Daha Sorumlu Davranılmalıdır
Daha Sorumlu Davranılmalıdır
Cumhurbaşkanı devletin başıdır,bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Görevleri 1982 Anayasası ile düzenlenmiştir, görev ve yetkileri ''yasama yürütme yargı '' ile ilgili olarak üç grup halinde toplanmıştır. Doğal olarak devletin birleştirici unsuru görevi kendisine verilmiştir. Partiler üstü bir makam olduğu için mozaiğin yapıştırıcı unsuru olması gerekirken partilerce Cumhurbaşkanlığı makamının nasıl protesto edildiğini ve bunun asli görevin tanınmaması anlamına geldiğini görmekteyiz.
1946 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde İsmet İnönü Cumhurbaşkanı oldu, yemin töreni için meclise geldiğinde DP milletvekilleri ayağa kalkmayarak İnönü'yü protesto etmiştir.
1950 yılı seçimlerinde DP nin kurucusu Celal Bayar Cumhurbaşkanı olmuş, DP'liler Bayar'ın meclise gelişinde ayağa kalkmamışlar, Bayar oturduktan sonra yerlerinden alkışlamıştırlar. CHP li vekiller ise Bayar'ın gelişinde ayağa kalkmış fakat alkışlamamıştırlar.
1989 da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimin de DYP ve SHP milletvekilleri meclise girmedi ve Özal'ın yemin törenine katılmayarak onu protesto etmiştirler. Dört yıl sonra protesto ettiği makama bu kez Süleyman Demirel çıkmıştır.
2014 yılında yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı olan Erdoğanı CHP meclise girmeyerek protesto etmiş. HDP ve MHP mecliste yer alarak Cumhurbaşkan'iığının birleştirici bir unsur olduğunu göstermiştirler.
İlginç bir not, Kenan Evrenin seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olmamasıdır. Kenan Evren 2709 sayılı T.C Anayasasının halk oyu ile kabulü sonucunda geçici bir madde ile Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Ahmet Nejdet Sezer beş partinin ortak kararıyla o makama çıkmış kişidir. 1973 yılında Fahri Korutürk 15. Tur sonunda Cumhurbaşkanı seçilmiştir
2001 yılında yapılan Milli Güvenlik Kurulunda dönemin Cumhurbaşkanının başbakana Anayasa kitapçığı fırlatmasıyla başlayan yıkımın, ülke ekonomisine verdiği zararların birkaç tanesi, gecelik faiz 7500 sınırına fırladı, Halk ve Ziraat bankaları 3 milyar dolar açık verdi, sermaye kaçışı başlayınca milyonlarca kişi işsiz kaldı. Tam anlamıyla ülke ekonomisi çökmüş, İmf 'nin adamı ekonominin başına geçirilmiş ve ülke soyulmuştu.
2014 seçimleri sonra Cumhurbaşkanı olan kişiyi protesto etmek adına meclis başkanına iç tüzük kitapçığı fırlatılması, etkiden çok tepkiye neden olmuştur. Eylem sahibin bağlı bulunduğu partinin protesto amaçlı meclisi terk etmesi tepkilere neden olmuş ve olumlu karşılanmamıştır. Doğal olarak Cumhurbaşkanlığı makamının protesto edilmesi halkın protesto edilmesidir ki, bu tavır sadece kutuplaşmanın göstergesidir ülke için.
Ülkenin asıl sorunlarından bir tanesi halkın bir çatı altında toplanmasıdır. Eğer o çatı altında halkı toplayamazsanız, yarın ayrılıkçı düşünceler kaşınmaya başladığında çevremizde yaşanmakta olan olumsuzlukların ülkemiz içinde bir kader olmasıdır.
Seçim çalışmalarında ki sert söylemler birilerini tatmin ederken, karşısında tatmin olmayan karşıt gücün oluşmasına neden olmaktadır. Bu karşıtlık ülkenin birleştirici özelliği olan Cumhurbaşkanlığı makamının zedelenmesine neden olmaktadır. Bu yaklaşımı parti açısından kimse ele almasın. Yarın çıkacak herhangi bir olumsuzlukta istediğiniz partinin üyesi olun, istediğiniz kadar Müslüman, İstediğiniz kadar Kürt veya Türk olun artık geri dönülmez bir yolun başlangıcında erimeye başlarsınız. Sorumlu kişilerin yaklaşımlarının ülkeyi birleştirici bir çizgide olması gerekmektedir ki, en üst makamın parti düzeyine indirilmesi ülkenin birbirinden kopuk bir yapıya sahip olmasını sağlar ki, bu durumda bizden çok başkalarının ilgi alanını oluşturur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.