ANLAŞMA ZORLUĞU VE YOZLAŞMA
Dil, bir toplumun nesiller arası mirasını sağlayacak önemli köprülerden birisidir.
Dilimizin ve kültürümüzün beslendiği temel değerler vardır.
Değerlerinden beslenen kültürün dili de değerlerini yansıtacaktır.
Dedesi ile torununun aynı dili kullanamadığı veya birbirlerinin kullandıkları dili anlamadıkları bir toplum haline geliyoruz.
Sokak isimleri ve iş yeri tabelalarının bir kısmı kültürümüzü yansıtmıyor.
Dil yozlaşınca da geçmişimizle bağımız kopuyor.
Kültür mirasımızı öğrenemiyoruz, dedemizi anlayamıyoruz, torunumuzu tanıyamıyoruz.
Kendi ülkemizde, şehrimizde ve mahallemizde yabancılaşıyoruz.
Dilimiz yozlaşınca nesillerin anlaşması zorlaşıyor.
Buna tepki göstermek dini ve milli hassasiyetin gereğidir.
Hucurat Suresinde Yüce Allah, insanları birbirlerini tanıyıp anlasınlar diye farklı dil ve milletler olarak yarattığını bildiriyor.
Bundan, farklılığımızı korumanın İlahi bir görev olduğunu anlıyoruz.
Farklılıkların zenginlik olduğunu da biliyoruz.
Peki..! Neden yabancılaşıyoruz.
Kendi kültürümüz, geleneğimiz, dilimiz, dinimiz ve değerlerimiz bizi mutlu etmiyor mu ?
Veya bizi yozlaştırıyorlar da bilmeden bunu yapanların kayığını mı çekiyoruz.
Bir sohbet meclisinde, orada bulunanlardan birisi, bir başkasını anlatır ve onu tanıtırken “çok manyak para kazanıyor” dedi.
Ben de araya girerek, “manyak” diye bir para biriminin olup olmadığını sordum.
Elbette “Hiciv” yaptım. Tanıttığı kişinin çok para kazandığını ifade etmek için bu kelimeyi kullandığını söyledi.
“Çok para kazanmak” cümlesi zaten anlatmak istediğini belirtmek için yeterliydi.
Daha önceleri de bir genç kardeşimizin izlediği bir filmi anlatırken “çok manyak bir film izledim” demişti.
O da filmin olağan dışı güzel olduğunu böylece izah etmeye çalışmıştı.
Öyle anlaşıldı ki “manyak” kelimesi, olağan dışı bir başarıyı ve güzelliği anlatmak için kullanılıyordu.
Böylesi bir yozlaşma olabilir mi ?
Bizim kültürel dilimizde “manyak” anormallikler için kullanılırken, günümüz gençleri bunu olağan üstü başarıyı ifade etmek için kullanıyor.
Garip olan, bizler gibi orta yaş üstü olan kimselerin de aynı dili kullanmaya özen gösterdikleridir.
Bu yozlaşmalara bir başka örnek de, “Örneğin, Mesela,Yani” gibi kelimelerin yerine, “atıyorum” kelimesinin kullanılmasıdır.
“Atıyorum” diye başlanılan bir cümle kurmak dilimizin ve kültürümüzün neresinde vardır.
“Atıyorum” kelimesiyle, işin başında “yalan söylüyorum” denmektedir.
Yalanla başlanılan bir sohbetin veya ilişkinin sonu doğru biter mi ?
Neden atıyorsun, neden atma ihtiyacı içindesin.
Evet..! Doğrusunu bilemediğin için atıyorsun, attıkça da yozlaşıyor ve kültüründen uzaklaşıyorsun.
Kullandığımız kelimelerin anlam değişikliğine uğratıldığı günümüzde, nesillerin anlaşması da zorlaşmaktadır.
Mutlaka buna engel olmak ve ızdırabını çekenlere katkıda bulunmak gerekir.
Onların sesi duyulursa, nesillerin anlaşması da kolaylaşacaktır.
Aileden başlayarak herkes dilini ve dinini doğru öğrenip, doğru kullanıp, doğru yaşarsa, öyle bir toplum asla yozlaşmayacak ve boynu bükük olmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.