Bizim Köyden Eşek Geçmeyen Yollarıda Yaz Gazeteci
Eşek geçmeyen bizim köyün yollarını da yaz gazeteci yaz türküsü gerçek oldu. Alaçam'da, CHP ilçe teşkilatı beni bir iki gün köylerde gezmeye çağırdılar. Madem Alaçam'dayım dedim ve kabul ettim. Hem oksijenede ihtiyacım çok fazlaydı. İlk günü yanımızda Minübüsün kaptanı Yaşar Çelik, CHP Alaçam ilçe örgütünden ilçe sekreteri Fuat Canbaz, sayman Hasan Varoğlu, Belediye meclis üyeleri Yaşar Soylu ve Rasim Şahin ve köyleri çok iyi tanıyan babam Tapucu Nadir Özdemir, birlikte yola koyulduk. Yolumuzun 5 yada 10. KM'sinde gözlerimize inanamadık. Kızlan yolunda hummalı bir çalışmadır sürüp gitmekte. Bu güne kadar suratına bakılmayan Alaçam Kızlan grup yolunda öyle bir çalışma var ki sanırsınız uluslararası bir yolun açılışı yapılacak. Ha babam de babam ilk köy Tepebölmesi köyüne vardık. Köyde önümüze gelen ilk evin kapısını çaldı partililer. Çıkan vatandaşa kendilerini tanıttılar, hane sahibi Satu Bektaş, hoşgeldiniz diyerek, ben 40 yaşında bir kadınım, 4 çocuğum var eşim rahatsız, hiçbir sosyal güvencemiz yok. Devletimiz çok yaşasın diyerek bu güne kadar geldik. Bu hükümete 2 dönemdir oyumu verdim. Anamız ağladı. Madem gazeteciylen geldiniz gazeteci abi sen şimdi bizim EŞEK GEÇMEYEN YOLLARIMIZIDA YAZ GAZETECİ ABİ YAZ BAKALIM. Karda kışta kıyamette çocuk çoluğumuz hangi şartlarda okula gidip geliyorlar bir kere gelip sormadılar. En son gelmeleri yine seçimlerdeydi. Şimdi yine seçimlerde gelirler sanıyorum. Bugüne kadar da gelmediler. Gelseler zaten bana verdikleri sözleri birer birer hatırlacam ve kendilerine bundan böyle oy vermeyeceğimizi söyleyeceğim. Gına geldi artık bunların yalanlarından dolanlarından. Bize şu anda herşeyden önce EŞEK GEÇMEYEN YOLLARIMIZI YAPSINLAR ondan sonra sularımızı versinler. Biz hizmete susamışız. Onlar gibi oyları alıpda gidip sıcak kaloferli soba başında uyumuyoruz. Evimizin her tarafından yaz kış püfür püfür rüzgar esiyor. Gazeteci abim senin anlayacağın AKP hükümeti bizi her yanımızla batağa sürüklediler. Ama derviş dervişin sırtına sırayla binermiş bende 6 oyluk kadar dervişimize sandıkta binecem sırtlarına. Satu Bektaş o kadar hiddetliydi ki yanında kalsak akşama kadar konuşacaktı bizimle. Kendisinden usulü dairesinde izin istedik ve diğer köylere doğru yola koyulduk. Yolda Tepebölmesi Köyü azası olduğunu ifade eden bir yurttaşımız Eren Çağlayan, geçen yıl kaymakamlığa bildirdik ve ilk sizin köyünüzün yolarına dozer ve grayder verilecek dediler. Beklemekteyiz halen geleceklerde yollarımızı yapacaklar. Biz ne zaman hangi ürünü yapmaya çalışsak devletimiz hükümetimiz o ürünün bizim tarafımızdan üretilip satılmaması için elinden geleni ardına koymuyor ve hemen ithalini bize kakalamaya çalışıyor. Dolayısıyla elimizdeki ekmeğimizi alıp yurt dışına peşkeş çekiyor. Yurttaşını halkını sevmeyen bir iktidar ben AKP hükümetini gördüm. Umarım bu dönemde AKP hükümetinden el birliği ile kurtuluruz. Yolumuza devam ettik. Aşağıısırganlı köyüne geldiğimizde durum daha da vahimdi. Yollarda gerçektende hayvan sidiklerinden pisliklerinden bir kaç adım zor atıyorsunuz 3. adımda mutlaka ayaklarınız ya çamura batıyor yada hayvan pislikleri ile sidiklerine batıyordu. Burada da AKP lehine bir tek kelam eden yurttaşa rastlamadık. Sabri Keskin isimli bir yurttaşımız ben tüm köy adına söyleyeyim sana AKP hükümeti içimizden alıyor bize veriyor. Kendisinden bir zırnık koklatmıyor. Onları zenginlere koklatıyor. Yani bizden aldığını bize veriyor ama kaşıkla veriyor. Kepçeylede zenginlere veriyor. Aşağıısırganlı'da zaten iç göçten dolayı kimse kalmamış. Bu konuyu daha önce de yıllarca yazdım. Şimdi bire bir gördüm. İç göç köyün boşalmasına neden olmuş. Terskırık Köyüne geldiğimizde köyün imamı ve bir anne ile çocukları vardı. Terskırık köyünden sonra güzergahımız Gülkaya köyüne doğruydu. Gülkaya köyüne gelmeden ormanlık bir alana girdiğimiz esnada Bafra'nın Bengü köyünde bir köprü açılışına katılan AKP Samsun Milletvekili ve adayı Ahmet Yeni'nin konvoyuyla karşılaştık. Konvoyda gördüklerimize inanamadık. İki adet resmi plakalı araç üstüne üstlük, yolda kalabileceklerini hesap ederek bir de yanlarında grayderleri vardı. O anda bir defa daha fotoğraf makinasızlığıma lanet okudum. Ve aynı zamanda da bu adamlar şimdi Aşağıısırganlı Köyüne girseler bizim gibi hayvan pisliklerine biassalar, sidklerine bassalar acaba bu köylerde yaşayanların değerlerini anlarlar mı diye yüksek sesle bağırdım durdum. Anlamazlardı, neden mi anlamazlardı? Yine sırtlarına binecek bir eşek bulurlardı. Ama bu kesin Tepebölmesi'ndeki yurttaşlarımız yada Aşağıısırganlı köyünde yaşayan yurttaşlarımız olmayacaktır. Bu olayı gören yanlız bizler değildik. Yol kenarında orman envallerini kesip biçen görevlilerde vardı. Yazıklar olsun bunlara devletimizin paralarını böyle çarçur ediyorlar. Bunlardan kimseye fayda gelmez. Bunlar hep bulduklarını çömleklerine sağarlar. Gözlerimle görmezsem inanmazdım. Bu kadarda insafsız olamazlar diye düşünürdüm. Ne yazık ki bu devirde boşuna babana bile güvenme diye dememişler diyerek hırsla odunları hızarla kesmeye devam ettiler. Gülkaya köyüne geldiğimizde sağlık sorunları diz boyu ve ceplerinde para olamadığı için sağlık hizmeti almaya gidemeyenlerle karşılaştık. Bir kız çocuğu o kadar çok rahatsız ki paramız olmadığından dolayı kalkıp buradan Bafra'ya yada Samsun'a gidemiyorum. Her gün başımın ağrısından canım kopuyor yerinden. Bizim paramız olmadığından ölecekmiyiz? Neden kimse bize sahip çıkmıyor? Bizde bu ülkenin insanları değilmiyiz? Sosyal güvencemiz niye olmasın? Neden bize doktorlar gönderilip sağlık taramasından geçirtilmiyoruz? Bizim varlığımız hükümete yada devlete bu kadar mı fazla yük? Kız çocuğu nerede ise ağlamaktan iki gözü iki çeşme bazen yaşamaktan bıkıp intiharı bile düşünür duruma geliyorum. Bende kız çocuğuna imkanlarım ölçüsünde kendisine OMÜ Tıp Fakültesinde tedavisinin yapılması için elimden geleni yapacağımın sözünü verdim. Çocukta ki sevinmeyi bir görebilseydiniz sizde duygulanıp ağlamaktan kendinizi alamazdınız. Böyle bir rezalet sanıyorum bizim ülkemizde yaşanabilir ancak. Milletvekilleri seçim rantları için peşlerinde dozerle dolaşa dursunlar kızlarımız sağlıklarına kavuşamadan yaşamlarını yitirsinler yada sağlıklarına kavuşamasınlar. Yok öyle beyler yok! Bu ülkede vatandaşın kazanımlarıyla sizler yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda yaşayamazsınız. Kursağınızda kalır demedi demeyin. Yediğiniz her kuruşta bu insanların alın terleri var!. Bu kızlarımızın sağlıksızlığı var. Kübra bebeğin açlıktan ölümü var!. Bu kadar pervasız olmayın sizden büyük Allah var beyler. Dağ köylerinde gezmemiz bitikten sonraki gün yeniden bu sefer CHP Alaçam Kadın Kollarıyla birlikte merkez mahalleleri gezdik. Bundan sonrasını da ayrı bir yazı olarak sizlerle paylaşacağım. Saygılarımla....!