BİR KISSA VE ALANA HİSSE

Yavuz Sultan Selim veya  I.Selim;  1470 yılında Babası II.Bayezıd’ın , Sancak beyi olduğu Amasya’da doğup daha sonra Trabzon valiliği ve 1512-1520 yılları arası 8 yıl padişahlık yapmıştır.

Kırım Hanı Mengli Giray’ın kızı Ayşe Hafsa Sultanla evlenmiş ve oğlu I. Süleyman ( Kanuni) bu hanımından olmuştur.

Tarihçilerin nedense pek bahsetmediği önemli bir olay vardır burada:
Yavuz’dan sonraki padişahlarda, Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın da genleri vardır.
Çünkü Kırım Hanları olan Giray ( Geray) hanedanı Cengiz Han soyundandır.

Belki de bu sebepden olsa gerek, Osmanlı Hanedan neslinin kesilme tehlikesi olduğu gerileme döneminde birkaç hadisede; Eğer Osmanlı Şehzadesi yoksa, Giray Han şehzadelerinden birinin tahta çıkarılması dahi düşünülmüştür!

Yavuz,  1512 yılında babası Sultan 2.Bayezıd’dan tahtı, askeri kendi tarafına çekerek zorla almıştır.

Babası, Yavuz’a;  abileri Şehzade Ahmet ve Korkut’a  kıymamasını tenbih edip bir de söz alır.
Yavuz’un babasına verdiği söz şudur:

“Saltanatıma kastetmedikleri müddetçe onlara dokunmam,Sancaklarında Valiliğe devam ederler”!

Tabii ki, Saltanat da, devlet de ortaklık kabul etmez ve bölünmez.
Bu anlayış,  Osmanlı hanedanını 622 yıl ayakta tutan en büyük etkenlerdendir.

Tahta çıkan Yavuz Sultan Selim Han, abilerinin güvendiği vezirleri tehdit ederek, vezirlerin ağzından abilerinin her birine mektup yazdırır…

“Halk ve asker kardeşiniz Selim’den hoşnut değildir.
Tez Payitahta gelüp hakkınız olan tahtı alasız.”

Maalesef her iki şehzade de bu mektuplara inanıp, sancaklarından İstanbul’a doğru yola çıkarlar ve sonuç;  Yavuz, tahtta gözü olan iki abisini de ele geçirip, erkek çocuklarıyla birlkte idam eder.

Her iki şehzade de, kardeşlerinin cülusunu tebrik edip, sancaklarında valiliklerine devam etseler, devleti ve tahtı tehdit etmeseler Yavuz onlara kıyar mıydı bilemeyiz!
Her halde kıymazdı diye hüznü zan beslemek daha doğrudur.
Bir mektuba kanıp, tahtı ( yönetimi) ele geçirmek için, ilk fırsatta hemen harekete geçip, yüzlerce de vatan evladının ölümüne sebep olanlara, siz Yavuz’un yerinde olsaydınız ne yapardınız?

Tarihi olayları yargılarken ya da yorumlarken, o günün anlayışını, şartlarını çok iyi analiz etmek gerekir.

Bunları niye mi yazdım!

Bazı aklı evveller ve devlete düşman güdümlüler, ortada hiçbir haklı sebep yokken kendi devletine meşru hükümetine darbe düzenleyecek, kendi milletini, vatan evlatlarını, kendilerine dış düşmana karşı emanet edilen silahlarla bombalayacak sonra da rezil kepaze olunca diyecekler ki:
Bize hükümet oyun oynadı veya oyuna geldik!
Eee ne diyeceğiz şimdi!

Behey hainler! İçinizde ihanet duygusu olmasaydı,  (hiç ihtimal vermiyorum ama farzu muhal, velev ki oyun olsun) bu oyuna gelir miydiniz!
Bu darbe alçaklığında velevki el altından buyrun yapın gibi bir teşvik olduysa bile, içinde ihanet duygusu olmayan böyle bir oyuna gelir mi?
Sonuç olarak, Yavuz Sultan Selim nasıl haklıysa bu gün de Devlet kesinlikle haklıdır.
Kendiliklerinden, dış güçlerin kuklası olmalarından veya bir oyuna gelme ( asla ihtimal vermiyorum) duygusuyla olsun bu hainlik hiçbir şekilde affedilemez, mazur görülemez, acınamaz.
Yavuz’u sadece şunun için eleştirebiliriz:
Küçücük yeğenlerinin ne suçu vardı?
Hangi dine göre onları da infaz etti?
Töre denirse, Dine uygun  olmayanbir töreyi sırf saltanatı için tehdit görerek uygulayan bir Sultan’da mazur görülemez!
Suça iştirak etmeyen masumları cezalandırmak, bizim inandığımız İslam’da yoktur.
Var diyenler “geleneği din haline getirenlerdir” ki, asırlardır çözülemeyen sıkıntımız budur.

Allah (c.c.) yönetenleri adaletten ayırmasın. AMİN.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adem Alan Arşivi
SON YAZILAR