Benim İçkim Benim Kadehim
İki haftada bir vardiya nöbeti için gece 23.00 da servise binmek için mert ırmağının yanından bulvara inerim, genelde aynı manzarayla karşılaşırım. Ellerinde bally sıkılmış poşetlerle 12-14 yaşları arasında bedenleri bağımlılıklarından dolayı gelişmemiş üç çocuk sallanarak ağaçların arasından bulvara iner, gelen arabalar onların umurunda olmaz, araçlar kontrollü şekilde belaya bulaşmadan uzaklaşır, onlarda doğu park istikametine giderler.
İyi giyimli otuzlu yaşlarda biri bulvarda dolmuştan iner ve ırmak boyunca yürür, genelde telefonda başkasıyla kavga eder. Bazen evin kapısında kapı açılsın diye yalvarır,bazense iltifatlar havada uçuşur, kendi dünyasında yaşar, başkası onun umurunda değil. Yol kenarındaki ağaçların altında bir kişi resmen biriyle kavga ediyor ama çevresinde hiç kimse yok, elinde telefon yok. Aramızda 3-4 metrelik bir mesafe var sırtı bana dönük boşluğa bir tekme attı, tekmenin hızı ile dönerek yere yığıldı ve göz göze geldik, ''ateşin varmı abi '' dedi gülümseyerek,beş saniye önce boşlukla kavga eden sanki o değildi yatmaya devam etti.
Bulvardan cezaevi istikametine sapan eski yolun başında bir zamanlar kahvehane olup şimdi bisikletçi olan bir dükkan var. Oradan hızla biri çıktı ve yola atladı. Araçlar ona çarpmamak için mücadele veriyor o her arabaya tekme vurmaya çalışıyor. Aynı yerden üç kişi daha çıktı biri kapının önüne çöktü, diğer ikisi meskenler istikametine birbirlerine yaslanarak yürümeye çalışıyor. Üç adım atıyorlar bir kaç dakika muhabbet ediyorlar, belli ki yolculuk sabahı bulacak.
Kosova'da görev yapıyoruz, doktorun aylık kazancı 200 dolar,biz yetecek kadar miktarı oraya kalanın bankaya yatmasını istiyoruz. Bizim gruptan bir kişi parasının tamamını oraya istiyor. İlk ay sonu gidilen gezide parası olmadığı için borç aldı, ikinci ay maaşlar alındığı akşam izinlerimizi kullanmak üzere Prizren'deyiz, dönüşümüzde arkadaşımız yanımızdan ayrılarak renkli ışıkları yanıp sönen bara yöneldi. Ne kadar uğraştıysak ikna edip geri çeviremedik. Bir süre sonra yanına gittim, ilk kez böylesi bir ortama giriyorum, köşede bir yerde iki hanımla içki içmekte arkadaşımız. İşaretle anlaşmaya çalışıyoruz, yanımıza hanım gönderiyor. İzin isteyerek barın dışına alıyoruz onu, üzerindeki paranın üçte ikisini biz aldık gerisi onda kaldı, sabaha karşı geldiğinde cebinde metelik kalmamış. Kalan parayı iki hafta daha aldı,aynı şekilde harcadı, son hafta borç istemeye başladığında herkes kapıyı kendisine kapatmıştı. Görev sonu ülkeye dönüyoruz, herkes aldığı elektronik eşya ve hediyelerinle bir kaç bavulla dönerken, arkadaşımız küçük valizinin içerisini hediyelik viski şişeleri ile doldurmuştu.
Edirne,Keşan'dayız, binanın balkonunda oturup muhabbet etmek o siteye özgü bir davranış şekliydi sanıyorum. Karşı katta emekli Nejdet amcamız var, akşam yemeği için eşi masasını hazırlıyor, yaz akşamları hep aynı manzara, son olarak masaya iki dolu rakı bardağı konur ve saatler süren balkon muhabbeti başlar. O bardakların ikincisi kesinlikle o masaya gelmez.Beyefendi içici tipi budur kimseye zararı olmaz.,
Ülkede içki kullanımı ile ilgili bir düzenleme getirilmekte, içki yasaklanmıyor sadece kullanılacağı yer ve saat için bir çerçeve oluşturuluyor.Bir takım insanlar ayakta,karışamazsınız. Devletin sorumluluklarından bir tanesi vatandaşını korumak değil mi ? sen korunmak istemiyorsun ama benim sana karşı korunmaya olan ihtiyacımın çizgilerini kim belirleyecek. Alkollü bir sürücünün karıştığı trafik kazasına kader demek mümkün olabilir mi ? o kazada ölenin günahı ne idi ? hasara uğrayan araç, mesaisini senin neden olduğun kazaya harcayan polisin, itfaiyenin , ambulans görevlilerinin suçu nedir ?
Evdeki eşin günahı ne bu yaşam tarzında, alkol almış konuşamayacak duruma gelmiş insanla uğraşmak , ya çocukların günahı ne, eve gelecek bir babayı beklerken kendinden geçmiş sorunlu bir babanın görüntüsünün onların üzerindeki etkisi ne olabilir. Sanıyormusunuz ki evde yaşadığınız insanların, aslan eşim yada babam ne güzel içiyorsun dediğini.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.