylediklerinizin tamamı doğru, Denge Gazetesi yayın hayatına başladığı döneme kadar alışılagelmiş haber anlayışı Gazete Patronlarının menfaatlerine göre, çalışan personelin bir şişe Rakıya, bir akşam yemeğine veya çüzi bir paraya karşılığında istenidiği yöne çekiliyordu. DENGE Gazetesi'nin habercilik anlayışı, haberin failinin siyasi gücüne, makamına, mevkisine göre değil, olayın Faili kim olursa olsun olayın tüm sadeliği okuyucuya sunulmak kaydı ile yapılmaya başlanınca şehirdeki dengeler değişti. Egemen güç olarak  adlandırdığımız ekonomik ve siyasi güçleri doğrultusunda şehri yönetmeye çalışanlar bu durumdan aşırı derecede rahatsızlık duydular. Eskiden onların yemesi, içmesi, tuvalete gitmesi dahi haber yapılırken bizim ortaya koyduğumuz duruş sonunda onlar artık tarih olduklarını gördüklerinde çileden çıktılar.

Şehirde o kadar enteresan bir düzen vardı ki anlatamam, parası olanlar bir iş yapacakları zaman yasala dayanak aramaksızın işe başlıyorlardı, yasalar onların peşinden koşmaya çalşıyordu. Bu durum beni belediyede olduğum dönemde çok rahatsız etmesine rağmen yapacak bir şeyim olmadığından sessiz kalmak zorunda kalıyordum. Ne zaman ki imkan bulup Gazete kurdum, işte o zaman imkanımı bu işlerin ortadan kalkması yönünde harcamaya karar verdim. Yaptığım işin ne kadar zor, ne kadar bedel ödenmesi gereken bir iş olduğunu bilerek asla taviz vermedan yapmaya çalıştım. Karşılaştığım zorlukları kamuoyu gördü, ancak her nimetin bir külfeti olduğu gibi bu bedellerin en önemli karşılığı şehirde okunma oranında bir numaraya oturmamıza neden oldu. Biz meslektaşlarımızı hiç bir zaman rakip görmedik. Keşke onlar bu işi gereği gibi yapmış olsalardı da biz bu mesleğe hiç girmeseydik. Onca paramızın,  emeğimizin,  bu uğurda gitmesinin ve çektiğimiz çilelerin tek nedeni meslektaşlarımızın işlerini gereği gibi yapmamalarıdır. Aksi halde bizim neyimize gazetecilik. Gider kendi işimizi yapar, para kazanırdık. Hem de hiç çile çekmezdik. Bütün bunlara rağmen yaptıklarımızdan ve yaşadıklarımızdan muzdarip olmadığımızı, ancak bize zulmedenlere hakkımızı helal etmeyeceğimizi de buradan herkesin bilmesini istiyorum.


6- Samsun'da siyaset, basın, ekonomi dünyasından belirli isimlerle, konumlarına, güçlerine  ve makamlarına aldırmaksızın ciddi ve kararlı mücadele içindesiniz. Kimler bu isimler ve neden sizinle uğraşıyorlar ve siz neden onlara karşısınız.?

Biz  kimse ile ismi, makamı, siyasi görüşü nedeni ile uğraşmayız. Böyle bir uğraş ne insani ne de İslami olur. Bizim tüm uğraşımız muhatapları kim olursa olsun yanlış iş yapanlarladır. Yıllarca siyasetin içerisinde kaldım. Yapılan yanlış işlere ne kadar karşı durduysam da,  muhataplarım menfaat birlikteliğinde çok yandaş bulduklarından sonuç alma şansım olmadı. Ama gazetecilik mesleği bu konuda bana çok destek oldu. Siyasette alamadığım sonuçları gazetecilikte alma imkanı buldum. Yapılan haksızlıklar, yaşanan olumsuz gelişmelerle ilgili dik duruşumuz sayesinde bir çok konuda sonuç alma imkanımız oldu. Yaklaşık yirmi yıldan beri bu şehirde üzerine gidilmesini istediğim bir çok konu bizim yaptığımız haberler sonucu çözüldü. Hükümetin Çetelerle ilgili ortaya koyduğu duruş bizi çok mutlu etti. Biz de bu konuda bilgi ve belgeler ışığında haberler yapınca bir çok olay çorap söküğü gibi çözüldü. Yaptığımız işlerle ilgili isim vermeye gerek yok. Ancak şu kadarını rahatlıkla söyleyebilirim ki , yıllarca bu şehri siyaseten ve ekonomik açıdan sömürenler artık eskisi gibi rahat değiller. Bir yanlış yapmak istediklerinde ilk önce akıllarına biz geliyor ve ona göre icraat yapmak zorunda kalıyorlar.

7-Yargıda bir çok davanız olduğu iddia ediliyor bazı köşe yazarları tarafından . Ne kadar davanız var kimlerle açıklamanızda sakınca var mı? yanlı olan birileri tarafından yazılan yazılara cevap vermek ister misiniz?

Bu konuda şu kadarını söylemek isterim, yargıda bir çok dosyam var ancak bunların büyük bir kısmı tekzip taleplerini yayıonlamadığımız yönünde davalar olup, biz bu konuda Mahkemelerden gelen tekzip kararlarının tamamını yayınladık. Buna rağmen Mahkemeye gidenler usulüne uygun yayınlanmadı talebi ile  gidiyorlar. Son zamanlarda bazı Mahkemelerde bize ısrarla tazminat cezası verilmeye çalışıldığı yönünde Avukatımın bir kanaati var. Bu konuda ben henüz bir kanaate varmadım, şayet varır isem HSYK'ya, Cumhurbaşkanlığı'na, Başbakanlığa, Adalet Bakanlığı'na olayı aksettirip müfettiş talep edeceğim. Geçtiğimiz yıl bu doğrultuda bir şikayetim olmuştu ve HSYK'dan mMüfettiş gelmişti, teftiş sonunda şikayet ettiğim bir çok kişi tayin oldu gitti. Bizi yıldırmaya çalışanlar önce tehdit ettiler cidddiye almadık, ardından saldırdılar bu kez gereğini yaptık, şimdi ise bizi sürekli şikayet edip yıldırmaya çalışıyorlar ancak verilemiyecek hiç bir hesabımız olmadığından Mahkemeye gitme konusunda artık bizde alışkanlık halini aldığından gitmediğimiz zaman rahatsız oluyorsuz dersek abartmış olmayız. 

Bizim için üç yüz davası var diyenlerin davalarına bir baksak acaba kaç tane, sadece bizim davacı olduğumuz  dosya var. İnsanları çocuklar gibi Mahkemelerle, Savcılıklarla, Emniyet ve askerle korkutmaya çalışmanın dönemi bu ülkede artık bitti. Ak Parti iktidarının yaptığı en güzel çalışmalardan birisi de budur. Her ne kadar birçok ak partili ile mahkemelik isem de hocaya kızıp camiyi yakmaya kalkanlardan olmadığımdan Ak Partiye ve Başbakan'a olan sevgimi kaybetmediğimi buradan bir kez daha ilan ediyorum. Biz muhatabımız kim olursa olsun yanlışı ile uğraştığımızdan hangi partili olduğu bizi hiç ilgilendirmez.

8- Son yaşadığınız ve ÇETE olarak nitelendirilen, sizin ve personeliniz  ile bazı gazetecilerin de gözaltına alındığı çete operasyonundan sözeder misiniz?

Bu olayı yaklaşık altı aydır yazıp, çizdik, olayın başladığı günden evimizin kapısına gelinceye kadar neler olacağını biliyorduk, hatta sabah saat 6.45 te gelen arkadaşlara gelin buyurun geleceğinizi zaten biliyorduk dedim. Onlar bu sözümden çok etkilenmiş olacaklar ki sorgulama esnasında geleceğimizi nereden biliyordun diye sordular. Yaşanılan olay tamamen siyasi boyutu olan bir olay. Hakkımda üç tane ayrı ayrı dosya hazırlanmış.  Dosyalardan birisi tamamen aldığımız Reklamlar ve yaptığımız haberlerle ilgili. Diğeri kaset olayı işle ilgili bir dosya.  Üçüncü dosya ise il Özel İdarsei ile ilgili yaptığımız yayınlarda yayınladığımız ve Savcılığa sunduğumuz 107 belegeden birisi ile ilgili belgenin sahte olduğu iddia ediliyor.

 Belge fotokopi zaten, fotokopi bir belgeyi bizim değiştirme şansımız olamaz. Ayrıca belgeyi bize veren de , kimden aldığı da belli, inkar da etmiyor. Dolayısı ile hazırlanan üç dosya da çok ilginç dosyalar. Zira kaset olayı ile igili olarak haber yapan gazeteye  Noter Kanalı ile ihtar çekmişiz, ardından ilgili mahkemesinden tekzip kararı çıkartmışız buna rağmen gecenin saat 3.00 ünde karşımıza gelmesi çok ilginç bir durum.

Burada göz altına alınanların tamamı benimle yaptıkları telefon görüşmeleri nedeniyle göz altına alındılar. Ancak göz altına alınan on kişiden biri Emniyette, sekizi savcılıkta serbest kaldı. Bense ilgili Mahkemeye çıkıp, ifade verdikten sonra serbest kaldım. Bu olayla ilgili telefon dinlemeleri halen devam ediyor, hatta aldığım duyumlara göre MİT'i de devreye sokup belge bulmaya çalıştıklarını öğrendim. Arkadaşlara tavsiyem benim her şeyim ortada telefon konuşmalarımın aleyhimde olabilecek kısmını kesip,delil olarak dosyaya koymaya kalkmasınlar, o konuşmaların devamını da koysunlar. Bunu nereden biliyorsun derseniz, yapılan soruşturmada konuşmalarımın aleyhimde olan kısımları kesilmiş, lehimde olacak kısımlar ise nokta, nokta ile geçirilmek sureti ile aleyyhimde delil olarak kullanılmaya çalışılmış. Ama burası bir Hukuk devleti nihayetinde herşeyin ortaya çıkacağını unutmayalım. İş yerime ve şahsıma ait telefonların dinlenmeye devam edilmesine de itirazım yok. Ancak sadece bizi değil, bizi şikayet edenleri de dinlemeleri halinde bu şehirde yer yerinden oynayacağını da unutmasınlar.

9- Denge'yi çıkartma amacınıza ulaştınız mı? Bu güne kadar yaşadıklarınızın bir değerlendirmesini yapar mısınız?

DENGE Gazetesini kurduğum zaman kendime beş yıl ömür biçmiştim ve bu durumu değerli okurlarımla da paylaşmıştım. Önümüzdeki Ocak ayının 14 ünde beşinci yılımız doluyor. Yani bir ay sonra altıncı kuruluş yıldönümümüzü kutlayacağız. Bu güne kadar bu meslekteki hedeflediğim şeylerin tamamını yaptım.  Allah'a binlerce kez şükürler olsun ki hedefime de ulaştım. Ancak unutulmaması ve üzerine basarak söylenmesi gereken konu bu yaptıklarımın tamamını sadece ve sadece Yüce rabbimin desteği ve ailemin dik duruşu sayesinde yaptım. Bu kadar çile çektim, bu kadar sıkıntı yaşadım, aradan tam beş yıl geçti, o gün gazetecilik mesleği ile ilgili ne düşünüyor idiysem bu gün de aynı şeyleri düşünüyorum.  Hiç bir yaptığımdan pişman olmadığım gibi, bugün olsa aynı şeyleri yapardım.

Bu kadar yoğun, bu kadar stresli bir mesleğe girdiğim için biraz yoruldum ama hedeflerimin tamamına yakınına ulaştım. Bu saatten sonra adam gibi birisi gelip ver şu gazeteyi ben getireyim derse verebilirim. Benim için önemli olan şu ana kadar yaptıklarımdı. Onlardan da istediğim sonucu aldığıma göre bundan sonra bu Bayrağı devralmak isteyen olursa severek devretmeye hazırım. Dünya Fani, Ömür kısa, her şeyin bir sonu olduğu gibi, bizim de ömrümüzün ve işlerimizin bir sonu olacağı muhakkak. O zaman ben ölene kadar bu işi yapacağım demenin veya ısrarla inat etmenin bir anlamı yok. Bugüne kadar altı meslek değiştim, yaptığım her işi adam gibi yaptım, hiç birisinden zarar etmedim. Gazetecilik mesleği şu ana kadar yaptığım mesleklerin en zoru ve ekonomik bakımdan en sıkıntılı meslek olmasına rağmen biz bu işi de başardık ve gazete bir yıldır kendisini rahatlıkla çeviriyor, bana ekonomik yükü yok.

10- Adnan Bahadır ve Denge'nin bundan sonraki hedefleri neler? Yol haritanızı ve mücadele anlayınızı açıklamanızda sakınca var mı?


Adnan Bahadır'ın bundan sonraki hedefi biraz daha sakin, biraz daha rahat ve ailesine zaman ayıran bir kişi olmasını istiyorum. Zira yaşadığım süreç hem beni, hem de ailemi biraz yordu. Artık sakin sessiz bir hayatın özlemini duymaya başladım. Yazın köyde, kışın şehirde yaşamaktan keyif alıyorum. Vatanı kurtarmak sadece benim işim ollmadığına göre ben bana düşeni fazlası ile yaptığımı düşünüyorum. Biraz da başka arkadaşlar yapsın düşüncesindeyim. Tabii ki bu bizim düşüncemiz, alnımızda yazılı olan bir kader çizgisi var. O çizgi neyi emrediyorsa onu yapmak zorundayız. O nedenle yol Haritasını çizen Yüce Rabbimden temennim sağlıklı ve onun rızasına uygun bir ömür geçirmektir.

11- Samsun'un siyaset, ekonomi, bürokrası, yolsuzluklar, basın açısından mevcut durumu ve sizin düşünceleriniz.


Bu konu başlı başına bir konudur, izin verirseniz bu konuda müstakil bir sohbet yapalım.Bana bu kadar zaman ayırdığınız için çok teşekkür edirim, hayırlı günler dileklerimle.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Pazar Sohbeti Arşivi
SON YAZILAR