AREFE GÜNÜ ARAFAT GÜNÜDÜR
Dokuz zilhicce hac ibadetinin yapılmasında esas olan iki farzdan birinin ihya edildiği Arafat vakfesinin günüdür. Arefe gününde bütün hacı adayları “Arafat”ta bulunarak vakfeye dururlar, böylece de “Hacı” unvanını alırlar. Arafat ve Arefe birbirinin tamamlayıcısıdır. Hac ibadeti için zorunlu fiillerden birisi olan “Vakfe” Arafatta ve Arefe günü yapılır. Bugün zilhiccenin dokuzuncu günü olması münasebetiyle 2017 yılı hacı adaylarının tamamı vakfe yapmak üzere Arafatta olacaklardır. Vakfe ile birlikte de hac ibadetinin önemli bir farzını yerine getireceklerdir. Her yıl üç milyonla beş milyon arasında hacı adayı zilhicce ayının dokuzuncu günü Arafata çıkarak hac ibadetinin gerçekleşmesi için vakfelerini yaparlar. Bu bugün de aynı oranlarda dünya Müslümanlarından oluşan hacı adayları Arafatta olacaklar, öğle namazından sora Vakfe yaparak haccın ilk farzını gerçekleştireceklerdir. Arafat ve Arefe bilmek ve bilinmek, tanınmak ve tanımak anlamında Hz. Adem’in Hz. Hava annemizle buluşup, birbirlerini tanıdıkları yer ve zaman olarak bilinir. İşledikleri bir suç nedeniyle Cennetten çıkarılan Hz. Adem babamızın Hindistan Serendip Dağlarına, Hz. Hava annemizin de Arabistan Ciddeye indirildiği ve gönderildiğine inanılır. Hz. Adem babamızın yalnızlık nedeniyle sıkıldığı ve sürekli Rabbından kendisine yeni bir hayat akışı sunmasını istediği, eşi Hz. Hava ile buluşmayı arzu ettiği ve işlediği günah nedeniyle Rabbından af dilediği, bu duaların sonucu olarak da Hz. Adem’in Cebrail ile birlikte Mekkeye gelerek Kabenin ilk temellerini attıkları günümüze gelen itibari kadim bilgilerdendir.
Kabenin ilk temellerini atan Hz. Adem ile Cebrail a.s. sonrasında bugün Arafat olarak isimlendirilen dağa çıkmışlardır. Bu yolculuk öncesinde Hz. Adem temelini attıkları Kabenin Rüknü Yemani köşesinin önünde Rabbınndan bir defa daha gönülden af dilemiş, eşi Hz. Hava ile buluşma arzusunu yenilemiş ve Rabbının sunduğu ilahi yönlendirmeye göre hareketine devam etmiştir. Cebrail ile birlikte Arafata çıkan Hz. Adem, bugün Mescid-i Nemire olarak bilinen, bir yarısının Arafat diğer yarısının Müzdelife sınırları içerisinde olan alanın bulunduğu yerde Rabbına bir defa daha münacaatta ve müracaatta bulunmuştur. Sonrasında, yine bugün Cebeli Rahme olarak ifade edilen ve Beyaz Taş olarak hafızalarımızda karşılığı bulunan Arafat dağının tam tepesine giden Hz. Adem babamız, Cennetten yeryüzüne gönderilerek kendisinden yaklaşık iki yüz yıl önce ayrıldığı eşi Hz. Hava annemizle buluşmuşlar ve ilk günkü heyecan ve son ayrılış günün izleriyle birbirlerini tanımışlardır. İşte bu buluşup birbirlerini tanıma gününe Arefe, bu buluşmanın gerçekleştiği yere de Arafat denir. İlahi bir projenin ürünü olan söz konusu süreç sonunda bu mekânsal ve zamansal isimlendirme de ilahi projenin ürünü olmuştur. İtibari bilgi olarak günümüze kadar gelen bu rivayetler sürecin nasıl cereyan ettiğini anlatmaktadır.
O günden bu güne Hac ibadetinin merkez mekanı olan Arafat, her yıl hacıların, Haccın rükünlerinden birisi olan Vakfeyi yaptıkları yerdir. Zilhiccenin dokuzuncu günü yapılan vakfe Arafatta ve Arafe gününde gerçekleşir. Hac ibadeti nedeniyle kutsal topraklarda bulunmayan Müslümanlar için de kendi memleketlerinde zilhiccenin dokuzuncu günü Arefe günüdür. İnsanlık tarihi ile eş değer bir sürece sahip olan Arafe ve Arafat Müslümanlar için çok önem arz eder. Bu vesileyle tüm Müslümanların Arefe günün kutlar, bugün Arafatta vakfe yaparak hac ibadetini gerçekleştiren hacılarımızın ibadet ve dualarının kabulünü Rabbımdan niyaz ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.