Abdullah Demircan

Abdullah Demircan

DÜNYA VE AHİRETİN ANAHTARI OLAN ERDEM

İnsanı diğer varlıklardan farklı kılan erdemlerdir. İnsandan erdemleri çıkardığımızda insanın diğer varlıklardan üstünlüğü kalmaz.(1) Erdemler sayesinde insan, iyiliğe, güzel olana, doğruluğa nihayetinde hakikate ulaşır. Erdemler içerisinde en önemli özelliklerden biri de doğruluk ve dürüstlüktür.
Doğruluk, hakikati konuşmak, gerçeğe uygun bilgi vermek, dürüst ve güvenilir olmak, vaadine sadakat göstermektir.(2) Doğruluğu, ‘’söylenen her sözün dini ve toplumsal bir zarara yol açmadıkça gerçeği yansıtmasına, konuşmada doğruluk; sözünde doğrulukla birlikte insanın iç dünyasında da dürüst olması ise hakikati ifade etme niyet ve isteği taşımasında doğruluk; niyet ve iradeden sonra insanın iyi ve doğru olduğuna kanaat ettiği işi yapma isteği, dürüstlükle karar vermede doğruluk; doğru bildiği kararında durma ve kararını menfaatler doğrultusunda değiştirmemedeki doğruluk; iyilikleri gösteriş için değil, sırf iyi ve gerekli olduğu için yapma, kötülükleri de aynı anlayışla terk etme bilinci ve sorumluluğu olarak, amelde doğruluk; en önemlisi de Yüce Yaratıcımız’ın bizlerden bunu istediği için dini ve manevi hallerimizdeki doğruluk’’ diye sınıflandıran İmam-ı Gazzali, kısaca insanın sözünde, özünde ve davranışlarında doğruluğu ve dürüstlüğü yakalaması gerektiğini bildirir.(3) Doğruluk, hayatın her alanında bulunan ve hayatın vazgeçilmez erdemi olduğu için ‘’Sen ve senin yanında hak yola dönenlerle birlikte dosdoğru ol’’ (4) ayeti ve İslamın ne anlama geldiğini öğrenmek ve sonra Müslüman olmak isteyen birine Efendimiz (sav)'in, ‘’Önce Allah’a inandım de sonra dosdoğru ol’’(5) açıklaması, dinimizin, bize imanın yanında doğruluğu telkin ettiğini görmekteyiz.
Dinimize göre hayatımızın hemen hemen her alanında: ‘’Çocuğunu, gel sana bir şey vereceğim diye eve çağıran annenin sözüne karşılık, ‘’Çocuğuna ne vermek için eve çağırdın? Eğer ona bir şey vermeseydin sana bir yalancı günahı yazılırdı’’ (6) diyen Hz. Peygamber’in sözü uyarınca ebeveynlerin çocuklarına örnek olmalarında; ‘’Sizler, eşlerinizi Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz’’ (7) hadisiyle eşler arasındaki sadakatte; ‘’Bizi aldatan bizden değildir’’ 8 hadisiyle ticarette alıcı ve satıcının birbirine güven duymasında; ‘’Ey İman edenler! Kendinizin, anne-babanızın veya akrabanızın aleyhine bile olsa Allah için (doğru) şahitlik eden kimseler olun’’ 9 ayetince insanlar arası adaleti sağlamada; ‘’Verdiğiniz sözü, yaptığınız anlaşmayı yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir’’ 10 ayetince insanlar ve uluslar arasında güven, barış ve huzur oluşmasında, doğruluk ve dürüstlük erdemleri vardır.
Doğruluğun zıddı yalandır. Dinimiz, insanın özü, sözü ve davranışlarında yalana yer vermesini münafıklığın alameti olarak nitelendirir.(11)
Hayatında doğruluğu yakalayan insan, toplum nazarında dürüst, güvenilir ve saygıdeğer olduğu gibi Yüce Yaratıcısı katında da değer gören salih bir kul statüsündedir. Dünya ve ahiretin anahtarının doğruluk olduğunu Efendimiz şöyle açıklamıştır: ‘’ “Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk (insanı) iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında "doğru/sıddîk"; olarak tescillenir. Yalandan sakının! Çünkü yalan (insanı) kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında "yalancı/kezzâb" olarak tescillenir.”(12)
Yaşadığı tarihte peygamber olmadan önce ve sonrasında Allah Rasulu’ne, inansın, inanmasın herkesin güven duymasının yegâne sebebi, kendisinin özü, sözü ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan bir insan olmasıdır. Bu sebeple müşrikler de dâhil olmak üzere Efendimiz (sav)’e Muhammed’ül-Emin (Dürüst, Güvenilir Muhammed) diye seslenmeleri; Müslüman olmadan önce Mekke müşriklerin lideri Ebu Süfyan’ın ‘’Biz seni yalanlamıyoruz. Sadece senin getirdiklerine iman etmiyoruz’’(13) söylemi, Allahu Teala’nın kelamında ‘’Onlar seni yalanlamıyorlar. Fakat zalimler ayetlerimizi inkar ediyorlar’’(14) diyerek bu hakikati dile getirmesi, Hz. Peygamber (sav)in hayatında yalan söylemediği, özü ve sözünün bir olduğu, vaad, akit ve anlaşmalara sadık kaldığı anlayışını desteklemektedir.
İmanımızın özeti, Müslüman olmanın kimliği, bizlere örnek olarak gönderilen Efendimiz (sav)’in doğruluk dürüstlük ahlakını kuşanmak hayatımızın en önemli şiarı olmalıdır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamberin dünyaya teşriflerinin yıldönümü olan Mevlid-i Nebi haftanızı kutlar sizlere, İslam âlemine doğruluk, dürüstlük, güven, huzur ve mutluluk getirmesini temenni ederim.

1 Tin, 95/4-5
2 T.D.K Doğruluk; Diyanet İslam Ansiklopedisi ‘’Sıdk’’ md.
3 Diyanet İslam Ansiklopedisi ‘’Sıdk’’ md.
4 Hud, 11/112
5 Müslim, İman, 62
6 Ebu Davud, Edep, 45,80
7 Veda Hutbesi; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 376; Tirmizi, ‘’Tefsiru’l-Kur’an’’, 10
8 Müslim, İman, 164
9 Nisa, 4/135
10 İsra, 17/34
11 Buhari, İman, 24; Müslim, İman, 107
12 Müslim, Birr, 105
13 Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1
14 En’am, 6/33

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Demircan Arşivi
SON YAZILAR