EVLATLARIM
En son vefat eden bir sanatçının cenazesini ekranda haber olarak verilmekte, yapılan törene katılan insanların bir bölümü ya o camiada unutulmuş, veya unutulmak üzeri olan, geleceğini arayan insanlar ki orada bulunmalarını resmileştirmenin peşindeler. Fotoğraf çekinme,kamera karşısında görünebilme yarışında, cenaze araç ,ön plana çıkmak amaç olarak kalıyor görüntülerde.
Kimse o an ''Ne yapıyoruz veya ne yapıyorsunuz?'' diyecek kadar kendinde değilken, çekindiği fotoğrafta eğer istediği görüntü oluşmamışsa yeniden poz verecek kadar aklı başında insanların görüntüsü ''Bize neler oluyor?'' dedirtiyor.
Bir noktaya odaklanıldığında asıl konu ikinci plana itilir ve orada oluşturulmaya çalışılan ''Benim dünyam'' ön plana çıkar ve bu sahte dünya kişiye haz verirken başkaları tarafından olumsuz karşılanmasına karşın olayın akışında her şey kendine bir yer edinerek bir sonra ki cenazeye örnek olarak kalır.
Aklı başında bir çok insanın olduğu düğün veya asker uğurlama konvoylarına bakın, şehirler arası yola çıkıp üç şerit işgal edilir trafik yavaşlatılırken o toplulukta bir kişi öne çıkıp ta yaptığımız yanlış d(iy)emez.
Alışılmış ve bir gelenek olarak yerleşmeye başlamıştır bu faaliyetler. Aynı şekilde caddenin trafiğe kapatılıp araçlarla gösteri yapılması gibi düğün etkinliklerinin olmazsa olmaz olarak yapılacak etkinlikler sıralamasında yerini alır. Gelin almaya gitmek, drift yapmak,şehirler arası yolda trafiği yavaşlatmak faaliyet planın bir bölümü.
Bunlar eski köye yeni adet olarak teknolojinin gelişmesi ile sahnedeki yerlerini alırken, para ve kariyerin her zaman güç olduğu beyinlere kazılmış olmasından kaynaklı hareketlerde kendilerine yer bulmaktadır yaşantı içerisinde.
Eski Türk filmleri gençliğimizde bizi bunaltsada aynı konuları işlerken orada açık olan bir çok mesaj vardı. Bunlardan öne çıkanlar sonradan görme ve kontrol edilemeyen güç sahneleri idi.
Her ne kadar toplum eski kavgacı gürültücü kimliğinden uzaklaşmaya başlasa ve bu düzelme eğitime bağlansada, öyle hatalar ön plana çıkar ki ''Bunu cahil insan yapmazdı'' dedirtir mutlaka.
Öylesi bir duruma geldik ki, kavgaya delikanlılık , bir kaç kişinin tek kişiye saldırması normal bir davranış şekline büründü.O an herkes gözünü karartmış kendince delikalılık yaparken, hapiste ise başkalarına hizmetkarlık yapacağı düşünemeyecek kadar sağ duyudan uzak hareket ederler ki bu an eğitim veya eğitimsizliğin dışında gelişen bir hadisedir.
Sonra savunmaya geçildiğinde nokta kadar haksızlığını bile kabul etmez ve haklı olduklarından dem vururlar.
Kameralar karşısında yaşadığı bir olayı anlatan bir insan,''Ben babayım çocuklarımı korumak zorundayım'' kelimesi ile toplumda çok ilgi çekmeyeceğini bildiği için ''Ben babayım evlatlarımı korumak zorundayım'' vurgusunda ki o EVLAT sözünün kırılganlığının ardına saklanarak , kendini hissettirir ve duygusallaştırır konuşmayı.
Evlatları koruma iç güdüsü karşılaşılacak sorunun büyüklüğüne bakmadan kendini ateşe atmaya neden olur. Gözün kararmasına neden olur. İnsanın muhakememe yapamamasına neden olur, hep neden olur da gerçekte bu bahaneden başka bir şey değildir.
Evlatları koruma düşüncesi, onca yol gidilirken bir kez sağ duyu yada oturup konuşma fikrini akla getirmez mi? Peki bu hesap sorma gücünü tetikleyen asıl neden üzerine takılmış olan etiket olabilir mi ?
Etiketin itici gücü ön planda o an ama nedense etiketin anlamı anlamsızlaşmıştı hedefe giderken. Evlatların korunması gidilen yerde olabilecek evlatların veya babaların da korunabilme ihtimallerini arka plana iten davanışın nedeni ne olabilirdi acaba?
Kendine güvenmek mi idi bu? Yoksa etiketin verdiği güc ile ayakların yere basmamasıydı? Düşünsenize siz büyük bir hırs ile gidiyorsunuz, yanınzda kiler sizin etiketinizin gücüne sığınmış sonuca kilitlenmiş bir an '' Ne yapıyoruz ?'' diyemiyor. Karşıda ki insan zayıfsa gücünü göstereceksinde ya güçlü ise, ya gözünü karartırsa, ya oda gösterişe kaçarsa bunu kimse sorgulamıyor.
Unutulmamalıdır ki, öfkeyle kalkan zarar ile oturmaktadır. Faaliyetimiz her ne ise bunu ruhumuzu kaybetmeden yapmaya çalışalım. Bizim haklılıklarımızın yanında karşımızda ki insanlarında haklılıklarının olacağını unutmamaya çalışalım. Ve unutmayalım ki kavgalar bile artık mertce yapılmıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.