AHKAM KESMEK GÜZEL

İç savaş, veya sivil savaş bir devlet ile o ülkenin kendi içinde herhangi bir bölgeyi kontrolü altında bulunduran politik grupların birbirlerine karşı savaştığı geniş kapsamlı bir silahlı çatışma ortamına denir. Sivil savaşlar genellikle pek çok can ve mal kaybına yol açar ve  çift taraflı şiddet içerir; örneğin, sivillerin hükümet tarafından katledilmesi bir iç savaş sayılmaz. Aynı şekilde çeşitli toplumsal anlaşmazlıklar, yürüyüşler, ayaklanmalar, toplumsal hareketler iç savaş olarak tanımlanamaz. Tarihten ders almak zor gelir insana, bin nasihattan daha iyi etki  yapar  bir müsübet bazen. Bunu söylerken güzeldir de, yaşarken aynı huzuru vermez insana. Herkes, birbirinin içindeyken, herkes birbirine düşman kesilir. Nefret ,nefreti tetikler, daha dün bir şeylerini paylaştığın komşun, düşmanın olur anında. Sen özerklik diye çıkarsın meydana, belki bunu anlatırsın da taraftarına, oluşturmuş olduğun karşı tarafta yanaşmaz senin yaklaşımına. Çözüm şiddetten yana döner, canlar yanar, yıkım başlar, kıyım başlar. İç savaşın kuralı olmaz, olsa bile kimse kimseye anlatamaz derdini. Kan bulandımı gözlere, o gözler  görmez hakikati. O günlerde dünyanın başka bir yerinde bir çocuk doğar,  huzurlu bir ortamda  yaşar. Gelecek için kaygısı yoktur. Yarın birileri gelip dağa çıkarırmı, askere giderse orada şehit olurmu diye düşünmezler. Çocukluğunu yaşar, okur, gezer, aile kurar, yarınını garantiye alır. Bir sonraki nesile aktarılır bu huzur.  O huzursuz dönemlerde burdada bir çocuk doğar, ailesi kara kara düşünür, nasıl büyüteceğim , nasıl bir gelecek sunacağım çocuğa diye. O kavganın ortasında büyür, şiddeti yaşar, bir sonraki nesillere şiddeti aktarır. Bir kan düşmanlığı sürekli içinde yeşerir,yeşerir, soldurmaz kimse o ağacı. Senelere aktarılır bu nefret, bu öfke. Dünyanın hiçbir yerinde, yüz yıllarca beraber yaşamış toplumlarda , ''biz ayrılıyoruz ''dendiğinde, ''selametle gidin ''denildiği duyulmamıştır. Bunun mutlaka bir bedeli olmuştur. O bedeli de masum insanlar  öderken, arkasından gelen nesilde bir şekilde bu acıyı yaşamıştır. Daha düne kadar Kosova halkı, toprağa dayalı bir tarım bölgesiyken iç savaş çıkmış, vurulan,işkence gören, tecavüze uğrayan, insanlık dışı muamelelerden nasibini almış insanlar. Hayatta kalanlar, yüreklerinde o acıyı taşıyarak, tutunmaya çalışırlar hayata. Hemen yanı başımızda Suriye, hergün yüzlerce ölen, binlerce  ülkesini terk edip, başka ülkelerde çadırlarda yaşamaya çalışanlar. Yıkılan bir ülke, orada çocuk olmak, orada ana baba olmak. Orada acıyı yaşamak, ama kimseye bunu anlatamamak. Benim ülkem, bir takım insanların bölmek için uğraştığı, binlerce şehidimin kanıyla yoğrulmuş bu topraklar. Birileri çıkmış, büyük bir hevesle, bir şeyler yapmanın peşinde. O toplumun hepsinin onayını aldınmı ? hayır. Nasıl geldin oraya ? bir çok yerde ,korkutarak, baskı kurarak. Ne istiyorsun ? şu hakkı bu hakkı. Aldıkça şunuda bunuda istiyorum derken, olmayacağını bile bile terörist başına özgürlük istekleri dillendiriliyor. Ne için, ne kadar olumsuzluk olursa o kadar iyi diyerek. Yapıcı bir tavrın varmı, ülkede orta miktarda bir topluluğun  kabulleneceği ve onaylayacağı. Huzursuzluk olsunda gerisi sorun değil diyorsun.  Yunanistan'a hiç baktınız mı, orada Batı Trakya Türk'lerinin olduğunu duydunuz mu hiç. Onlar sizin kadar akıllı değilmi? Özerkliğin ne olduğunu  bilmiyorlarmı? Yoksa silah tutmasınımı bilmiyorlar ? Yada onları kandıran, kullananlarmı yok, bu olabilirmi sizce. Suruç'ta karakoldayım, köyden insanlar gelirdi, derdini anlatmaya,yada bir istekte bulunmaya, bazen yaşlılar gelirdi Kürtçe anlatmaya çalışırdı derdinide,mecburen Kürtçe bilen askerleri devreye sokardık. Ağrı'lı bir askerimize Kürtçe isteğini anlatmaya çalışırken vatandaş , ne demek istediğini bir türlü çözemiyordu o asker. Nedenini sorduğumuzda bunların Kürtçesi bizim oranınkine benzemiyor, demişti. Hala daha merak içindeyim,  anadilde eğitimde nerenin Kürtçesiyle eğitim ? Zazalarda bizde kendi dilimizi istiyoruz dediklerinde ne yapacaksınız? Bence oturun oturduğunuz yerde ve bu güzel vatan için neler yapabiliriz diye düşünün. Kimse  bir karış toprağının verilmesine seyirci kalmaz bu vatanın. Sen eti le tırnak olmuş Anadolu'daki  bin yıllık kardeşliğin yıkılmasını ellerini ovarak beklerken, senin kafana bunu sokanlar bunun olmayacağını zaten biliyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bayram Ocak Arşivi

ALGI

24 Kasım 2019 Pazar 10:30

TBMM

05 Ekim 2019 Cumartesi 11:50

KUKLA

31 Ağustos 2019 Cumartesi 12:42
SON YAZILAR