Buruk Ramazan Ve Sonrası
Buruk Ramazan Ve Sonrası
Çocukluğumuzda ki ramazanlar daha bir başkaydı, o zamanda dünya üzerinde ezilenler, acıyı yaşayanlar vardı mutlaka ama bunlar bizi dışımızdaydı. Ailelerin birbiriyle olan iftar münasebetleri Ramazanın bereketi, insanların birbirine saygısı, sevgi ve hoşgörüydü o günleri güzel kılan, yada teknolojik gelişmeler, insanların ekonomik sıkıntıdan dolayı kendi içlerine kapanmaları, kısıtlı kazançla kurulan o eski iftar sofralarını daha çok hatırlatır olmuştu..
Ramazan ayında toplu iftar yemekleri olmazdı, sonra bu toplu yemekler başladı, sanatçılar, zengin aileler, şirketlerin vermeye başladığı iftar yemekleri. İlerleyen dönemlerde belediyelerin toplu iftar yemeklerine dönüştü. Büyük kalabalıklar, ramazan boyunca verilen yemekler, sunulan hizmet ve gazetelerde boy boy bunların fotoğrafları ve şu kadar kişiye verdiğimiz iftar yemeği diye çıkan manşetler.
Gelenek bozulmadı, her ramazan kurulan iftar sofraları birlik ve beraberlik adına verilmiş bir hizmet olarak görünse de aslında bir yanımız hep buruk kaldı. Afganistan , Irak, Doğu Türkistan, Suriye, Filistin,Afrika, Myanmar ve dünyanın bir çok yerinde ezilen, sömürülen yada başkalarının planlarının parçası olan Müslüman toplulukların varlıkları, acıları, açlıkları dururken bizim toplu iftar yemeklerimizin pek bir anlam taşıdığını sanmıyorum.
Herhangi bir gazetenin manşetinde, herhangi bir belediyenin ‘’Bu yıl verecek olduğumuz iftar yemeklerinin maliyetini veya alınacak malzemeyi, şu bölgede acıyı yaşayan kardeşlerimize toplu olarak gönderiyoruz, iftar yemeğini bu yıl veremeyeceğiz,belediyemizin yoksul ailelere verdiği yemek hizmeti devam edecektir’’ haberini görmeyi çok isterdik.
Dünya üzerinde bunca ezilen Müslüman toplum varken, dayanışma adı altında ramazan boyunca yapılan bu tür faaliyetlere karşıyım. Ülkemizde sorunsuz ve huzur içinde Ramazan ayı ve sonrasında bayram kutlanırken hep bir tarafımız buruk kalacaktır.
Dünya üzerinde bir çok bölgede ki Müslümanlar sıkıntı içinde geçirilen bir ramazandan sonra bayrama hazırlanırken , şehrimizde alış veriş merkezlerinde canlılık sürüyordu, herkes bayramı karşılamanın, çocuklarını mutlu etmenin ve gelen misafirlerini en güzel şekilde ağırlamanın telaşındaydı. Fakat ekonomik nedenlerden dolayı bayrama o kadar mutlu giremeyenler de var.
Önce ki gün, yol kenarında ki çöp kutusundan plastik ve kağıt toplayan, eli yüzü kirli, oldukca zayıf bir roman vatandaşın yanına, bisikletinin önünde oturttuğu çocuğu ile diğer roman vatandaşımız geliyor.
''Nereden geliyorsun ?'' diye sordu çöp toplayan.
'' Mecidiyeden çocuğa şort aldım'' dedi diğeri,
''Başka bir şey almayacak mısın ? ''diye sordu çöp toplayan,
yanlarından geçtiğim için suskunlaştı bisikletli,
Bisiklette, burnu akarak oturan çocuk oldukça mutlu görünüyordu, elinde küçük bir poşet, belli ki bayramlığını almış. Her çocuk gibi oda Bayrama özel giysiler alıp neşe içinde oyunlar oynayabilir di mutlaka, yada o baba çocuklarını sevindirmenin mutluluğunu yaşayabilirdi.
Arife akşamı saat 21:00, bir alışveriş merkezinin önünden Tekkeköy istikametine yürüyen bir hanım ve yanında iki çocuğu, o saatte gittikleri istikamette yolcu minibüsleri çalışmakta fakat belli ki arabaya para vermek istemediler.
Durdum,’’ Gideceğiniz yere kadar götüreyim ’’ dedim, kadın biraz ürkek ama mecburiyetten arabaya bindi.
''Bu saatte yoldasınız hayırdır'' dedim.
''Eşim yeni geldi, çocuklara bayramlık almak için buraya geldim'' dedi kadın. Alış veriş merkezinden birkaç poşet ile çıkanların tersine tek bir poşet ve çocuklarını tam sevindirememenin burukluğunda bir kadın.O saatte işten eve dönen baba, çocuklarının sevinmesi için eşini alışverişe yolluyor,belli ki son ana kadar parasını alamamış.
Bizim en güzel bayramımız,ekonomik olarak insanlarımızın rahat olduğu, çocukların yüzlerinin güldüğü, tüm İslam toplumunun ayağa kalkıp, oynanan oyuna dur diyerek birbirleri ile barıştıkları gün olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.