Tuz ve Biber
Gecenin bir yarısı... Karanlık bir odada Hintli bir gençkız tavana bir ip bağlamakla meşgul. Kız sandalyeye çıkıyor, ipi ayarlamaya çalışırken sokak kapısı yönünden bir çıtırtı duyuyor. Bahçede biri var diye düşünüyor, sandalyeden inip salona dönüyor. Eline geçirdiği sert bir cisimle birlikte salona dönüyor,ışığı yakıyor etrafı kontrol etmeye başlıyor. Birden bir el kızı ağzından kavrayıp koltuğa itiyor ve ışık yanıyor, bu bir hintli adam. Giyiminden görünüşünden fakir bir köylü olduğunu anlıyoruz, kıza 'sus' diyor, 'amacım sana zarar vermek değil'. 'Açım'.
Koltukta bayılmış olan kız ayıldığında karşısında köylü adamı oturur buluyor, bir süre geçince kız duruma alışıp adama yiyecek bir şeyler bulmayı öneriyor. Fakat kız baygınken etrafı araştırmış olan köylü, evde hiçbir şeyin olmadığını kıza belirtiyor. Ve kıza o iple az önce ne yaptığını soruyor.
Kız intihar etmek istediğini, çünkü çok sevdiği adamın ona ihanet edip artık başka birine aşık olduğunu, kızı istemediğini söylüyor. Hayatının artık devam etmesinin bir anlamı olmadığını belirtiyor. Buarada köylüye pizza ısmarlayabileceğini söylüyor ve pizzacıyı arıyor. Köylü kabul ediyor çaresiz...
Birsüre sonra pizzacı geliyor, masaya oturup yiyecekleri pizza dilimini önüne alan köylüye, pizzasına biber isteyip istemediğini soruyor gençkız. Ve köylü küçük biber paketini eline alıp içindeki biberi kokluyor, bunun Hindistan'da yetişen biber olmadığını, ithal olduğunu belirtiyor. Genç kız şaşkın... Hayatı boyunca düşünmeyi aklına getirmediği bir konu bu, birdenbire nasıl bu alana geldi konuşma, dercesine şaşkın bakıyor köylüye. Köylü anlatıyor:
Zamanında biber tarlası sahibi olduğunu, artık uluslararası tekelleşmiş şirketler yüzünden ülkesinde biber üretiminin giderek sınırlandığını, bunun diğer tarım ürünlerine de yapıldığını, artık biber üretemediği için giderek daha fakir kaldığını, tarlasını sattığını, ailesinin parçalandığını anlatıyor. Hatta geçen yıl abisinin aynı sebepten dolayı intihar ettiğini...
Kız şaşırıyor, kendisi zenginlik içinde yaşarken, kaybettiği aşkı için intihara kalkışmışken evine sadece aç olduğu için girmek durumunda kalan bu köylü ona tokat gibi bir cevap vermiş, onu sarsmış...
Köylü devam ediyor: 'Senin güzel elbiselerin, seni seven bir ailen, iyi bir geleceğin var; üstelik başka birini de sevebilirsin. Halbuki ben artık hayatımda benim için değerli olan her şeyi kaybettim...' Önündeki pizzayı yemeyi reddediyor köylü. Kalkıp az önce girdiği kapıdan çıkıp gidiyor karanlığa.
Yukarıda anlattığım öykü, bir kısafilm. Film tam olarak böyle başlayıp bitiyor. Bir uluslararası kısafilm yarışmasının internet sitesinde gösterimde olan filmlerden biriydi bu. Yaklaşık on beş dakikalık. Adı da 'Salt and Pepper' (Tuz ve Biber)'dı. İngilizce altyazılı izlediğim bu filmi izleyişimin üzerinden yaklaşık üç ay geçti; bu sabah birden düşündüm neden bu öyküyü yazmıyorum diye. Yazının sonunda bu öyküden yola çıkacaktım; ama yorumu, düşünceyi size bırakmak en güzeli diye karar değiştirdim.
Not: Bu hafta da ek yapalım ve sokaktaki kedileri köpekleri unutmadığımızı hatırlatalım. Bir yoğurt kabına veya herhangi bir kaba su koyup onlara olan sevgimizi ifade edelim. Bu sıcak havalarda perişan olmamaları için tek şansları biziz...
İyi haftalar..