Sorunun cevabı, maalesef: EVET... Yıllar önce; Önümüzde "ceket ilikleyen" adamlar, karşılarında "ceket ilikleyen" spor yazarları buldular. Saygı yok.. Kaygı çok!..  İslam ÇUPİ ustamı "rahmetle", Necmi TANYOLAÇ ustamı "minnetle" anıyorum, İki ustanın yanında."çıraklık apoleti" arayan ve tir tir titreyen bir "ürkek" idim. Tanyolaç'ın kafamıza "çivi gibi" çaktığı sözleri şöyleydi: "Gazeteci hep aynı şeyi gören fakat aynı gördüğü şeyi değişik biçimde anlatan adamdır.Aynı yeri "ayrı" yer olarak yürüyorsan, korkma; Gazeteci oldun gitti..", "Dalkavuk"ları sevmezlerdi. Bu uslubu taşıyan kişilerden, nefret eden bir "büyük"lüğe sahiptiler. İslam abinin deyimiyle Tanyolaç: "Şişelerin değil, spor sayfasının alkoliğiydi.." "Araştırma"dan "karikatür"e kadar herşeyin yer aldığı"dopdolu" spor sayfaları yapardık. Günümüzde spor sayfası yok,"futbol sayfası" var. Estetik sıfır. İnceleme sıfır. Kaliteli yazıyı "mumla" arıyorsunuz. İnsana değer veren yok. Digital ortamda; 365 gün aynı sayfayı okura sunanlardan ne beklenir ki? Kalıp aynı.Başlıklar ve fotoğraflar değişiyor,hepsi o kadar. "Dil bağlayanlar", "El bağlayanlar"a hükmettikçe, bu iş böyle gidecektir. Yıllar önce olduğu gibi "Geleneksel" turnuvayı da kaldırırlar, gazeteciye de saldırırlar. Özetle: Saygı yok, kaygı çok.... Saygıyı insanlar kendileri yaratırlar. ÇUPİ gibi, TANYOLAÇ gibi, SEVİK gibi...
(Hayri Hiçler)

KOÇ GİBİ ÇIKIŞ!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Samsun Milletvekili Haluk Koç, partisinin tüzük değişikliği sözünü yerine getirmesi gerektiğini söylemiş. CHP Vezirköprü İlçe Başkanlığı'nda partililer ile bir araya gelen Milletvekili Koç  vekil maaşları için de, "Ben oylamada vardım, maaş artışları ile ilgili en başta 'hayır' oyunu kullanan milletvekiliyim. 231 tane Adalet ve Kalkınma Parti'li milletvekili 'evet' diyor ve bu işin ihalesi CHP'de kalıyor. Anlaşılır gibi değil" demiş. Sonra da,
"Ben daha önce parti içinde yanlış olduğu zaman yanlış diyebilen vekilim. Bunu da vekil olarak söyledim. 'İyi yönetilmiyoruz, şu eksikliklerimiz' var dedim, 'şöyle olması gerekir' dedim ve şimdide aynısını söylüyorum. Demokratik bir tüzük sözü verilmişti, bunun içinde sayın eski genel başkanımıza karşı ben de mücadele ettim. O zaman demokratik tüzük sözünün unutulmaması, onun mutlaka yaşama geçirilmesi gerekiyor" diye konuşmuş.

GAZETECİ MİLLETİ

Korkuyordur gazeteci. Nasıl korkmasın? Dişiyle tırnağıyla elde ettiği ve bir giderse ilelebet kaybedebileceği imtiyazlarını yitirmekten korkuyordur. Pek çoğu  gibi, kendisinin de bu mesleğin ona sağladığı 'önemli' olma ayrıcalığına tutkun olduğunun farkında değil.  Sanki mübarek bir göreve karşı duyulan aşkmış gibi açıklar gazetecilik mesleğine ve basın camiasına böyle sımsıkı, tırnaklarıyla tutunuyor oluşunun sebebini. Rütbelerini yitirmekten ve ortalıkta aranmayan sorulmayan biri olarak dımdızlak kalmaktan korkar.
Gazeteci çok mutsuzdur. Ezildiğini hisseder ve güçlü olmayı arzular. Vicdanı ile cüzdanı arasında bînamazdır. Her normal insan gibi, o da ekmek, sigara, benzin parasını sonuçsuz bir kahramanlık girişimine kurban etmek istemez elbette. Ama Allahı var, kendisinin cesaret edemediği bu çılgınlığı yapabilenlere saygı duyar yine de. Ne olursa olsun bu kadar şişkin bir egoyla ortalıkta dolanması, sadece alacak verecek hesabı yapması, bunalım geçirmesi, korkması onu suya düşmüş insanlara elini uzatmaktan vareste kılar mı? Kılmalı mı?

KALEM SİZDE

Ben sahip olduklarımın tadını çıkarmayı öğrendim hayatta. Sahip olamadıklarımın ve olamayacaklarımın acısına ise ayıracak zamanım yok. Hayat çok kısa.
(Mina Urgan- Birol Benuğur)
****

İyiliğin tanrısı Ahura Mazda!...
İnsanlar iyilik yapınca kötülüğün kaybedeceğini öğreten büyük savaşın tanrısı Ahura, tek başına iyiliğin kazanıp kazanamayacağını da soralım sana! Yağmur yüklü karanlık bulutları ağır ağır taşıyorsan havada, sendeyse bu kudret, sahte gökkuşakları çizme aynana... Altından geçmesin kardeşlerim. Tahtını dolduracaksan genç ruhlarla, yak gitsin! Ateş sunalım sana; bil ki suyun yetmiyor yerdeki ateşi söndürmeye. Evet evet, ateş sunalım sana..."
(Evrim Alataş-Gülsüm Urfalı)
****

?"Konuşabilmek" ile "konuşmayı bilmek" arasında büyük bir fark vardır.
Mesela çoğu insan ikincisini bilmez.
(Cemal Süreyya- Çağlayan Deniz)
****

GÜZEL SÖZ

''Politika kansız savaş, savaş ise kanlı politikadır.''
(Mao)

SENİN

Bugün 2011'in son günü. Bugün biz de 2012'yi en iyi şekilde karşılayan bir sayfa ile karşınızda olalım istedik. İşte o nedenle deyim yerindeyse çeşitli atraksiyonlar yapalım diye düşündük. Ben bu tabloya baktığımda Heyecan, neşe ve sevgi ilk üç kelimesini buldum. Siz bakalım neler bulacaksınız. Sizin bu tabloda bulduklarınız da sizi 2012'de bulsun diyorum. Sağlıklar diliyorum.

EMİR BALIK MARKET KATKILARIYLA

Samsunluyu balık-ekmeğe doyuralım kampanyamıza  tüm hızımızla devam ediyoruz. Ta ki siz balık-ekmekten bıktık diyene kadar da devam edeceğiz. Şimdi size bir fotoğraf sunacağız. Fotoğraftaki yeri tanıdıysanız cevaplarınızı Saat 17.00'e kadar bekliyoruz.  Dünkü Fotoğraftaki yer geçtiğimiz gün büyük bir yangın felaketi geçiren Vezirköprü'nün Kızılkese köyü idi.  Çok sayıda doğru cevap gelmedi ne yazık ki.  Bir kişi bildi Kızılkese'yi. Üstelik kent dışından aradı. Adı: Arif Kıral kartı bizde. Cevaplarınız için adresimiz [email protected] veya [email protected]. Tel: 420 04 28 Emir Balıkçılık Market Tel: 435 50 51

SABAHA GEÇECEK

Koca eve zil zurna sarhoş gırer ve karısına bakarak: "- Ne kadar çirkin oldugunu biliyor musun?" der.
Karısı da: "- Sen de pis ve sarhoşsun" diye cevap verir.
Koca: "- İyi de, benimki sabaha geçecek!"

CEHENNEM DİLİ
  
Bektaşi'yi sıkıştırmak, açığa düşürmek için softalar sözleşir. Birisi sorar:
"-Baba Erenler, Fars diline 'cehennem dili' diyorlar, doğru mudur?"
Bektaşi de durumu anlamış ve cevabı yapıştırmış:
"-Belki de senin dediğin gibidir. Ancak yine de öğrenilmelidir. Çünkü yarın nereye gideceğini bilemezsin. Eğer cehenneme gidersen, hazır onların dilini de öğrenmiş olur sıkıntı çekmezsin."