Artışlar Yaraları sarmadı
Son bir yıl içinde;
İşsiz sayısı 800 bin kişi artarak 3,5 milyona ulaştı. Kuru soğan %85, koyun eti %53, tavuk eti %41, dana eti %26, patates %30, şebeke suyu %16, deterjan %14, elektrik %80, mutfak tüpü %11, taze soğan %43, mandalina %31, kabak %27, portakal %18, gazete %44 zamlanmışken, enflasyon her nasılsa %6,53 olarak ilan edildi.
Bu rakamlara bakarak vatandaşı ekonomik krize ezdirmedik diyenler hangi veriye dayanmaktadır? Doğrusu merak edilmektedir. 1 Ocak 2010"dan itibaren emlak vergisine %50, kurşunsuz benzine %35, sigaraya %30, lojman kiralarına %20 zam olmuştur. Büyük şehirlerde otobüs ve dolmuş ücretleri de %8 oranında zamlanmıştır. ( Kısa süre içersinde inşallah Samsun"da otobüs ve dolmuş ücretlerine zam gelmez.
Özel hastanelerin katkı paylarının % 133 artırılması, muayenelerde alınan katkı paylarının devlet ve üniversite hastanelerinde 8 TL. , özel hastanelerde 15 TL olarak belirlenmesi; gözlük camı ve çerçevesi yenileme süresinin 2 yıldan 3 yıla çıkarılması, 18 yaşının üstünde olup da halen öğrenimde olmayan herkesten en az 30 TL GENEL SAĞLIK SİGORTASI PRİMİNİN kesilmesi zorunluluğunun getirilmiş olması, işitme cihazları için devletin ödediği payın 800 TL.den 175 TL.ye indirilmesi memurlarımızın ekonomik sorunlarının üzerine tuz- biber ekmiştir.
2010 yılının ilk yarısı için en düşük memur maaşına 26 TL, ortalama maaşa 35 TL artış yapılmışken ; zamlarla, vergilerle, katılım payı yoluyla memurlarımızın kayıpları aylık olarak 60 TL.yi bulmaktadır. Demek oluyor ki, memur ve emekli maaşlarında artış değil, reel olarak eksilme olmuştur.
Vatandaşlarımız ay sonunu getiremediği için bankalara borçlanmaktadır.
Tüketici kredisi kullanımı kriz döneminde bile %11 oranında artmıştır. Alınan krediler ne yazık ki ödenememekte, borçlar patlarken, batık oranı da rekor kırmaktadır.
Görüldüğü gibi çalışan memur ve emeklileri ile SSK ve Bağkur emeklilerine verilen maaş artışı değil maaşlarda düşüştür. Yani çay kaşığıyla verilenler kepçe ile alınmıştır.
Çözüm ; ülkeyi yönetenlerin her kesimi iyi tanımaları, ( memur, emekli, işçi, çiftçi, küçük esnaf, sanatkar, üretici vb. ) kısaca empati yapabilecek yöneticilere ihtiyaç vardır. Aksi halde, geleceğimize güvenle bakmamız mümkün olamaz. Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.