Cesaret
Siyasetçiler bizden olaylara, yapılanlara karşı sürekli hoşgörü ve karşılıklı saygı bekliyorlar. Fakat karşılıklı olması gereken bu saygıyı öncelikle onlar göstermiyorlar birbirlerine ve bize. Mesela, kendisine görevi hakkında gayet medeni bir şekilde sorulan sorulara medeni şekilde cevaplar almayı beklerken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nda karşılıklı olması gereken saygıya rastlayamadık. Aynı şekilde doğalgaz faciasında can veren akranımız kardeşlerimizin ölüm sebepleri hakkında doyurucu bir açıklama beklerken dinlediğimiz Başkent Doğalgaz A.Ş. genel müdüründe de buna rastlayamadık.
Karşılıklı olması gereken saygıyı çok bekledik, çok hoşgörü gösterdik; fakat bir türlü layık olduğumuz karşılığı görmedik halk olarak...
Şarkıcı türkücüden adını sanını duymadığımız birsürü kişiden oluşmuş bir grup, kendilerine 'aydın' sıfatı koydular ve Amerika'nın, Ab'nin ülkemizi etkisizleştirme, dört bir yandan bağlama siyasetinin bir kolu olan Sözde Ermeni Soykırımı iddialarında bizim için hiçbir sebep yokken kendi kendilerine Ermenilerden özür dilediler. Bir Avrupa toplumunda olsa infial yaratması beklenen, bu girişimde bulunan kişilere müthiş baskı uygulanacağını adımız gibi bildiğimiz bu durum; artık kandırılmaktan, yalnız bırakılmaktan yorulmuş halkımızca kanıksanmışçasına çok az sesli tepki gördü. İçten içe koyduk tepkimizi belki.. Belki de sesimiz sözümüz olacak bir lider yokluğundan sustuk, içimize döndük. Çeşitli öğretim üyeleri ve Yargı kanadından bir tepki geldi hiç olmazsa!
Yüzümüze baka baka defalarca yalan söylendi; halkın iradesi dedik, eninde sonunda haklıyı haksızı ayırır dedik; bizi Cumhuriyet Tarihinin görülmemiş büyüklükteki borcuna ödemeyi bıraktılar, borcun faizini ödemekten ülkeye yatırım yapamaz olduk. Anayasamızda yazdığı gibi 'sosyal bir devlet' bekledik, devletin koruyacağını bildik; fakat kapımızı çalan devlet değildi, sadaka kültürünün karanlık elleriydi içeri uzanan! İş vereceğine, çalışmayı, üretmeyi, kalkınmayı göstereceğine, sadece yaşayabilecek kadar erzak vermeyi tercih ettiler, 'tercih ettikleri zamanlarda'...
Doğalgaza yapılan bu zamlardan sonra donarak ölmekten korkan halka, belli şartlar göstererek sadaka kültürünün elleri uzandı; seçtiklerine kömür dağıttı, şartlarını kabul etmeyenleri görmedi. Şehirlerimizin üzeri yine kapkara olduğunda biz de şehrin ışıklarını göremez olduk bu pislikten! Şehirlerimiz de karardı onlar gibi. Halbuki bu ülkeyi insan onuruna yakışır şekilde, çağın koşullarının elverdiği standartlarda yaşatmak iyi olmaz mıydı?
Dediğim gibi, bizi yaşattıkları şu cenderenin içinde bizden hala saygı, hoşgörü bekliyorlar! Halbuki bize gereken cesarettir. Yüzümüze baka baka söylenen yalanlara, küçük düşürmelere, adam kayırmalara, dilenci yerine konmalara karşı doğruları söylemektir, yazmaktır; doğruları haykırmaktır ihtiyacımız olan! Cesareti olmak, karanlığa haykırmaktır!
'Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekete kurtuluş yoktur!'
İsmet İNÖNÜ
Cesaretli olmak şuan en çok ihtiyacımız olandır!
İyi haftalar...