Farabi ve İdeal Devlet
Farabi İslam dünyasının yetiştirdiği önemli filozoflardan biridir. Aristocu bir filozof olarak bilinse de Platonun devlet nazariyesinden de etkilenmiştir. Farabi Platonun etkisiyle tüm varlıkların Tanrının bir tür doğal taşması sonucu varlık alanına çıktığını benimser. Bu bir anlamda vahdeti vücut anlayışının bir yansımasıdır. Platon dünyayı düşünülen(idea) ve nesnel dünya olarak kavramlaştırırken ideayı gerçek olarak algılayıp nesnel dünyayı bir yansıma olarak görmüştür. İşte bu İslam dünyasında ki vahdeti vücut anlayışının bir benzeri olduğu söylenebilir. Farabi de yunan düşüncesi doğrultusunda kainatın ""Tanrının kendi kendisini düşünen düşüncesinin doğal bir sonucudur.""
Farabi"ye göre ilk var olan diğer var olanların varlığının ilk nedenidir. İlk var olan cevher bakımından kendisinden başka her şeyden farklıdır ve başka her hangi bir varlığın onun varlığına sahip olması imkânsızdır. Kendi kendisinin varlık nedenidir. Yani zorunlu varlıktır(Vacibul Vucut). Zorunlu varlık olan tanrı ilk varlıktır. Bütün varlıkların varlık sebebidir. İlk varlık olan sonsuz töz olan tanrı, sonsuz ilmi ve aklı ile bu evreni var etmiş ve insanı da bu akıldan mahrum etmemiştir. O sebeple Farabi Tanrıya en yakın varlık olarak aklı esas almıştır. En uzak varlık ise maddedir. Çünkü maddeyle tanrının varlığı asla bir arada bulunamazlar.
Farabi faziletli bir toplumun niteliklerinden de bahsetmiş ancak erdemli yöneticiler yönetici olduklarında faziletli bir toplum olunabileceğini söylemiştir. Erdemli yöneticiler olmassa şehrin yönetimi bozulacak ve cahil, bozuk, fasık yanlışlık içinde olan şehirler ortaya çıkacaktır. Yöneticilerin ideal olduğu şehrin halkları da erdemlidir. Aksine yöneticiler bozulduğunda halk da bozulacaktır. Erdemsiz olan bir şehrin halkı Tanrısal akıldan pay alamayacağından salt bedensel tutkulara bağlanarak maddi niteliklere dönüşeceklerdir.
Farabi çağın koşullarına uygun olarak merkeziyetçi ama organik bir yönetim biçimini idealize eder. Bu yönetim sistemi temelde ahlaki bir erdemliliği ve tanrısal bir yetkinleşmeyi amaçlar. Geleneksel öğretiye uygun olarak seçkincidir ve yönetici sınıfa doğal bir üstünlük verir. Bu Farabinin İslamileştirilmiş bir monarşizmi ilke olarak benimsediğini göstermektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.